Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı, Türkiye’deki bir sendika başkanının KKTC’deki laiklikle ilgili yaptığı açıklamaları eleştirenleri “gevezelikle” suçladı.

   Sosyal medya hesabından paylaşım yapan Arıklı, “Maksat saçma bir demece cevap vermek ve o demeç üzerinden tüm Türkiye’yi hedef almaktır” ifadelerini kullandı.

   Karpaz bölgesine yapılması planlanan mescitle ilgili de açıklama yapan Arıklı, “Orada mescidin ne işi var?” diye soranlara “Orayı sadece Hristiyanlar ziyaret etmiyor, Müslümanlar da gidiyor. İbadet onların da hakkı” ifadelerine yer verdi.  

   Arıklı’nın paylaşımı şu şekilde:

   “İshal, son zamanlarda salgın bir hastalık haline geldi. Hayır, hayır normal ishal salgınından bahsetmiyorum. Onun çaresi var. Gidersiniz doktora. Yapar tahlili. Birkaç ilaç, belki bir iki de serum. Tamamdır.
   İshalin bir de ağızdan olanı var ki, bunun çaresi psikologlarda bulunuyor ancak.
   Bu hastalığa yakalananlara eskiden geveze denirdi. Bunlarla bir araya gelmek tam bir işkence idi. Şimdi bu iş sosyal medyada yapılıyor. Ağız ishaline yakalanan kişilerin bir de ideolojik saplantısı varsa, yandı gülüm keten helvası. Bu kişiler sabahın ilk ışığı ile birlikte, Facebook’a koşup, ‘bugün hangi bahaneyi bulup, Türkiye’ye, KKTC’ ye, Türkiye yetkililerine falan saydırsam’ diye ciddi ciddi düşünerek güne başlarlar.
   Türkiye’ye saldırının en son sebebi; Türkiye’de ki filanca sendika başkanın KKTC Laikliği ile ilgili yapmış olduğu saçma sapan ve hiçbir değeri olmayan açıklama. Malum kesimde iki gündür kıyametler kopuyor.
   Yahu bizim burada hangi sendika başkanımızın yaptığı saçma sapan açıklamalara Türkiye yetkilileri tarafından ciddiye alınıp, cevap veriliyor ki, siz bu şahsın bizimle ilgili vermiş olduğu demeci gündem yapıyorsunuz?
   Ama maksat saçma bir demece cevap vermek, onun yanlışlığını ortaya koymak falan değil. O demeci genelleştirip, o demeç üzerinden tüm Türkiye’yi, Türkiye yetkililerini hedef almaktır maksat.
   Ha, bizim laiklik anlayışımız mükemmel mi? Değil tabi de, bunu kimle tartışacaksınız. Karpaz burnuna mescit yapmayı bile hazmedemeyen kesimle neyi, niye tartışacaksınız ki?
   Gerçekten samimi olarak; ‘Orada mescidin ne işi var?’ diye soranlara da bir iki kelam boynumuzun borcudur.
   Evvela, Karpaz burnunu sadece Hristiyanlar ziyaret etmiyor. Oraya Müslümanlar da gidiyor. İbadet yeri onların da hakkı. Vakıflar ihtiyaç olan her yere cami veya mescid yapar.
   Saniyen; Hristiyan dünyasında yaygın olduğu gibi Kıbrıs’ta da Kilise, geçmişte Adanın her tarafına insan olsun olmasın irili ufaklı manastır, şapel veya kilise yapmıştır. Bunu her tarafta görürsünüz. Kimse de; ‘Yahu burada cemaat mi var ki bunu buraya yapmışlar?’ diye sorgulamaz. Çünkü orada amaç, ibadet yeri yapmaktan ziyade; ‘Buras ı kilisenin egemen olduğu topraklardır’ imajını vermektir. Mesela gidin Makedonya-Üsküp’e. Şehre girerken sizi bir kaç yüz metre uzunluğunda dev bir istavroz karşılar. 1990 larda bağımsızlığa yeni kavuşmuş, Yunanistanla ciddi kavgası olan, sefalet içindeki Makedonya yönetimi, bu haçı oraya hangi amaçla koydu diye sorgulamazsınız. Mesaj açıktır. Evlad-ı fatihan diyarı Üsküp’e bakar iç geçirirsiniz sadece.
   Netice; Kilise dağlara, ıssız ovalara veya Karpaz burnuna hangi amaçla manastır, kilise veya şapel yapmışsa, oraya yapılacak olan mescid veya caminin amacı da odur kardeşim. Hade selametle…”

Editör: Ahmet Karagözlü