Parantez açalım. Sevgili Özcan Özcanhan abimizi kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz. 16 yıllık MTG futbol hayatım boyunca birçok maçımızı, derbi maçlarımızı, final maçlarımızı, Milli Takımda kardeşleri Öner ve rahmetli Özer Komando ile birlikte defalarca oynadığımız Türkiye Genç Milli ve Amatör Milli maçlarını hakem olarak başarıyla yönetti. Maç öncesi Özcan abinin hakem olacağı öğrenilince maç daha da önem kazanırdı, takımlar seyirciler açısından. Örnek insandı, dürüst, sözünün eri,  yürekliydi, merhametli duyarlıydı, eğiticiydi, candan arkadaştı, Davasına Milletine Anavatanına bağlı, fedakar cefakardı, ne çok yönlü büyük hizmetleri ne Özcan abimiz asla unutulmayacak izler bıraktı. Diğer hakemlerimize, sporcularımıza, Önder Arap, Tanışık, Önder Natık, Osman Gurra, Ramadan ve diğer efsanelere ve Özcan abimize  Tanrıdan rahmet diler yaslı ailesinin, dostlarının, medyamızın, spor camiamızın hepimizin başı sağ olsun, nurlar içinde yatsınlar.

         Yanı başımızda savaş olanca şiddetiyle devam eder Emperyallerin Kıbrıs’ta tanık olduğumuz  tutumları Filistin’de defalarca yaşananların sonuncusu daha büyük felaketin de ötesinde yaşanırken ve üçüncü dünya savaşının tam tamları çalınır an meselesi iken, içimizde sol kanadın kaos yaratma çabaları, el altındaki sendikaların eylem ve grevleri aralıksız sürerken, daha da etkili olması için daha geniş çapta sokak eylemlerine başlaması belli ki dıştan gelen talimatların gereğidir. Bu kritik zamanda kenetlenmemiz, omuz omuza vermemiz gerekirken sanki eğlenceye gidermiş gibi çoğu zaman davullu zurnalı, düdüklü trampetli sokaklara meydanlara çıkılması birlik beraberliğe, huzur ve asayişe, Devlet itibarına darbe vurmaktan ve komşu ile dış güçlere hizmetten başka bir amaç taşımamaktadır. Dünya halkları İsrail ve emperyalleri protesto için yollardayken bunlar da bindikleri dalı kesmekte, Anavatanımızın karşısında durmakta, emperyallerin karşısında boynu bükük büzülü durmakta geçmişin Sovyetçileri.

        Sözde Federasyon adı altında bir çözümde Rumlar ne ortak egemenliği paylaşır ne devleti. Aksi halde ENOSİS’TEN vaz geçmiş olurlar. Hade hazır adı konmamış olsa da perde gerisinde BMGK 186 kararıyla geçici diye görünse de ve 60 yıldan beri yıkılmış olsa da BMGK oyunlarıyla sözde Cumhuriyetin tek egemeni olmayı sürdürüyorlar. Karar güya 3 aylıktı 716 aydır uzatılır, GK beşleri öyle ister, çıkarları gereği. Darbeci saldırganlar 60 yıldır tek başlarına Cumhuriyetin egemeni olarak tanınırlar, devletin bütün organları ellerinde, ama sadece Güney Kıbrıs’ta saltanat sürerler. O yüzden Kuzeyi de almak isterler, bütün çabaları, sağa sola koşmaları, yalanlarla dünyayı güya aldatmaları, sonra da dönüp kendileri de inanmaları onlara büyük moral veriyor destekçi emperyallerin  yardımlarıyla.

         Sözde Federasyonda hani BM parametreleri temelinde ısrar ediliyor ya, birinci kalem ne iki kesimlilik vardır ne iki toplumluluk ne eşitlik. Hepsi yaş, sulu muhallebi, göstermelik, kulağa hoş gelir, pamuk ipliğine bağlı. Devletin Egemeni herhalde biz değil Rumlar olacak, zaten yarımız egemenlik istemez. Aslı şudur, Kuzeyde belirli bir toprak üzerinde Rum’la Yunanla birlikte iç içe komşu. Her şey serbest, ticaret, yerleşme, mal edinme, nüfusumuz sabit. Daha çapraz oylamaya, seçimlerimize katılmalara falan girmedim. İkinci seçimde çapraz oylama kalkacak yerini Rumların tek listesi alacak, beğensek beğenmesek.

          Yani 1955-58’lerden, 1960-63’lerden beter bir karma yaşam. 1960’ta 3 yıl sürdüyse bu sefer 3 gün sürmez. Hele Garantiler kaldırılır yahut sulandırılırsa olacakları yazmaya gerek yok. Bir de yarıya yakınımızın Rum tezlerine desteğini hesaplarsak işimiz duman, kavgasız gürültüsüz Kuzeyi ele geçirirler. Haaa, kavgamız olacak ama Rumlarla değil, biz bize, gücümüz kalırsa.

         Adamlar defalarca azınlık dedi, ya bunda bile zorlanırlar. Tek hedefleri vardır adadan Türkleri yollatmak, kalanları da halletmek. Bakınız, Türklerin AP seçimlerine katılımını da oylayarak reddettiler. İşgal ettiler ortaklığımızı BMGK beşlisinin onayıyla. Şimdi, diyeceksiniz ki anlaşma olacak,  dünya müdahale edecek, bize saldırı olmayacak. Eeee Vallahi bunu diyecekler hala varsa ki vardır, bunca yıl yaşananlar, koskoca 1959-60 Antlaşmaları hem Garantiler varken neler oldu, halen neler olur, Güneydeki yönetimin KC arkasına saklanmış Helen Cumhuriyeti olduğunu bile göremiyorlarsa, yanımızdaki savaşın gidişatından, emperyallerin haksız tutumlarını  göremiyorlarsa yazıklar olsun.

         Yanı başımızda devam eden savaşın nasıl ilerlediğini, ne felaketler yaşandığını,  milyonlarca insanın çaresizliğini, aç susuz elektriksiz, yakıtsız, gıdasız, yarı çıplak ölümle burun buruna  masum insanların düşürüldüğü vahim durumu görmüyorlar, o güvendikleri böyyyük güçlerin niçin ve kimden yana olduğunu, uçak gemilerinin birer ikişer niçin Filistin kapılarına dayandığını umursamıyor, 60 yıldır  bize yapılanlarla ayni olduğunun farkında olamıyorlarsa çok yazık. Geçmişte bir numaralı düşman bildiklerinin haksız kararlarını, dayatmalarını, çıkarları gereği tehditlerini şimdilerde Tanrı kelamı sanıp biat eden malum çevreler, yaşanan bu savaştan İnşallah dersler çıkarırlar ve Millete, Anavatan Türkiye’ye, Milli Davamıza arka dönmekten vaz geçerler.

         Filistin halkına yapılanları görüyorsunuz, BM’i hem GK beşlerini, hele başı çeken ABD başkanı  yalanlarını, sevincini, sinsi planlarını, kan kokusu aşinalığını, taraflılığını adaletsizliğini sergiledi yılışık yılışık ziyaretinde. Koskoca ABD ne hallere düştü, gücünden başka kayda değer bir şeyi kalmadı. Orta Doğu yangın yeri, gelip akan kanın durmasına yardımcı olacağına adam benzin tankeriyle geldi yangına. Kendi çıkarları ne ise doğru olan odur, haksız olsa da fark etmez, şimdilik geçerli ve yeterli olan GÜÇTÜR. Ateş kesi, yardımları veto ediyor, savaş istiyor, kana susamış belli.

         Filistin Devlet Başkanı Sn Abbas, müdahale için BM’ye çağrıda bulundu. Eeee Vallahi dilimizde tüy bitti söylemekten, BM, BMGK’nin pili bitmiştir, güvenilirliği dibe vurmuştur, rezil durumdadır,  miadı dolmuştur, da iki yüze yakın ülke ses çıkarmaktan korkmaktadır, zaten meselenin büyüğü buradadır, korku. Üstünden bir de insan hakları, eşitlik, demokrasi vs demezler mi? O korku çemberini yırtıp dışa çıkılmaz, ülkelerin hür iradeleri baskılardan kurtulmazsa ne savaşlar biter ne adaletsizlikler. Aha böyle ah vah çekerek, yazık oldu, haksızlıktır, insanlık dışıdır, soykırımdır, kınarız, protesto ederiz diyerek yıllar gelip geçer.

           Sn Devlet Başkanı Abbas, öncelikle büyük geçmiş olsun, haklısınız amma dediğimiz gibi halen GÜÇ, Adaletin önünde geçer akçedir. Hastane katliamını bile inkar ederler, ziyaretçi başkan resmen yalana baş vurdu. Biz Kıbrıs Türk Halkını da 60 yıldır ezerler, teslim olmamızı isterler haksız cezalarla üzerimize gelirler, dünyadan kopardılar hiç suçsuz. Suçlular, darbeciler mükafat alırken, Cumhuriyet ortaklığımız elimizden alınıp saldırganlara verilirken. Siz telefonda konuştunuz, ama CB Makarios 15 Temmuz 1974’te EOKA-Yunan işbirliğinde Cumhuriyete ve kendisine yapılan büyük darbeden zor kurtulup BMGK beşlisinin ayaklarına kadar gitti, ağlayıp sızladı, gerçekleri anlattı, acilen müdahale ediniz, ülkem işgal altındadır, Türkler de büyük tehlikededir dedi, ama kılları bile kıpırdamadı, Garantör Türkiye-İngiltere’ye de çağrı yaptı, İngiltere geri durdu.

          Neyse ki Türkiye meşru müdahale hakkını kullandı da katliamları soykırımı hem ENOSİS’i önledi  adaya Barış getirdi, yoksa bir Türk bile kalmayacaktı. Garantiler hem Anavatanımız olmasaydı adımız bile duyulmayacaktı. Adı Barış Gücü ama barışı sağlayan Türkiye oldu. Onlarca tank, top, havan, yüzlerce askerle ağır silahlarla, tamamen bölge sakinlerinden oluşan 300 nüfuslu Sakarya Türk bölgesi  Rum-Yunan tarafından 70-80 metre mesafeden kuşatıldığında, bu Barış Gücü denen şerefsizler vicdansızlar gelip mevzilerimizi yıktılar, mevzi yapmamızı engellediler, büyük zayiatlar vermemize sebep oldular. Sonra da gelip teslim olmamızı istediler.

          Sözde Güvenlik Konseyi haksız siyasi kararla Türklerin Cumhuriyetteki eşit ortaklığını 60 yıldan beri işgalinde tutan darbecilere teslim edip darbeyi ve işgali onayladı. Bizim derdimiz sizinkinden büyük lakin Garantör Anavatanımız Türkiye sayesinde hafifliyor, koruyup kolluyor, özgürüz güvendeyiz, şimdilik tanınmasak da meşru Devletimiz vardır. Gördünüz Sn Abbas, çıbanın başı geldi, yangına benzin döktü, zehir kustu, yalan söyledi  gitti. Güney Kıbrıs’ı boşuna kucağına almadı, onlar da bir bok olduklarını sandılar, ama davulun sesi sonra çıkacak, evdeki bulgurdan olacaklar, çıkmayacaklar.

         Gazze’ye orantısız güç kullanarak yapılan saldırıların aynisi 1963- 1974 arasında Kıbrıs Türk Halkına da yapıldı, saldırılmadık Türk bölgesi kalmadı. Sözde BM Barış Gücü 11 yıl boyunca saldırgandan yana oldu. Nezaretindeki Türk hastalar dahi ellerinden alınıp kuyulara atılırken  seyrettiler. Onlara güvenip silah bırakan Türkleri, Rumlara teslim edip kurşuna dizildiler. Köylerin masum Türk halkı çoluk çocuk, genç yaşlı demeden tümü topluca ölüm çukurlarına atılıp katledildi,  BM’nin umurunda olmadı, başka bir köyün 84 erkeği kurşuna dizilirken de, Türkler  ortak Cumhuriyetten silah zoruyla atılırken de, 103 köyden göç ettirilirken de, 11 yıl ablukada saldırılar altında insanlık dışı muameleye tabi tutulurken, yıllarca işine gücüne, bağına bahçesine gidemez davarını otlatamazken, yıllarca seyahat edemedi, mecburen yola çıkanlar bir daha geri dönemedi, kuyulara attılar üzerlerine de kireç döktüler, yedi kişilik aileyi kömür ocağında arabayla birlikte yaktılar, hastanede Türk hastaların kanını aldılar sonra vurdular, susuz elektriksiz yakıtsız bırakılırken BM vahşeti seyretti.

          BM, Mahkemesiz saldırgan canileri  haklı gösterdi mükafat verdi, masum Türklerin devlet ortaklığını verdi. Türkler 60 yıldır hala dünyadan izoleli ambargolu cezalı. Filistin Devlet Başkanı Sayın Abbas, bu BM’den mi medet umarsınız. BM’nin hükmü yoktur kukladır 5’lerin kontrolündedir. Planları büyük, hedefleri de, haritaları değiştirecekler, esas hedef İslam Dünyasıdır. Filistin’e yapılan İslam’ı yok etmenin bir halkasıdır. Ne var ki dünya 1’den küçük oldu bu savaşla. Ne zaman dünya 5’ten büyük olur, dünya Barışı o zaman.

        5’linin 59 yıl 8 aydır uzatmalarla devam eden 186 nolu hukuk dışı oldubitti kararı iptal edilmedikçe saldırgan darbeciler, çözümden kaçmayı sürdürüp aldığı desteklerle şımarıp yeni çatışmalara yol açacak fırsatı kollayacaktır.