Engelli bireylerin yaşadığı sıkıntıları anlatan bir haber vardı bugün Bağımsız Gazete’de…
KKTC Engelliler Dayanışma Derneği Başkanı Ömer Suay ile Kıbrıs Türk Ortopedik Özürlüler Derneği Başkanı Günay Kibrit, ülkemizdeki çevre sorunlarının engelli bireylerin hayatını olumsuz etkilediğine dikkat çektiler.
Mesela Günay Kibrit, toplum tarafından engel konulmasa söz konusu bireylerin “engelli” değil “farklı” olacağını, sadece farklı şekilde hareket edebileceğini belirterek, ülkede yaşanan çevre sorunları nedeniyle engelli bireylerin ulaşım-erişim-dolaşım açısından mağduriyet yaşadığını vurguladı.
Suay ile Kibrit, özellikle de kaldırım işgalinden şikâyet etti. Birçok kaldırımda görme engelli bireyler için yapılmış sarı şeritlerin üzerine, rampaların dibine araçlar park ediliyor. Lefkoşa Surlariçi’ndeki gibi çoğu bölgede masa, sandalye ve çiçeklerle kaldırımlar esnafın işgali altında. Bu durum engelli bireylerin haklarını ihlal ediyor...
Konu yeni değil, hiç düzelmeyen bir durum, bitmeyen bir sorun ve durum daha da kötü oluyor.
Zaten ülke baştan başa engelliler için zorluk içeriyor, engellileri düşünen çok az makam ya da kurum var maalesef…
Haberi okuyan bir arkadaşım aradı bugün, “Haber güzel abi ama engelliler mağdur oluyor da engelsizler olmuyor mu? Kaldırım işgali herkesi mağdur ediyor. Engelsiz bireyler, engellilere göre belki bir şekilde başının çaresine bakabiliyor ama kaldırım işgali herkesin sorunu” dedi.
Hak veriyorum… Ben de aynı şeyi düşünüyorum. Geçmişte bu yönüyle de haber yapmıştık kaldırım işgalini…
Çeşit türlü kaldırım işgali var… Mesela araçları park etme meselesi… Ülkenin her tarafında kaldırımlar araç park yeri olmuş durumda. Bıraktım önemli daire ve kurumlar ya da banka yanlarındaki kaldırımları, oraları hep işgal altında. Ancak mesai bitimi evine dönen kişiler, mahallesindeki, evinin önündeki kaldırımlara park ediyor. O kaldırımlarda ne engelli ne engelsiz bireyler yürüyebilir.
Başka bir kaldırım işgali ise, kişilerin evinin önüne ağaç ekmesi… Bazı kişiler ağacı fidanken dikiyor ama büyüdükçe budamıyor, dallar nedeniyle kaldırımda yürünmüyor. Özellikle de zeytin ağacı ekip, aşağıya ve yanlara doğru dalları uzayan bu ağaçlar nedeniyle kaldırımda değil yürümek, emeklemek bile mümkün olmuyor.
Kaktüs eken mi istersiniz, dikenli başka ağaçlar mı? Bakan yok ilgilenen yok, kişiler aklına estiği gibi ağaçlar ekiyor kaldırımlara. Bakan, budayan, nispeten yükselten, yayaların da yürümesine fırsat veren vatandaşları tenzih ediyorum ama çoğunun umurunda bile değil.
Bana göre kaldırımlara belediyeden başka kimse bir şey ekememeli. Belediye uzun boylu, yukarıya doğru büyüyen ağaçlar ekiyor ama vatandaşlar buna özen göstermiyor. İster belediye ister başka biri, kaldırıma ağaç dikilecekse mutlaka yayaları etkilemeyecek şekilde olmalı.
Beter durumlar da var… Saksılarını, çiçeklerini kaldırıma sıralayan, hatta oraya sandalye, oturma grubu yerleştiren kişiler görüyoruz. Öne ağaçları ekiyor, arkaya çiçeklerini sıralıyor, resmen evin metrekaresini genişletiyor.
Bir süre önce benim yaşadığım bölgede, bizim evden iki sokak ileride, kullandığım yolun üzerindeki bir evde bir vatandaş, kaldırıma ektiği zeytinin yola sarkan dallarını araçlardan korumak için ne yapmıştı biliyor musunuz? Yolun kenarına içi taş dolu kova koyuyordu. Doğal olarak araçlar kovaya çarpmamak için sağ tarafa yöneliyor, zeytin dallarına sürünmüyordu. Tabii trafiği aksatıyordu. İçi taş dolu kova nedeniyle karşıdan gelen aracın geçmesini bekliyordunuz.
Şaka yapmıyorum. Bu durum aylarca sürdü… Polise de belediyeye de şikâyet eden oldu ama o kova hep orada durdu. Bazı ağır vasıtalar kovaya çarptı, kırıldı ama oradaki kişi yenisini koydu. En sonunda belediye o ağacın dengine yola kasis koydu da kovacı vatandaş, kovayı oradan kaldırdı. Her şey zeytin ağacının dallarını araçlardan korumak için. Doğal olarak büyük araçlardan çünkü örneğin ben otomobilimle o zeytin dallarına sürünmem, çünkü mutlaka boyası çizilir. Yani biz şikâyet edeceğimize bu kişi araçlardan/ otomobillerden şikayetçi, kaldırımdan sonra yolu da işgal ettiğinin farkında değilmiş gibi.
Burası KKTC tabii, her şey olur. Bu kişiye ağacı budatacaklarına, oraya kasis yaptılar. Yani bırakın kaldırımı işgal etmesini, bu vatandaş yolu da işgal ediyor.
Öte yandan bazı esnaf kaldırımlara ürünlerini sıralıyor, bazıları masa sandalye yerleştiriyor. Sanki de kaldırım kendilerininmiş gibi… Bazı esnaf neredeyse dükkanın yarı eşyasını kaldırıma sıralıyor…
Tabii kaldırımın kendisi yıpranmış, kaldırım halinden çıkmış olanlar da var. Tamir edilmiyor, delik deşik… Kaldırımlarda uygunsuz direkler var, kesilip alınan ama kökü kalmış, ciddi tehlike içeren direk altları, kazık şeklinde tehlike içeren demir parçaları…
Peki kaldırım işgal altında olunca yaya ne yapar? Tabii ki yoldan gitmek zorunda kalır ve tabii ki hayatını tehlikeye atar. Çok yoğun bölgelerdeki kaldırım işgali nedeniyle yayalar tehlike atlatıyor, araçlar yayalara çarpıyor ya da çarpma tehlikesi yaşıyor.
En tehlikelisi de şu; kaldırımda yürüyen kişi ya da kişiler kaldırımda park edilmiş bir araç veya onu engelleyen bir ağaç nedeniyle aniden yola iniyor, bazen bunu gayriihtiyari yapıyor ve gelen aracın önüne atlamış oluyor.
Sonra da “yayaya araç çarptı”, hade bakalım, çarpan mı suçlu, aniden yola atılan mı yoksa kaldırımı işgal eden mi? Söyleyin kim suçlu sizce? Denetimin olmadığı, düzen, intizamın, çağdaşlığın önemsenmediği bir ülkede ne beklersiniz ki?
Bu ülkede hiçbir şey insan odaklı değil, öyle olsaydı hem engellileri hem de engelsizleri mağdur eden kaldırım işgali son bulurdu. Bu konuda hem merkezi hükümet hem de yerel yönetimler suçludur. Vurdumduymazdırlar, keyfiliğe izin veriyorlar. Gerçi neyi halledebildik bu ülkede de kaldırım işgalini halledeceğiz?