Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, Güney Kıbrıs’taki mahkemelerin, KKTC’deki taşınmaz malların satışı sebebiyle tutuklama ve yargılama yapmasının, “mülkiyet” meselesini bir kez daha gündeme getirdiğini söyledi.
Sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan Erhürman, “Kurulduğu zaman karşı çıkanlar, hatta onu kurmaya çalışanları ‘hain’ ilan edenler başta olmak üzere herkes, dört elle Taşınmaz Mal Komisyonu'na (TMK) sarıldı” diye konuştu.
Tufan Erhürman’ın paylaşımı şöyle:
“Güney’deki mahkemelerin tutuklama ve yargılamaları mülkiyet meselesini bir kez daha çıkardı önümüze. Kurulduğu zaman karşı çıkanlar, hatta onu kurmaya çalışanları ‘hain’ ilan edenler başta olmak üzere herkes, dört elle Taşınmaz Mal Komisyonu'na sarıldı.
Doğru tavır, o zaman olduğu gibi bugün de, Kıbrıslı Türklerin çözüm iradesini ortaya koymak, çözüme kadarki dönemde uluslararası hukuka mümkün olduğunca entegre olmak ve uluslararası toplumla diyaloğu koparmak değil, tam tersine en üst düzeye taşımaktır.
Taşınmaz Mal Komisyonu'nu kuran Yasa'nın ‘genel gerekçesi’ni, anlamak ve gerçekten çözüm üretmek isteyenlere ışık tutabilir umuduyla bir kez daha hatırlamakta büyük yarar vardır. Genel gerekçe şöyledir:
‘Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, KKTC’de yürürlükte bulunan mevzuatta, Anayasa’nın 159. maddesinin 1. fıkrasının (b) ve (c) bentleri kapsamına giren taşınmaz mallarla ilgili olarak yer alan düzenlemelerin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne Ek Protokol’ün 1. maddesiyle uyum içinde olmadığı yönündeki görüşünü, konuyla ilgili olarak önüne gelen birçok davada dile getirmiştir. Son olarak, 2005 yılı içerisinde, Xenides-Arestis davasıyla ilgili olarak verilen kararda, 49/2003 tarihli Yasa’yla kurulan Mal Tazmin Komisyonu’nun, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 35. maddesi bağlamında tüketilmesi gereken etkili bir iç hukuk yolu olarak kabul edilebilmesi için gerekli olan koşullar tek tek sayılmış ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne Ek 1. Protokol’ün 1. maddesiyle uyumlu bir Mal Tazmin Komisyonu’nun düzenlenme biçimine ve sahip olması gereken yetkilere ilişkin saptamalar yapılmıştır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Kıbrıslı Türklerle Kıbrıslı Rumların birlikte kurdukları Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 1962 yılında taraf olduğu bir Sözleşme olması nedeniyle, KKTC iç hukukunun da bir parçasıdır. Bu şartlar altında, Mahkeme’nin Sözleşme’yle ilgili kararlarının gereklerini yerine getirmek, yalnızca uluslararası hukukun insan hakları alanındaki en prestijli belgelerinden birine uygun davranmak anlamına gelmemekte, KKTC mevzuatının bir parçası olan bir Sözleşmeye sadık kalınması açısından da büyük önem taşımaktadır.
İşte bu Yasa Tasarısı’yla amaçlanan, KKTC’de yürürlükte bulunan mülkiyet rejiminde, uluslararası hukukun gereklerini yerine getirmeye ve insan haklarını kendi iç hukukunun parçası kılmaya kararlı olan Kıbrıs Türk halkının bu iradesi doğrultusunda, bu halkın bugünkü ve ileride gerçekleştirilmesi hedeflenen iki bölgeli, iki toplumlu, iki toplumun siyasi eşitliğine dayalı federal çözümdeki haklarını haleldar etmeyecek nitelikteki değişiklikleri gerçekleştirmektir.”