Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden İsias davası duruşmasında sürüyor.

Duruşmada, İsias Otel’de hayatını kaybeden Özgür İçme’nin babası Meriç İçme ve annesi Necla İçme söz aldı.

Özgür İçme’nin babası Meriç İçme şunları söyledi:

“Gazimağusa Türk Maarif Koleji’nde okuyan oğlumu 3 Şubat sabahı arkadaşlarıyla birlikte Adıyaman’a gönderdim. 6 Şubat sabahı deprem olduğunu öğrenince hemen havaalanına giderek Adıyaman’a gittik.  Hemen İsias Otel enkazına gittik. Otelin burada olduğunu gösterdiler ama etrafa baktık anlamadık. Kum yığını… Enkazın üstüne çıktık orada resmen çöktük. Bağırmaya başladım… Hiçbir şey yok. Çocuklarımızı aramaya çalıştık. Jeneratör gelince, ışıklar yandığında enkazın ciddiyetini anladık. Enkaz kum yığını olmuştu. Yani ne yapacağımızı bilemiyorduk… gün ağarınca tüm ailelerle yeniden enkazın üzerine çıktık ve kovalarla iki gün boyunca ellerimizle kazarak kum taşıyorduk. Gözyaşlarımızın eşliğinde enkazı kazdık… Beton denilen yapıya bakıyorduk, kum gibiydi… Bizim çocuklarımız sporcular, güçlüler, bir şekilde çıkacaklar diyor. Ben oğlumun kendi başına enkazdan çıkacağına inanmaya çalışıyordum. İki gün sonra ise artık evlalarımızın cansız bedenine nasıl ulaşacağımızı düşünüyorduk… Tek beden olarak… Biz o enkazın üstünde binlerce kez öldük. Ellerimi koptu, ayakları mı koptu diye düşünmeye başladık… Kaç kez enkazdan çıkan cesetlere baktık… Maalesef hiçbir çocuğumuzun canlı çıkamayacağını anlamıştık artık… Çadıra gittiğimizde, bize çocuklarımızı temizleyerek bize nasıl daha iyi gösterebilirler diye hazırlıyorlardı.

Biz enkazın üzerinde binlerce kez bağırdık. Ben oğlumun cansız bedenine baktığımda, “Özgür’üm” diye defalarca baktım, “Babam ben buradayım” diye defalarca oğlumun cansız bedenine bağırdım belki duyar diye… Bu nasıl bir şey siz anlayabiliyor musunuz? Siz çocuk katilisiniz! Katilsiniz!

Özgür İçme’nin annesi Necla İçme şunları söyledi:

“Ben 6 Şubat’ta olan depremde oğlumu aramaya gidemedim. Giderken eşime “Oğlumu getir, Özgür sporcudur. Bir şekilde kendisini korur” dedim… Eşim Adıyaman’a vardığında “burası çok kötü” demişti. Olsun, ben yine de kurtulacağına inanıyordum. Ama oğlumun cenazesi geldi… Çocuklarımızın hayallerini çaldılar, hayatlarını söndürdüler. 72 can aldılar…”