Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Barış Harekâtının yıldönümü kutlamaları çerçevesinde yaptığı konuşmalar ve Erdoğan’ın KKTC ziyaretini gündemden düşürmeyen Rum basını, Güney’den gelen tepkileri Avrupa Parlamentosu Başkanı Roberta Metsola ve AB Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in açıklamaları eşliğinde yayımlamaya devam ediyor.
Rum Yönetimi Sözcüsü Konstantinos Letimbiotis “Türkiye’nin söylemi kabul edilemez” derken AKEL Erdoğan’ın KKTC ziyaretini ve burada yaptığı açıklamaları “bariz meydan okuma” olarak niteledi.
Fileleftheros’un haberine göre RİK’e dün yaptığı açıklamada Türk tarafının iki devlet çözümü talebini “kabul edilemez” bulan Rum Sözcü Letimbiotis bu söylemin “Kıbrıs sorununun çözümü için müzakereleri yeniden başlatma çabasına katkı yapmadığını, BM kararlarına aykırı olduğunu ve herhangi bir görüşmeye referans noktası olamayacağını” savundu. Letimbiotis Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’in, Türk tarafından yapılan açıklamalara rağmen “müzakereleri uzlaşılmış çerçeve zemininde yeniden başlatma çabalarını sürdüreceğini” söyledi.
Haravgi’ye göre AKEL dün yayımladığı bildiri ile Erdoğan’ın 20 Temmuz Barış Harekâtının yıl dönümünde gerçekleştirdiği KKTC ziyaretini “yasadışı ve bariz meydan okuma” olarak niteledi. Törenlerde tekrarlanan, "Türk tarafının 2017’den beri güttüğü iki devlet çözümü" tezinin, “vatanın kesin şekilde parçalanması ve yeni bir güvensizlik ve tehlike döngüsünün başlangıcı olacağı” gerekçesiyle “asla kabul edilemeyeceğini, görüşme konusu olmadığını” savundu.
AKEL Türk tarafının taleplerine verilebilecek en etkin cevabın, "Rum tarafının uzlaşılmış çözüm çerçevesi ve zemininde ısrar etmesi, müzakerelere 2017’de koptuğu yerden, Guterres Çerçevesi ve müzakere kazanımlarının tamamı zemininde yeniden başlamayı ikna edici şekilde taahhüt etmesi olduğu” görüşünü ortaya koydu.
Fileleftheros “AB’den Ankara’ya Kıbrıs Sorunu Mesajları” başlıklı haberinde Avrupa Parlamentosu Başkanı Roberta Metsola ve AB Yüksek temsilcisi Josep Borrel’den “Türkiye’nin Kıbrıs sorunuyla ilgili söylediklerine cevap nitelikli ve Türkiye-Avrupa ilişkilerinin geçiş noktasının Kıbrıs sorununun çözümü olduğunu hatırlatan açıklamalar geldiğini” yazdı.
Habere göre Metsola Rum Haber Ajansı’na (KİPE) yaptığı açıklamada Güney Kıbrıs AB üyesi olduğu için “Kıbrıs’ın daha güvende olduğunu, Avrupa'nın insanları yakınlaştırmadaki deneyimini kullanması gerektiğini” söyledi.
“Kıbrıs adasının ve insanlarının ancak iletişim, diplomasi ve müzakereler ile yeniden birleştirilebileceğini” söyleyen Metsola “Tek yolun da egemen bir Avrupa devletine, BM barış süreci himayesinde ve Avrupa’nın ortak değerlerine uygun şekilde iki bölgeli iki toplumlu federasyon olduğunu” savundu.
AB Yüksek Temsilcisi Borrell ise “Türkiye ile yeniden yakınlaşmanın anahtarı Kıbrıs sorununun çözümüdür” dedi. Türkiye’nin Gümrük Birliği'nin, Türk vatandaşlarına vizelerin kaldırılmasının yeniden gözden geçirilmesini istediğini belirten Borrell “bunlar AB geleceği olmasını isteyen Türkiye için en önemli iki mesele. Ancak Doğu Akdeniz’de gerilimin düşmesini, Kıbrıs sorununda, halen kabul edilmiş ve BM tarafından benimsenmiş anlaşmalar zemininde müzakerelerin yeniden başlaması yönünde ciddi çaba olmasını isteriz” ifadelerini kullandı.
Alithia “Yeni Helsinki Yolu mu Açıldı? Kıbrıs Sorunu, Türkiye, Yunanistan ve AB İçin ‘Win Win’ Paketi” başlığıyla manşete çektiği haberinde son 24 saat içerisinde Doğu Akdeniz’de ve AB içerisinde, 1999 Helsinki’ye geri götüren bir siyasi sahne şekillendiğini, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Avrupa Birliği’ne muhtemel üyelik konusunda AB ile “şark pazarı açtığını” savundu.
Ana gündem konusu Türkiye’nin AB üyeliği olduğunu 1999 Helsinki sürecinde Güney Kıbrıs’ın üyeliği öncesi dönemde Kostas Simitis’in Başbakanlık döneminde Yunanistan hükümetinin “Kıbrıs sorununun çözülmesi şartı olmadan AB üyeliğini başardığını” hatırlatan gazete bugünkü siyasi sahnenin tamamen farklı olduğunu belirterek özetle şunları yazdı:
“Bir yandan Yunanistan’da başbakan Kiriakos Miçotakis’tir, Türkiye ile Kıbrıs sorunu da dahil Türk-Yunan anlaşmazlıklarını paket halinde çözme niyeti nettir. Öte yandan AB’ye üyelik arzusunu yinelemesine rağmen daha önce hiç olmadığı kadar retçi bir Türkiye ve bugüne kadar Guterres Çerçevesi ve müzakerelerin Crans Montana’da kaldığı yerden yeniden başlaması açısından Kıbrıs sorunundaki tezini net şekilde ortaya koymayan Başkan Nikos Hristodulidis ile karşı karşıyayız. Açıktır ki bu hükümet oluşumundaki görüşler mozaiğinden kaynaklanıyor. Bilindiği gibi DİKO diyaloğun kaldığı yerden devam etmesine karşı çıkıyor ve Guterres Çerçevesi’nin yeniden müzakere edilmesini istiyor. Hükümet ortağı EDEK de iki bölgeli iki toplumlu federasyondan vazgeçtiği için çözüm çerçevesine karşı çıkıyor.”