Avrupa Komisyonu’nun, AKEL’in AP üyesi Niyazi Kızılyürek’in sorusu üzerine, Kıbrıslı Türklerin, Türkiye’den olan kişilerle yaptıkları karma evliliklerden doğan kişilere karşı ayırımcılık yapılmaması gerektiği şeklinde dile getirdiği görüş Rum basınında da yer aldı.
Politis gazetesi, “Komisyonu’nun Önemli Düşüncesi-Kıbrıslı Türklerin Tüm Çocuklarına Vatandaşlık Verin” başlıklı haberinde Avrupa Komisyonu’nun, AKEL’in Avrupa Parlamentosu üyesi Niyazi Kızılyürek’in, Kıbrıs vatandaşlığı alamayan karma evliliklerden doğan binlerce Kıbrıslı Türk'ün hak ihlali karşısında Avrupa Komisyonu’nun hangi tedbirleri alma niyetinde olduğuna dair sorusuna karşılık yazılı yanıt verdiğini yazdı.
Avrupa Komisyonu adına yazılı yanıtın, AB Adalet Komiseri Didier Reynders tarafından verildiğini yazan gazete, Avrupa Komisyonu’nun, Türkiye’den olan kişilerle yapılan karma evliliklerden doğan Kıbrıslı Türk çocuklarına karşı yapılan bu ayırımın sonlandırılması çağrısında bulunarak bu durumun Avrupa hukukuna aykırı olduğu ve çocukları “vatansızlığa” ittiği görüşünü ortaya koyduğunu belirtti.
Gazete, Rum Yönetimi’nin bu açıklamayı henüz yorumlamadığına dikkati çekerken bu durumun, önemli bir siyasi baskı yaratacağının da kesin olduğunu yazdı.
Gazete, Avrupa Komisyonu’nun, herhangi bir karar alması konusunda Rum Yönetimi’ni mecbur edemeyeceğini ancak bu açıklamanın ve özellikle uluslararası mahkemelerin kararlarına karşı insan hakları ihlalinin bulunduğuna dair telkinin bile tek başına, Kıbrıs sorunundaki tüm argümanı insan haklarının ihlali temeline dayanan ve insan haklarını ihlal etmesiyle addedilmek istemeyen Rum Yönetimi’ne karşı siyasi bir baskı oluşturduğunu belirtti.
Gazete, AKEL’in AP Üyesi Niyazi Kızılyürek’in sorusuna karşılık, Avrupa Komisyonu’nun verdiği yanıta da geniş bir şekilde yer verdi.
Habere göre Avrupa Komisyonu, AB Adalet Komiseri Didier Reynders aracılığıyla verdiği yanıtta “Avrupa Birliği Mahkemesi’nin içtihadına göre, uluslararası hukuk çerçevesinde, her üye devletin, vatandaşlığın kazanılması ve kaybedilmesine ilişkin gerekli koşulları belirlediğini, buna karşılık olarak AB hukukunu kapsayan durumlarda ise üye devletlerin vatandaşlık alanındaki kurallarının, AB hukukuna da uygun olması gerektiğini” ifade etti.
Reynders, “vatandaşlık hakkının hem uluslararası hukuk hem de Avrupa hukuku tarafından belirlendiğini, Vatandaşlıkla ilgili Avrupa Sözleşmesi’nin “her bireyin vatandaşlık hakkı olduğunu, vatansızlıktan kaçınılması gerektiğini, hiç kimsenin keyfi olarak vatandaşlıktan mahrum edilmesinin mümkün olmadığını belirlediğini” dile getirdi.
B u açıklamayı “Politis” gazetesine yorumlayan Kızılyürek, Avrupa Birliği üyesi her devletin vatandaşlık konularını uygun gördüğü şekilde düzenleme hakkını kaybetmediğine dair apaçık ifadeye karşın, bu konuda net kararlar ve herhangi birinin vatansızlığa sürüklenmesi yasakken, gerek Avrupa gerekse uluslararası hukuk ile çatışan uygulamaların yapılmasının mümkün olmadığını ifade etti.
Kızılyürek, bir diğer deyişle, bir kimsenin vatandaşı olduğu devletin, vatandaşlığını elinden aldığında veya vermediğinde vatansızlığa sürüklenmesinin açıkça yasak olduğundan söz etti.
Bu konudan etkilenen onlarca Kıbrıslı Türk'ün, konuyu Güney Kıbrıs’ta yargıya taşıdığını da anımsatan gazete vatandaşlıkla ilgili olarak askıda bulunan başvuru sayısının yaklaşık 30 bin olduğunu, bu rakamın da konunun ciddiyetini ortaya koyduğunu belirtti.
Gazete, vatandaşlıklarla ilgili prosedürün, ilgili kişiler tarafından vatandaşlık başvurusunun yapılması ve özel bir kararla Bakanlar Kurulu tarafından onaylanması şeklinde olduğunu, geçmişteki bakanlar kurulunun ve hükümetlerde olduğu gibi mevcut aşamada, konunun Kıbrıs sorununun özünü teşkil ettiğinin addedilmesiyle, sınırlı sayıda başvurunun onaylandığını, bunun sonucunda da yıllardır, başvuru yapan binlerce kişinin, vatandaşlık alamadığını belirtti.
Haravgi gazetesi ise ilgili haberi “AB Kızılyürek’e Yönelik: “Üye Devlet Avrupa Hukukuna Uymalı” başlığıyla verdi.