Kuzey Kutbu toprakları İklim Krizi nedeniyle alışık olmadığı sıcaklıklar yaşıyor. Eriyen buzların altındaki toprak ise modern Dünya’nın alışık olmadığı bazı virüsleri taşıyor. Bilim insanları, tehlikenin ne boyutta olduğunu anlayabilmek için binlerce yıllık virüsleri kontrollü olarak yeniden canlandırıyor. Bilim dünyasının buzların altındaki virüsleri canlandırması son dönemlerde sıkça gerçekleştirilen uygulamalar arasında… Daha önce Sibirya’da benzer bir çalışmaya imza atılmış ve eski hastalıklara dair araştırmalar yapılmıştı. Kuzey Kutbu’nda yerin altındaki donmuş toprak tabakası, değişen sıcaklıklar nedeniyle eriyor. Bu durum da on binlerce yıldır uykuda olan; insan ve hayvan sağlığını tehlikeye atma potansiyeline sahip virüsleri harekete geçirme riskini taşıyor. Kuzey Kutbu binlerce yıllık virüslere ev sahipliği yapıyor Uzak geçmişe ait bir hastalığın günümüz dünyasını etkileyecek bir pandemiye dönüşmesi, kuşkusuz birkaç yıl öncesine dek kulağa bilimkurgu filmi senaryosu olarak gelirdi. Ancak yaşanan Koronavirüs salgını sonrasında, bilim insanları İklim Krizi’nin virüsler üzerindeki etkisine ayrıca odaklanmaya başladı. Üstelik bilim insanlarını endişelendiren, yalnızca binlerce yıllık virüsler değil. Soğuk Savaş döneminden kalma kimi kimyasal ve radyoaktif atıkların da çözülmeler ile birlikte yaban hayatına ve ekosisteme zarar verebileceği düşünülüyor. NASA’nın Jet İtki Laboratuvarı’nda iklim bilimci olarak görev alan Kimberley Miner şu ifadeleri kullanıyor: “Permafrostta (donmuş toprak) endişe verici pek çok şey oluyor ve bu permafrostu olabildiğince donmuş hâlde tutmamızın neden çok önemli olduğunu ortaya koyuyor.” Permafrost, Kuzey Yarımküre’nin beşte birini kaplıyor ve binlerce yıldır Kuzey Kutbu tundrasını, Alaska, Kanada ve Rusya’nın kuzey ormanlarının zeminini oluşturuyor. Bölge, bir tür zaman kapsülü görevi görüyor ve – eski virüslere ek olarak – bilim insanlarının son yıllarda ortaya çıkarabildiği ve inceleyebildiği, iki mağara aslanı yavrusu ve bir yünlü gergedan da dahil olmak üzere bir dizi soyu tükenmiş hayvanın mumyalaşmış kalıntılarını da koruyor. Donmuş toprak bir tür zaman kapsülü işlevi görüyor Permafrostun iyi bir saklama ortamı olmasının nedeni yalnızca soğuk olması da değil. Toprakta ışığın nüfuz edemediği oksijensiz bir ortam oluşması da oldukça öne çıkıyor. Ancak günümüz Kuzey Kutbu’ndaki sıcaklıklar, gezegenin geri kalanından dört kat daha hızlı artıyor ve bölgedeki en üst permafrost tabakasını giderek zayıflatıyor. Fransa’nın Marsilya kentindeki Aix-Marseille Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde fahri tıp ve genom bilimi profesörü olan Jean-Michel Claverie, donmuş virüslerin oluşturduğu riskleri daha iyi anlamak için Sibirya permafrostundan alınan toprak örneklerini herhangi bir viral parçacık olup olmadığını görmek için bazı testler gerçekleştirdi. Araştırmacılar, bu virüsler hakkında şu ifadeleri kullanıyor: “Çalışmamız, akantamoba diye bilinen kalıcı körlüğe yol açan göz enfeksiyonuna sebep olan büyük DNA virüslerinin derin donmuş topraklarda 48.500 yıldan fazla zaman geçmiş olmalarına rağmen hâlâ bulaşıcılıklarını koruma kapasitelerine sahip olduklarını doğrulamaktadır.” Claverie ve ekibi, deneylerini güvenlik endişeleri sebebiyle hayvanlar ya da insanlar yerine tek hücreli amipler üzerinde gerçekleştiriyor. Araştırmacılar, antik virüslerden elde edilecek verilerin Akantamoba gibi hastalıkların önüne geçilmesinde kullanılabileceğine inanıyor. En iyi yol iklim krizini durdurmaktan geçiyor İklim bilimci Kimberley Miner ise eski mikroorganizmaların yeniden ortaya çıkmasının toprak bileşimini ve bitkilerin büyümesini değiştirme potansiyeline sahip olduğunu ve tüm bunların muhtemelen iklim değişikliğinin etkilerini daha da hızlandırdığını aktardı. “Bu mikropların modern dünya ile nasıl etkileşime gireceği konusunda net bilgimiz yok. Bu, aslında hiçbirimizin yapmak isteyeceğini düşündüğüm türden bir deney değil.” Miner en iyi yolun, çözülmeyi ve daha geniş iklim krizini durdurmaya çalışmak ve bu tehlikeleri kalıcı olarak donmuş toprakta tutmaktan geçtiğini de sözlerine ekledi.