Bağımsızlık Yolu Parti Meclis Üyesi Cansu N. Nazlı, Kanal Sim ekranlarında yayınlanan Damla Dabis’in sunduğu Haber Aktif programına katılarak gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

2023 Hane Halkı İşgücü Anketi’nin sonuçlarını değerlendiren Nazlı, verilere göre kadınların işgücüne katılım oranının %38.3 olduğunu söyledi. Toplum olarak kadınların iş yaşamında aktif olduğuyla ilgili övündüğümüzü belirten Nazlı, ancak rakamlara bakıldığında çalışan nüfusun sadece %38.3’nün kadın olduğunu, kadınların işsizlik oranının erkeklere göre daha yüksek olduğunu söyledi. Nazlı, ankete bakıldığında çalışan kadınların %90.4’nün hizmet sektöründe çalıştığını, %89.3’nün ücretli maaşlı veya yevmiyeli çalıştığını, %9.3’nün de kendi hesabına çalıştığının görüldüğünü anlattı. Kadın özgürleşmesinin birebir kadınların ekonomik özgürlüğüyle bağlantılı olduğunu vurgulayan Nazlı, özel sektördeki çalışma koşullarına bakıldığında ise mevcut durumda güvencesiz, sendikasız, düşük ücretle ve uzun çalışma saatleri ile çalışıldığı için bağımsızlığın olmadığını net bir şekilde görülmekte olduğunu ifade etti.

Devletin Kadınları Şiddetten Koruyan ve Önleyen Mekanizması Yok

 

Nazlı, 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü’nde hem kadınların özelinde emeğin özgürleşmesi hem de genel olarak asgari ücret ve sosyal yardım maaşı gibi gelirlerin insani bir yaşamı sürdürecek boyutta olması için mücadele verilmesi gerektiğini belirtti. Şiddete uğrayan bir kadının hayatını yeniden inşa edecek bir girişimde bulunmak için çekingen davranmasının sebebinin devletin kadınları şiddetten koruyan ve önleyen mekanizmasının yoksunluğu dışında ekonomik faktörler olduğunu biliyoruz dedi.

Aile yasasında, kadının ev içi emeğinin aslında ailenin geçimini sağlamakla ilgili bir karşılığı olduğunu ve bunun da hesaplanması gerektiği ile ilgili bir maddenin olduğunu belirten Nazlı, kadının ev içindeki ücretsiz emeğinin hesaplanması durumunda ciddi bir rakamın ortaya çıkacağını aktardı.  Ev içindeki işlerin herkesle birlikte paylaşılmasının elbette önemli olduğunu anlatan Nazlı, Bağımsızlık Yolu olarak kamusal aşevlerinin ve kamusal çamaşırhanelerin de önemli olduğunu düşündüklerini belirtti. Kamusal aşevinde cüzi miktara sağlıklı bir gıdaya erişmek hem de ev bütçesi bakımından hem de eşitsizliğin giderilmesi bakımından faydalı olabileceğini vurguladı.  Kamusal kreşlerin ve etüt merkezlerinin de önemini anlatan Nazlı, annelerle beraber çocuklara bakan anneanne ve babaannelerin de özgürleşeceğini söyledi.

Kürtaj, Tüp Bebek Tedavisi, HPV Aşıları Sosyal Sigortalar Kapsamına Alınmalı

 

Kadınların regl döneminde izin alma haklarının iş yasasına tanımlanması gerektiğini söyleyen Nazlı, kadın pedleri ve tamponların son dönemde artan fiyatlarına da dikkati çekti. Ayrıca doğum kontrol ilaç ve araçlarına erişimle beraber, kürtaj meselesine de değinen Nazlı, tam tersi çocuk sahibi olmak istediği halde biyolojik sebeplerle çocuk sahibi olmakta zorlanan kadınların tüp bebek ve benzeri tedavilere erişim konusunda da ayni şeylerin söylenebileceğini, tüm bunların devlet tarafından ücretsiz ve kamusal sağlık hizmetiyle sağlanması gerektiğini söyledi. Nazlı, kürtajın ve çocuk sahibi olmak isteyip de olamayanların tüp bebek tedavisinin devlet hastanelerinde yapılması, HPV aşılarının ücretsiz olması ve sosyal sigorta kapsamına alınması gerektiğini kaydetti.

Ebeveynlik İzninin Yasallaşması Gerekiyor

 

Ebeveynlik izninin yasalaşması gerektiğinin altını çizen Nazlı, anne baba olan ebeveynlerin dönüşümlü olarak kullanabileceği izin olarak tanımlanması gerektiğini savunduklarını anlattı. 8 Mart’taki temel taleplerinden birinin bu oluğunu belirten Nazlı, babalara sadece 3 günlük bir mazeret izninin verildiğini söyledi. Babaların çocukla bağının doğduğu andan itibaren oluştuğuna işaret eden Nazlı, babanın çocuğuyla vakit geçirmesi birbirlerine alışması bu sayede olacaktır dedi. Nazlı, doğum yapmadan anne baba olanların ise yasada hiçbir izin hakkının olmadığını da ekledi. 

Kadın Hamileyken veya Doğum İzninde Olduğunda işten Çıkarılmasının Yasaklanması Gerekiyor

 

Birçok kadının hamile olduğu dönem veya doğum iznine çıkacağı zaman işten çıkarıldığını belirten Nazlı, iş yasasında hiç kimse anne olacağı veya doğum iznine çıkacağı için işten çıkarılamaz yazdığını ancak buna rağmen başka gerekçelerle çıkarıldığını ifade etti. 8 Mart eylemindeki bir diğer temel taleplerinin de kadınların hamileyken veya doğum izninde olduğunda işten çıkarılmasının yasaklanması olduğunun altını çizdi.

Mobing Yasasının Meclisten Geçmeli

 

Mobing yasasının eksikliğine de değinen Nazlı, yasanın olmaması insanların sistematik olarak uğradığı eyleme karşı hak arayışının önünü tıkandığını belirtti. Mobinge uğrayanlar çoğunlukla yasa olmayışından istifa yolunu seçtiğini anlatan Nazlı, kendi istifa ettiği için hiçbir tazminat hakkının da kalmadığını belirtti. Acilen meclisten mobing yasasının geçirilmesi gerektiğini de ekledi.

Gece Kulüpleri Bu Ülke İçin Utanç ve İnsanlık Ayıbı

 

Nazlı, gece kulüplerinin bu ülke için utanç ve insanlık ayıbı olduğunu söyledi. Gece kulübü ve benzeri eğlence yerleri yasasında cinsel ilişkiye girmek ile ilgili herhangi bir konunun yer almadığını, konsomatrislikten bahsedildiğini aktardı. Konsomatrislik iş tanımında cinsel ilişkiye girmek olmamasına rağmen devletin burada çalışan kadınları zührevi hastalıklar ile ilgili düzenli olarak kontrolden geçirdiğini söylenen Nazlı, zührevi hastalıklar ile ilgili kontrolden geçerken devletin de kadınları kilit altında tuttuğunu vurguladı. Devletin de bu insanlık ayıbında bir payının olduğunu belirten Nazlı, ceza yasasında cinsel ilişkiye aracılık etmek ve buradan para kazanmanın bir suç olarak yer aldığını ancak devletin bu suçtan vergi almaya devam ettiğini anlattı. En acısının ise gece kulüplerinde çalışan kadınların pasaportlarına devlet ve polis tarafından el konulması olduğunu söyleyen Nazlı, ülkemizde seks işçiliği değil seks köleliği koşulları olduğunu belirtti.

Editör: Ceren Özbil