Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu İlk ve Acil Yardım Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Semra Aslay, “denizanası sokmalarında” uygulanacak ilk yardımla ilgili bilgiler paylaştı.

   “Deniz anası ya da diğer adıyla Jelly fish yaz mevsimiyle beraber KKTC’de yeniden gündeme gelmeye başladı” diyen Aslay, sözlerine şöyle devam etti:

   “Görüntü itibariyle oldukça naif ve zararsız görünseler de bu canlılar özellikle okyanuslarda devasa boyutlara ulaşabilir. Yassılaşmış ve yüzmeye uyum sağlamış canlılar olarak da bilinirler. Deniz anaları, zooplankton denilen küçük deniz canlıları ile beslenirler.

   Türkiye’de en sık ay denizanası görülür ve zehirsizdir. Çoğunlukla 2 yıla kadar yaşarlar. KKTC’de ise her ne kadar aralıklı olarak basında yer alsa da tam olarak bilinen bir deniz anası türü yoktur.”

“Dikenli iğneleri deriye batar ve zehrini zerk eder”

  “Deniz anası ile temas halinde dokungaçları üzerinde bulunan mikroskobik dikenli iğneleri deriye batar ve zehrini zerk eder. Dokungaçları ile zehir etki ettiğinden deniz anasının ölmüş olması zehirlenmeye engel değildir. Kesinlikle temas edilmemelidir” şeklinde bilgiler aktaran Aslay, temas ettiği yerde kaşıntı ve kızarıklık sık görülen bir bulgu olsa bile, şişlik, ciddi allerjik reaksiyonlar ve hatta nadiren de olsa şok bile gelişebildiğini ifade etti.

   Gelişebilecek şikayetlerin denizanasının cinsine, soktuğu yere veya kazazedenin bağışıklık sistemine göre de değişmekte olduğunu söyleyen Aslay, çocuklardaki deniz anası sokmalarında durumun daha ciddi olabileceğini dile getirdi.

“Sokulan yeri deniz suyu veya tatlı su ile yıkamak kesinlikle faydalı değil”

   “Irukandji sendromu daha çok okyanuslarda yaşayan Irukandji cinsi deniz analarının yol açtığı bir klinik durumdur. Bu tür, zehirlerini temas yoluyla değil direkt fırlatarak etki ettirirler. Bu yüzden de yukarıdaki şikayetlere ek olarak zehirlenen kişide kardiyak şikayetlerde ortaya çıkabilir” diyen Aslay denizanası sokmasında ilk yardım olarak neler yapılabileceğini ise şöyle aktardı:

   “Deniz anası sokmalarında, cımbız yardımıyla iğneler çıkarılabilir. Ancak birden fazla iğne olacağı unutulmamalıdır. Sokulan bölge en az yarım saat sıcak su ile yıkanmalıdır. Sokulan yeri deniz suyu veya tatlı su ile yıkamak, alkol sürmek, sokulan bölgeyi kazımak veya havlu ile sarmak, yoğurt sürmek kesinlikle faydalı olmayan ve önerilmeyen yöntemlerdir. Ağır reaksiyonlar gelişmesi veya ilkyardım uygulama da yetersiz olunma ihtimaline karşı mutlaka 112 aranmalıdır.”

   Aslay sözlerinin devamında şunlara değindi:

   “Medussapp isminde deniz analarının bulunduğu yerleri gösteren siteler de bulunmaktadır. Aynı anda binlerce deniz anası görülebileceğinden bu canlıyı tekmiş gibi algılamamak ve ortamdan olabildiğince uzaklaşmak gereklidir. Acı, şişlik, kaşıntı ve yanma en sık görülen kliniktir ve ne kadar süreceği her vaka için farklıdır.

   İklim değişikliği, deniz suyu sıcaklığının artması, fosfor ve azot gibi besleyici elementlerin denizde artmasına ve denizanalarının beslenme sorunlarının ortadan kalkmasına neden olmuştur. Doğal olarakta sayıları beklentilerin üzerine çıkmıştır. Akıntıya kapılarak bir anda binlercesi sahilde görülebilir. Hangi tür olduğu anında bilinemediğinden ve sayı fazlalığından dolayı deniz anası görüldüğünde dokunmamak ve ortamdan uzaklaşmak en iyi yöntemdir.”

  Aslay son olarak, “KKTC halen temiz sahilleri yüzünden aralıklı olarak deniz anası haberleri ile gündeme gelse de tam olarak bir türün kalıcı olarak görüldüğü ülkelerden değildir. Yine de denize girerken dikkatli olunmalı, güvenlik önlemlerinin alındığı sahillerde denize girilmeli ve denizin sadece ülkeye değil gezegene ait olduğu bilinciyle sahiller ve denizler temiz tutulmalıdır” diyerek sözlerini tamamladı.

Editör: Ahmet Karagözlü