Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, “Sayın Tatar’ın bir söylediği, diğer söylediğini tutmuyor” ifadelerini kullandı ve bu şekilde ciddiye alınmasının mümkün olmadığına da vurgu yaptı. Sayın Tatar’ın yükseköğrenimde yaşananlar ve geçersiz diplomalarla ilgili “Pişmanlık Yasası” ifadelerini de eleştiren Erhürman, “Son derece hassas bir alanla ilgili olarak bu memlekette herkesin, ağzından çıkanı kulağının duyması gerekir” ifadelerini kullandı.
Meclis’te konuşma yapan Erhürman, Kıbrıs sorunu, taşımacılık, yükseköğrenim ve istatistik kurumu ile ilgili konulara değindi. Sayın Tatar’ın kullandığı kavramların altında hiçbir şey olmadığının altını çizen Erhürman, Kıbrıs Türk halkının iradesinin bu şekilde temsil edilemeyeceğini vurguladı. İstatistik kurumu ile ilgili komitede kesinleşen bir cümlenin olduğuna işaret eden Erhürman, “Hayat pahalılığını hesaplanmasında yanlışlık yapıldığı, somut olgu olarak ortaya çıkmıştır” diye konuştu.
“Sayın Tatar’ın ne dediğini, Sayın Holguin’in anlaması mümkün değil”
BM Genel Sekreterinin Kişisel Temsilcisi María Ángela Holguín’in adaya geldiğini hatırlatan Erhürman, Holguin’in sadece toplum liderleriyle değil, siyasi partilerle ve sivil toplum örgütleriyle de görüştüğünü belirtti. Bu görüşmeler sonrasında Sayın Tatar’ın birtakım açıklamaları olduğunu söyleyen Erhürman, “Sayın Tatar’ın açıklamaları bir kez daha gösterdi ki; Sayın Tatar’ın ne dediğini, Sayın Holguin’in anlaması mümkün değil” dedi. Cumhurbaşkanlığının sitesinde yer alan metinden örnekler veren Erhürman, “Sayın Tatar’ın bir söylediği, o bir söylediğini tutmuyor” ifadelerini kullandı. “Tutmazsa, kişisel temsilcinin de neyin ne olduğunu iyi anlaması mümkün olmaz” diyen Erhürman, Sayın Tatar’ın kendi sitesinde, “eşit egemenlik ve eşit uluslararası statü üç yıldır sürdürmekte olduğumuz siyaset” dediğine dikkat çekti. Cumhurbaşkanlığı sitesinde, “Tekrar bir müzakere süreci başlayacaksa, egemen eşitliğe yönelik adımlar atılması gerekmektedir” denildiğine işaret eden Tufan Erhürman, eşit egemenlik ve eşit uluslararası statü konusunda tatmin olması durumunda, yeni müzakerelerin başlayabileceğinin de söylendiğini kaydetti. Erhürman, “Yeni siyaset dediğiniz şey, eşit egemenlik mi, egemen eşitlik mi?” diye sordu.
“Bu şekilde Kıbrıs Türk halkının iradesi temsil edilmez”
Söz konusu iki kelimenin bile yerine oturtulamadığını vurgulayan Erhürman, Sayın Holguin’in de bunu anlamasının mümkün olmadığının altını çizdi. Erhürman, “Böyle diyerek Kıbrıs Türk halkının iradesi temsil edilmez” diye konuştu. Merhum Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile hiçbir dönemde politikalarının örtüşmediğine dikkat çeken Erhürman, “Politikalarımız örtüşmedi ama ne dediğini hep anladım. Bu defa ne denildiğini de anlamıyoruz. İki kavram var, bir kullandığınız kavram egemen eşitlik, diğeri eşit uluslararası statü. Bir tane kavram kaldı elinizde, onun da ne olduğu belirsiz” dedi. CTP’nin, eşit egemenlikten hareket ettiğini dile getiren Erhürman, iki bölgeli, iki toplumlu siyasi eşitliğe dayalı federasyonun da eşit egemenlik üzerine inşa edildiğini anımsattı. Söylenenler karşısında María Ángela Holguín’in raporuna ne yazacağını soran Erhürman, “Raporda, Kıbrıs Türk liderinin ne dediğini anlamadım da yazacak. Eşit uluslararası statüyü de söylemeye devam ediyorsunuz. Kıbrıs Türk halkının içinde eşit uluslararası statü istemeyen biri yok. Fakat o masada hepimiz biliyoruz ki, iki toplum lideri sıfatıyla oturulur” dedi. Müzakere masasına her iki liderinde toplum lideri sıfatıyla oturduğunu kaydeden Erhürman, masadan kalkınca, Sayın Tatar tanınmamış bir devletin cumhurbaşkanı, Sayın Hristodulidis ise tanınmış bir devletin cumhurbaşkanı olduğunu belirtti.
“Kullanılan kavramın altında hiçbir şey yok”
“Bunu da mı eşitlemek istiyorsunuz?” diye soran Erhürman, söz konusu durumun iki yolunun olduğuna işaret etti. Tufan Erhürman, “KKTC tanınır ona göre masaya oturursunuz ya da dünya ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ni’ tanımaktan vazgeçer, masaya oturup kalkınca da eşit olursunuz” ifadelerini kullandı. Sayın Tatar’ın, “Biz müzakere masasına oturmak için KKTC tanınsın şartını ortaya koymuyoruz” ifadelerini de hatırlatan Erhürman, “Geriye bir yol kalır. “Kıbrıs Cumhuriyeti’ni” tanımaktan vazgeçmezseniz, masaya oturmazsınız iddiası kalır. Eşit uluslararası statüden kastınız nedir? Bir kavram kullanırsınız ve altında hiçbir şey yok” diye konuştu. Sayın Tatar’ın, “Müzakerelerin başlaması için KKTC’nin tanınmasını ön koşul olarak öne sürmüyorum” demesiyle birlikte, eşit uluslararası statü kavramının da açıklanabilir olmaktan çıktığını vurgulayan Erhürman, “Elinizde bir tek egemen eşitlik kaldı. Onu da bir egemen eşitlik, bir eşit egemenlik dersiniz” ifadelerini kullandı. Eşit egemenliğin Annan Planı’nda da, tüm liderlerin görüştüğü müzakerelerde de olduğuna işaret eden Erhürman, “Ekstra talebiniz nedir diye sorulduğunda söylediniz mi? Nedir söyleyeme çalıştığınız? Kıbrıs Türk halkını hem çözüm istemez hem de ne istediğini söyleyemez bir duruma düşürmeye mi çalışıyorsunuz” diye sordu.
“Bu şartlarda ciddiye alınmanız da mümkün değildir”
“Bu iş ciddiyetini fena halde yitirdi” diyen Erhürman, kavramların doğru yerden kullanılması gerektiğinin altını çizdi. Federal devlette eşitliğin olacağına vurgu yapan Erhürman, CTP’nin siyasi eşitliği herkesten fazla söylediğine dikkat çekti. Erhürman, federal devlette eşitliğin, siyasi eşitlikle sağlanacağını ifade etti. Kıbrıs sorununda ortaya koydukları tavrın da net olduğuna işaret eden Erhürman, “Siyasi eşitlik kesinlikle pazarlık konusu olmayacak. Masada bir takvim olacak. Sonuç odaklı bir müzakere olacak. Eğer Kıbrıs Rum liderliğinin herhangi bir aşamada “hayır” demesiyle süreç akamete uğrarsa, bugünkü statüye geri dönülmeyeceği BM tarafından güvence altına alınacak” dedi ve tüm bunları Sayın Holguín’e de söylediklerinin altını çizdi. “Bir öyle bir böyle söyleme zamanı geçti. Kıbrıs Türk halkının iradesi çözüm yönündedir” diye konuşan Erhürman, Sayın Tatar’ın konudan uzak olduğunu vurguladı. 1999 Helsinki Zirvesi’ni de hatırlatan Erhürman, “Sayın Tatar, Sayın Holguin’in Helsinki Zirvesi’ni bilmediğini mi var sayıyor?” diye sordu. Kıbrıs Türk halkının özne olmaktan çıkarıldığına dikkat çeken Erhürman, “Kıbrıs Türk halkını temsil etme değildir bunun adı. Bunun tartışması da yoktur. Düzeltmesi de yoktur. Sizin, bu şartlarda ciddiye alınmanız da mümkün değildir” dedi.
Toplu taşımacılıktaki sıkıntılar…
Toplu taşımacılıkta yaşanan sıkıntıları da dile getiren Erhürman, yasadan örnekler verdi. Erhürman, “Ortada iki aşama var. İzin kurulu var. Toplu taşımacılık konusunda izinler verir. Bu izin kurulu onlarca izin verdiği iddiasıyla anıldı. Bu izinlerin de sonra iptal edildiği söylendi” diye konuştu. İzin kurulunun, memleketteki tüm kurullar gibi gerekçeli karar aldığına dikkat çeken Erhürman, iptal edecekse de gerekçesiyle iptal ettiğinin altını çizdi. Kararların gerekçeleri tamam iseydi, o zaman neden iptal edildiğini soran Erhürman, “Gerekçeler tamam değil iseydi niye verildi? Getirin, kimlere verildi, kimler iptal edildi, paylaşın. Bunları meclisle paylaşmakta bir sorun yoktur” ifadelerini kullandı. Erhürman, izin kurulunun üstüne, itiraz kurulu aracılığıyla taşımacılık izni verildiği iddiasının da “ortalığı birbirine kattığını” belirtti. “İptal ettik dedikleriniz için mi başvuruldu itiraz kuruluna?” diye soran Erhürman, yasaya uyulması çağrısında bulundu. Taşımacıların, söz konusu meselenin “tekelleşmeye doğru gittiğini” söylediğine dikkat çeken Erhürman, şirketleşmenin konuşulduğu aşamada yaşananları sıraladı. Tufan Erhürman, “Bütün bunlar halledilmeden, toplum taşıma izni dağıtırken, şirketleşmeden nasıl bahsedebilirsiniz?” diye sordu.
“Popülizme sapmadan, sansasyona oynamadan, doğru olanı korumamız gerekiyor”
Yükseköğrenimle ilgili de konuşan Erhürman, “Son derece hassas bir alanla ilgili olarak bu memlekette herkesin, ağzından çıkanı kulağının duyması gerekir” dedi. Tufan Erhürman, “Cumhurbaşkanı makamında oturan kişi, korumasının da göz altına alındığı zaman, çıkacak da pişmanlık yasası diyecek. Süreç, bunu kaldırabilecek bir sürçe değildir. Herkesin, ağzından çıkanı kulağının duyması gerekir” dedi. “Geçersiz diploma meselesini, alınması suç olan diploma meselesiyle karıştırmamak lazım. Bunları temizlemek, iptalini sağlamak, suç teşkil ediyorsa polise bırakmak gerekir” diye konuşan Erhürman, bunların alınmasının suç teşkil edip etmediğinin ise polisin, savcılığın ve yargının işi olduğuna vurgu yaptı. Komitede çalışmalarının bir yere geldiğine işaret eden Erhürman, “Popülizme sapmadan, sansasyona oynamadan, doğru olanı korumamız gereken alandır” ifadelerini kullandı. Komitelerde eğitim kurumlarıyla ilgili ciddi bilgiler geldiğine de dikkat çeken Erhürman, istatistik kurumuyla ilgili komitede kesinleşen bir cümlenin olduğunun altını çizdi. Tufan Erhürman, “Hayat pahalılığını hesaplanmasında yanlışlık yapıldığı, somut olgu olarak ortaya çıkmıştır. Sepet zaten yanlıştır. Ondan bahsetmiyorum. O sepetten gelen rakamların hesaplanması sonucu ulaşılan hayat pahalılığının da yanlış olduğu ortaya çıkmıştır. Bu çıktı demek, bu memlekette bir sürü hesap-kitap yanlış yapıldı demektir” dedi.