Göç Kimlik ve Hak Çalışmaları Merkezi’nin (CMIRS) 3 ayda bir düzenli olarak Kıbrıslı Türklerin siyasi güven, sosyal güven, bireysel özgüven ve mutluluk algısını ölçtüğü anket çalışmasının Eylül 2023 sonuçları açıklandı.
500 kişi ile yüz yüze gerçekleşen anket sonuçlarına göre, ankete katılanların yüzde 90.3’ü ülkede işlerin yanlış yönde gittiğini düşünüyor, ülkenin en önemli sorunu ise “ekonomik”.
Ankete katılanların yüzde 63.84’ü 2 sene içerisinde kendi mali durumunun daha kötü olacağını düşünürken, yüzde 80.3’ü 2 sene içerisinde ülkenin ekonomik durumunun daha kötü olacağını belirtti.
Eylül 2023 anket sonucuna göre, toplumun mutluluk karnesi 10 üzerinden 5.66 oldu.
Demokrasilerde olması beklenen ve dünyada kullanılan birçok demokrasi endeksinde bulunan başlıklar dikkate alınarak Kuzey Kıbrıs Demokrasi ve İyi Yönetim Barometresi de düzenlendi. Katılımcılara her başlıkta KKTC’ye 10 üzerinden puan vermeleri istendi. Ülke yönetiminin tüm başlıklarda 5’in altında puan aldığı dikkat çekerken, Eylül 2023’teki puanı 10 üzerinden 3.50 olarak hesaplandı.
Ankete göre, toplumun en çok güven duyduğu 3 kurum sırasıyla polis, yargı ve medya oldu.
En önemli sorun ekonomi
Ankete katılanların yüzde 90.3’ü ülkede işlerin yanlış yönde gittiğini düşünüyor. Bu oran Haziran 2023 anketinde yüzde 93.5, Mart 2023’te yüzde 95.2’ydi.
Katılımcılara göre ülkenin en önemli sorunları sırasıyla “ekonomik sorunlar”, “Kıbrıs Sorunu”, “Yeteneksiz/beceriksiz siyasi liderler”, “Enflasyon”, “İşsizlik”, “Yolsuzluk”.
CMIRS Direktörü Mine Yücel, ekonomik sorunların toplumun en önemli sorunu olarak öne çıktığını belirterek Kıbrıs sorunu, işsizlik ve yolsuzluğun da önemli sorunlar arasında yer aldığını söyledi. Yücel, “Özellikle anketin yapılmakta olduğu dönemde ortaya çıkan ilaç yolsuzluğunun bu sonucun ortaya çıkmasında etkili olduğu düşünülmektedir” dedi.
Anket genelinde görülen “siyasilere güvendeki düşüşün” burada da kendini gösterdiğine işaret eden Yücel, “Yeteneksiz/beceriksiz siyasi liderlerin” katılımcılara göre toplumun önündeki en önemli üçüncü sorun olarak ön plana çıktığını kaydetti.
İki yıl içinde mali duruma bakış açısı
Ankete katılanların yüzde 63.84’ü 2 sene içerisinde kendi mali durumunun daha kötü olacağını düşünürken, yüzde 24.56’sı ise aynı kalacağını, gelecekte kendi ekonomik durumunun daha iyi olacağını düşünenlerin oranı ise yüzde 11.51 oldu.
Öte yandan katılımcıların yüzde 80.3’ü 2 sene içerisinde ülkenin ekonomik durumunun daha kötü olacağını düşünüyor. Yüzde 11.54’lük kesim ekonomik durumlarının aynı kalacağını düşünürken, ülke ekonomisinin 2 sene içerisinde daha iyi olacağını düşünenlerin oranı ise sadece yüzde 8.09.
Mutluluk karnesi: 10 üzerinden 5.66
Eylül 2023 anket sonucuna göre, toplumun mutluluk puanı 10 üzerinden 5.66 oldu.
Mutluluk karnesi Haziran 2023’te 10 üzerinden 5.34, Mart 2023’te 5.82’ydi.
Anket sonucuna göre, sosyal güven oranı da 2.52 gibi düşük bir seviyede çıktı.
Demokrasi endeksinde KKTC’nin
puanı 10 üzerinden 3.50
CMIRS Direktörü Mine Yücel, Mart 2023’ten itibaren 3 dönemdir Kuzey Kıbrıs’ta demokrasinin işleyişini çok daha detaylı bir şekilde yansıtmaya yarayacak Demokrasi ve İyi Yönetim Barometresini hayata geçirdiklerini anımsattı.
Yücel, Kuzey Kıbrıs Demokrasi ve İyi Yönetim Barometresi’nin, demokrasilerde olması beklenen ve dünyada kullanılan birçok demokrasi endeksinde bulunan başlıklar dikkate alınarak düzenlendiğini, ankete katılanlardan her başlıkta KKTC’ye 10 üzerinden puan vermelerinin istendiğini söyledi.
Yücel, her 3 dönemde de ülke yönetiminin tüm başlıklarda 5’in altında puan aldığını belirterek Eylül 2023’teki puanın 10 üzerinden 3.50 olduğunu söyledi. Yücel, tüm başlıklarda sınıfta kalan bir ülkede yaşayanların hayat kalitesinin de oldukça düşük olduğunun söylenebileceğini ifade ederek “Bizleri yönetenlerin hesap verebilirliği”, “Devlet yönetiminde alınan kararların şeffaf olması”, “Gelir dağılımında adalet”, “Çevre”, “Sağlık”, “Demokrasinin İşleyişi” konularının en düşük puan alan konular olduğunu belirtti.
Mine Yücel, “Katılımcılar, özellikle yönetimde hesap verebilirlik ve şeffaflık eksikliği ile adaletsizlikten yakınmaktadırlar. Çevre, sağlık ve demokrasinin işleyişi de aynı şekilde en düşük puanlar arasındadır” dedi.
Mine Yücel, ankete katılanlara Türkiye’nin ve dinin etkisi ile ilgili sorular da yöneltildiğini belirterek ankete katılanların yüzde 82.76’sının son zamanlarda Türkiye’nin KKTC’nin içişlerine artan bir müdahalesi olduğu görüşüne katıldığını aktardı. Bu görüşe katılmadığını belirtenlerin oranı yüzde 7.13.
Ankete katılanların yüzde 64.89’unun Türkiye’nin KKTC’nin içişlerine müdahalesinin olumsuz bir şey olduğunu, yüzde 35.1’i ise olumlu bir şey olduğunu düşündüğünü bildirdi.
Mine Yücel, “Yine benzer bir şekilde katılımcılara son dönemde ülkemizde dinin artan bir etkisi olduğu görüşüne ne derece katılıp katılmadıkları sorulmuştur. Ankete katılanların yüzde 66.9’u son dönemlerde dinin artan bir etkisi olduğunu düşündüğünü, yüzde 14.49’u ise buna katılmadığını belirtmiştir. Dinin artan etkisi olduğunu düşünenlerin oranı Temmuz 2016’da yüzde 52.55’ti” dedi.
Katılımcılara ayrıca olası bir artan din etkisinin olumlu bir şey mi, olumsuz bir şey mi olduğunun sorulduğunu aktaran Yücel, şu bilgiyi verdi:
“Katılımcıların yüzde 71.26’sının dinin güncel hayatımızın daha büyük bir parçası haline gelmesi olasılığının olumsuz bir şey olduğunu, yüzde 28.74’ü ise olumlu bir şey olduğunu belirtmiştir. Dinin artan etkisinin olumsuz bir şey olduğunu düşünenlerin oranı Temmuz 2016’da yüzde 65.68 idi” .
En çok güven duyulan kurumlar
Toplumun en çok güven duyduğu 3 kurum sırasıyla polis, yargı ve medya oldu. En az güven duyulan kurumlar ise hükümet, siyasi partiler, meclis, cumhurbaşkanlığı oldu.
Mine Yücel, siyasi kurumların en az güven duyulan kurumlar olmasının ve cumhurbaşkanlığının ilk kez en az güven duyulan kurumlar arasında olmasının ülke siyaseti adına düşündürücü olduğunu belirtti.
Yücel: Toplumda güven erozyonu var
CMIRS Direktörü Mine Yücel, “Ön plana çıkan konular arasında siyasi kurumlara, özellikle geçmişte her dönem en güvenilir kurumlar arasında olan cumhurbaşkanlığına, güvenin ciddi şekilde düşmüş olması ile ankete katılanların ülke yönetiminde şeffaflık ve hesap verebilirlik noksanlığı yanında gelir adaletsizliğinden de şikayetçi olmasıdır” dedi.
Sosyal güvenin de düşük seviyelerde olmasının demokrasi ve toplumun geleceği adına düşündürücü olduğunu ifade eden Yücel, şu yorumu yaptı:
“Sosyal güven toplumda bireylerin birbirlerine olan güveni ile açıklanabilir. Bu oran yüksek olduğu durumlarda bireyler, toplumu ve ortak çıkarlarını iyileştirmek için eşit olarak işbirliği yaparlar. Demokrasiler doğru yolda ilerlediği zaman bireyler birbirlerine güvenir ve toplum adına büyük hedefler için birlikte çalışırlar.
Siyasi güven ve sosyal güven birbirleriyle paralel ilerler. Yönetimlerde oportunizm ve yolsuzluklar devlete olduğu kadar bireylerin birbirlerine olan güvenini de sarsar. Her atılan adım kısa dönemlik avantajlar sağlamak için atılır, kimsenin geleceğe ve toplumun diğer bireylerine dair güveni kalmaz.
İşte toplumumuzda da uzun bir süredir bu güven erozyonunu görmekteyiz. Siyasete olan güven her geçen gün daha da düşmekte olduğu bu ortamda bireylerin birbirlerine olan güveni de ciddi şekilde aşınmıştır. Bundan dolayıdır ki var olan durumdan bu kadar şikayetçi olsalar bile bireyler bir araya gelip de ‘ortak çıkarlar’ için mücadele edememektedir. ‘Ortak çıkar’ diye bir kavrama inanç da kalmamıştır. Böyle bir ortamda düzeni değiştirme iddiası olan kurum veya aktörlerin öncelikle o güven ortamını yeniden inşa etmesi gerekmektedir”.
Anket sonucuna göre, yolsuzlukların ciddi bir sorun olarak görüldüğüne işaret eden Yücel, yolsuzlukların yargı yoluyla cezalandırılmasının toplum genelinde bir adalet duygusunun yeniden yerleşmesine yol açabilecek olumlu bir adım olabileceğini söyledi.
Yücel, yorumuna şöyle devam etti:
“Türkiye’nin KKTC’nin içişlerine artan müdahalesi ve bunun olumsuz olduğuna dair inanç yanında dinin artan etkisi ve bunun olumsuz olduğuna dair görüşler de bulunmaktadır. 2016 yılında gerçekleştirmiş olduğumuz ankette aldığımız cevaplara kıyasla giderek artan oranda kişinin bu müdahalelerden rahatsız olduğu görülmektedir. Yönetimden şikayetçi olan katılımcıların bu müdahalelere zemin sağlayan, hesap verebilirliği ve şeffaflığı olmayan yönetim anlayışından da şikayetçi olduğu açıktır. Ülke yönetiminde ciddi zaaflar olduğu bir noktada katılımcıların ülkenin yaşanabilirlik puanı olarak 10 üzerinden 4.91 vermiş olması oldukça doğaldır.
Hayat kalitesinin ve hayattan mutluluğun yanında sosyal güven ve siyasi güvenin oldukça düşük olduğu bir ortamda bireylerin kendine güvenleri de en düşük seviyelerdedir. Depresif bir toplum olma yolunda ilerlerken ve toplumun kendine güvenini yeniden kazanması gerekmekteyken dıştan gelen müdahaleler de bunu engellemektedir.
Toplumun adalet duygusunu yeniden kazanmaya ve iyi yönetim örnekleri görmeye ihtiyacı vardır”.