Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Kadın Örgütü, Mor Başak Akademi Seminerlerinin altıncısı olarak “Popülizm ve Otokrasi Kıskacında Siyaset” konulu panel düzenledi.
CTP’den yapılan açıklamaya göre Küresel ve yerel siyaset gündemini bir süredir meşgul eden popülizm ve otokrasi kavramlarını tartışmaya açılan panele CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, milletvekilleri, MYK ve PM üyeleriyle çok sayıda yurttaş katıldı.
“Popülizm ve Otokrasi Kıskacında Siyaset” başlığıyla düzenlenen seminerde yerel gündemin aktüel politik meseleleri dünya örnekleri ile birlikte ele alındı. Açılış konuşmasını Kadın Örgütü Genel Başkanı Doğuş Derya’nın yaptığı panelde, Doç. Dr. Yonca Özdemir “Türkiye'de Otoriter Rejimin Toplumsal Kökenleri” başlığı ile konuşurken, Araştırmacı Mete Hatay da "En Büyük Ülke Bizim Ülke"-Megalomani, Eril Siyaset ve Gündelik Popülizm" konusunda görüşlerini paylaştı.
Derya: Protokoller aracılığıyla otokratik iktidar ülkemize ihraç ediliyor
Panelin açılış konuşmasını yapan CTP Kadın Örgütü Başkanı Doğuş Derya, Mor Başak Akademi altında çok sayıda seminer düzenlediklerini, bunların arasında toplumsal cinsiyet eşitliği, kadın hakları, ekonomik kriz ve deprem gibi konular olduğunu söyledi. Otokratik yönetimlerin artık seçimle iş başına geldiğini dile getiren Derya, “Otoriter, hukukun üstünlüğünün berhava edildiği, yasa, yürütme ve yargı arasındaki kuvvetler ayrılığını ortadan kaldıran yapılanmalar kuruyorlar” dedi. Derya, Türkiye’de de böyle bir iktidar biçiminin varlığından bahsetti ve bu yönetimin özellikle son bir yılda Kıbrıs’ın kuzeyi ile Türkiye arasında imzalanan protokoller aracılığıyla ülkemize ihraç edildiğini söyledi.
Özdemir: Demokrasi için bazı adımlar atılması lazım
Doç. Dr. Yonca Özdemir, Türkiye’de yarın gerçekleştirilecek seçimlerde muhalefetin iktidara gelmesi halinde demokrasinin hemen gelemeyeceğini, bazı adımların atılması gerektiğini ifade etti ve bu adımların atılması halinde Türkiye’yi daha aydınlık bir geleceğin bekleyeceğini kaydetti.
Öncelikle İhale Yasası’nın değişmesi gerektiğine işaret eden Özdemir, “Sermaye kesiminin devletle bağının kesilmesi gerekiyor. Yolsuzluklar da bu şekilde önlenebilir. Uzun vadeli kalkınma modeli gerekiyor. Bu programı da yürütebilmek için gerçekten liyakata dayalı bürokratik yapı kurulmalıdır. Sendikaların ve işçi haklarının acilen güçlendirilmesi lazım. Bu seçimlerin dönüm noktası olduğunu düşünüyorum. Türkiye tarihinin en kritik seçimi” dedi. Demokrasinin herkese lazım olduğuna vurgu yapan Özdemir, “Türkiye’ye demokrasinin gelmesi, Kıbrıs’a da olumlu yansıyacaktı” şeklinde konuştu.
Hatay: Türkiye’deki genel mafyalaşma buraya da tezahür etti
Araştırmacı Mete Hatay da, Türkiye’de yasaları takmama ve mafyalaşmanın oldukça yüksek boyutta olduğunu, Türkiye’deki genel mafyalaşmanın buraya da tezahür ettiğini söyledi. Özellikle Kıbrıs’ın güneyiyle de bu tür ilişkilerin çok yoğun bir şekilde devam ettiğine dikkat çeken Hatay, bu şekilde tabiata, çevreye, sosyolojiye ve kültürel değerlere çok büyük zararlar verildiğini aktardı. TC ile Kıbrıs’ın kuzeyi arasındaki ilişkinin oldukça çürüdüğünü ancak hala bir umut ışığı olduğunu dile getiren Mete Hatay, “Bu çürümeyi şu an durduramazsak önümüzdeki süreçte tamamen mafya adası olup yaşayacağız” dedi. Bu konuda CTP’ye çok büyük görevler düştüğüne dikkat çeken Hatay, “Memleket elden gitmeden bu çürümeyi durdurmak gerekiyor” ifadelerini kullandı.