Yunanistan’ın, Türkiye’nin Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) genel sekreterliği adaylığını destekleme kararının Güney Kıbrıs ile Yunanistan arasındaki “kötü ilişkileri berraklaştırdığı” haber verildi. Fileleftheros ve diğer gazetelere göre Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis, Güney Kıbrıs’ın Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) Konseyi’ne aday olacağını açıkladı. EOKA’nın silahlı faaliyete geçişinin yıl dönümü nedeniyle dün Güney Kıbrıs’ta düzenlenen törenler çerçevesinde Hristodulidis’e “Güney Kıbrıs aday olmadığı için Yunanistan’ın Türkiye’yi desteklemek zorunda kaldığı” söylentileri çıktığı hatırlatıldı. Gazetecilerin “ne yanlış gitti de bu söylentiler çıktı” sorusuna karşılık Hristodulidis “Türkiye ile Yunanistan’ın IMO’da ve BM Güvenlik Konseyi’nde birbirlerini destekleme kararı, Kıbrıs’ın muhtemel adaylığıyla ilgili düşünceden çok önce alınmıştı” dedi. Hristodulidis “Kıbrıs, son dönemlerde yaptığı gibi IMO Konseyi’ne adaylığını koyacak.  Bu hedefini başarmasına yetecek kadar desteğe sahip görünüyor. Önemli olan, IMO’da özlü müdahalemiz ile Kıbrıs Cumhuriyeti’nin haklarını desteklememizdir çünkü anlaşılacağı üzere, 1987’den beridir Türk tavrı nedeniyle denizcilik alanında ciddi sorunlar yaşayan bir ülkeyiz” ifadelerini kullandı. Haftalık Kathimerini de Güney Kıbrıs ile Yunanistan’ın, aralarındaki sıkı koordinasyona rağmen ezelden beridir dışişleriyle ilgili konularda her zaman aynı yaklaşımda, aynı hedef ve talepte olmadığı ancak Yunanistan’ın IMO konusunda Türkiye’yi destekleme kararının Rum yönetiminin üzerine “kara bulutlar” getirdiğini ve Yunanistan’ın bu yaklaşımına resmî olarak da mesafeli durduğunu yazdı. Türkiye’nin 1987’den beridir limanlarını Rum bayraklı gemilere kapattığı ve bu meselenin o zamandan beridir Kıbrıs sorununun konusu, zaman zaman önerilen güven yaratıcı önlemlerin veya Türkiye Avrupa ilişkilerinin parçası olduğunu hatırlatan gazete, Türkiye’nin adaylığına destek verilmemesinin teknik düzeyde mantıklı olduğunu yazdı. Rum yönetiminin mesafeli durma kararının, yukarıda kaydedilenler nedeniyle “beklenen” bir şey olsa da bu konjonktürde, Rum-Yunan ilişkilerinin kötü oluşunu berraklaştırdığına işaret eden gazete, Rum-Yunan hükümetleri arasında sıkı bir koordinasyon olmasına rağmen sapmaların her zaman var olduğunu çeşitli örneklerle (Yunanistan’ın Balkanlarda Güney Kıbrıs’ın da Arap körfezinde varlık göstermesi, Yunan Dış politikasının, Güney Kıbrıs’ın üyesi olmadığı NATO üyeliği sıfatından kaynaklanması) ortaya koydu. Habere göre her halükarda ilişkilerinde gerek siyasi tercihler gerek organik nedenli sapmalar olsa da Rum ve Yunan hükümetleri sıkı iş birliği içerisinde oldu ve Kıbrıs sorunu Yunan dış politikasının en üst önceliği kaldı. Haberde şu ifadelere yer verildi: "Ancak artık farklı olan, Atina’da siyasi personelin tamamında yerleşik görüş, Kıbrıs sorununda Yunanistan’ı doğrudan ilgilendiren yönün garantör güç olması hasebiyle güvenlik ve garantiler yönü olduğu. Bu saptama şu sebeplerden dolayı mevcut konjonktürde büyük önem kazanıyor: a)      Türk-Yunan ilişkilerinin ve Kıbrıs sorununun aldığı yön açısından neyin ilerleyebileceği, neyin ilerleyemeyeceği, b)     Türkiye’nin 2017’den sonra Kıbrıs sorununda çok daha katı bir tutum takındığından artık Türk-Yunan ilişkileri ve Kıbrıs sorununu paket haline getirmediği. c)    Hristodulidis’in seçim programındaki: mevcut çıkmazın kırılması için Avrupa arabuluculuğu için çaba harcanması ve Rum-Yunan Ortak Savunma Sahası Doktrini’nin yeniden oluşturulması." Gazete, Estia isimli Yunan gazetesinin yayınının, 25 Mart tarihli sayısında eski Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis ile Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis ilişkilerindeki ciddi çatlakla ilgili söylentilere sebep olduğunu, Anastasiadis’in bunları yalanlamış olabileceğini ancak gazetenin sonraki yayınında, Rum yönetiminin IMO konusunda Yunanistan’dan farklı davranacağını açıklaması ile Estia’yı doğruladığından söz edildiğine dikkat çekti.

Editör: TE Bilisim