Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda Lefkoşa’da başından geçen hikayeyi anlatarak, “ ‘Her şeye rağmen seni çok seviyorum Kıbrıs’ diye düşündüm… Her nerede yaşanıyor ve yaşatılıyorsan” dedi.

Erhürman, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Kim ne diyecek, neresine, nasıl yorum yapacak, çok da dert etmiyorum galiba! Bu hikaye dünden beri beynime, yüreğime sığmıyor ve benim onu anlatmam lazım…

Nilden ile Lefkoşa’da, İlker Abi’de pide yemeye gittik dün. Kendisinden izin alma fırsatı bulamadığım için ismini açıklayamayacağım ama bilenlerin kim olduğunu hemen anlayacağı bir abimizin çalıştırmakta olduğu oto parka park ettik arabayı. Tam aşağıya indik ki ben cüzdanımı yanıma almadığımı fark ettim. Nilden’de kredi kartı var ama nakit yok. Bu durumda ne oto park ücretini, ne de İlker Abi’yi tanıyanların gülümseyerek hatırlayacağı gibi İlker Abi’de yiyeceğimiz pidelerin parasını ödememiz mümkün!

Arabadan inmiş Nilden ile ne yapacağımızı konuşurken, yıllardır tanıdığımız oto park işletmecisi duyuyor tabii konuştuklarımızı. Ben, “önemli değil, daha sonra verirsin” diyeceğinden eminim ama bir de pidelerin parası meselesi var. Kafamdan “Nasılsa İlker Abi de sonra verirsin diyecektir” diye geçiriyorum, bundan emin olmak içimi ısıtıyor ama biraz da çekiniyorum tabii.

Biz konuşur, ben kafamdan yukarıya aktardıklarımı geçirirken, “Bırak yahu Hocam” gibi bir şeyler söyledi bizim oto park işletmecisi, elini cebine daldırdı ve cebinden çıkardığı parayı bana uzattı. “Al yahu da sonra verin” dedi. Ben “yok olmaz” dedim, o “alacaksın” dedi, Cem Yılmaz’ın anlattığı hikayelere benzer bir “çekişme” yaşandı aramızda… Sonunda aldım parayı.

Yani biz hem oto park ücretini ödeyemedik, sonraya bıraktık, üstüne üstlük bir de pide yemek için borç para almış olduk bizim oto park işletmecisinden.

Hani yine bu günlerde hep bildiğimiz birileri, gündemi nasıl değiştiririm kaygısıyla, “Kıbrıs”, “Kıbrıslı”  falan gibi tartışmalar açmaya çalışıyorlar ya… O geldi aklıma. Bir de gece gündüz ter içinde ekmek parasını çıkarmak için çalışan o park işletmecisi… “Ben buyum; bu olmak, bu kalmak istiyorum; kendimi de, oğlumu da, ailemi de bu haller, bu duygular, bu coğrafyadaki bu insanlık üzerinden tanımlamak istiyorum” diye geçirdim aklımdan.    

Ve sonra, ‘her şeye rağmen seni çok seviyorum Kıbrıs’ diye düşündüm… ‘Her nerede yaşanıyor ve yaşatılıyorsan’…”