Alerjik hastalıklar insan sağlığını ciddi şekilde tehdit ederken, bu hastalıklar gün geçtikçe artış gösteriyor. Bu hastalıkların artış göstermesinde çevresel ve benzer durumların yanında birçok besinin de etkili olduğu üzerinde duruluyor.

   Bağışıklık sisteminin belli besinlerdeki bir maddeyi düşman olarak algılaması sonucu vücutta normalin dışında  görülen tepkiler şeklinde tanımlanan alerji, vücutta kızarıklık, kaşıntı, egzama, akciğerde hırıltı, öksürük, nefes sıkışması ile birlikte ölüme de yol açıyor.

   BAĞIMSIZ GAZETE besin alerjisi ve alınması gereken önlemler konusunda Gıda Güvenliği ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Hüseyin Değirmenci’nin görüşlerine başvurdu.

   Değirmenci, alerjik hastalıkların artış göstermekte olduğunu ve büyük tehlike yarattığını dile getirerek, birçok besinde alerjen özellikler bulunması nedeniyle tüketicilerin dikkatli olması gerektiğini vurguladı.

 

“Gıda alerjisi hayati tehlikeler yaratabilir”

 

   Gıda Güvenliği ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Hüseyin Değirmenci, alerjik hastalıkların hızla artmakta olduğunu belirterek, son yıllarda çocuk alerjilerinde de ciddi bir artışın söz konusu olduğunu kaydetti.

   Bu duruma çevresel ve benzer durumların neden olmasının yanı sıra çok sayıda besinin de alerjilerin artmasında rol oynadığını dile getiren Değirmenci, alerjiyi “Solunan, tüketilen, enjekte edilen, deriye teması eden organik veya inorganik bir maddenin vücudun savunma mekanizmasının var olan çalışmasından daha fazla bir şekilde çalışması ile ortaya çıkan bir durum” şeklinde tanımladı.

   Değirmenci, günümüz dünyasında, alerjik reaksiyonların sıklığının ve bu reaksiyonlara karşı önlem alınmasının çok önemli olduğunu ifade ederek, bu nedenle, araştırılması ve üzerinde durulması gereken bir konu olduğunu anlattı.

   Vücutta alerji semptomlarının başlamasının solunum, sindirim, enjeksiyon veya mukozal (sümüklü doku) yüzeylerle doğrudan temas yoluyla gerçekleştiğine işaret eden Değirmenci, şöyle devam etti:

   “Gıda alerjisi, herhangi bir gıdanın ağızdan alınması ile alerjik ve immünolojik (bağışıklık bilimsel) mekanizmaları tetiklemesi ile mide bağırsak sisteminde, deride, solunum yollarında veya tüm vücutta hafif belirtilerden hayati tehlike yaratabilecek dereceye kadar bulguların ortaya çıktığı bir hastalık grubudur.”

“Besin alerjisinin birçok olumsuz belirtisi var”

 

   Değirmenci, insanları mikroplardan, bakterilerden ve hastalıklardan koruyan bağışıklık sisteminin bir yanlışlık yaptığı üzerinde durarak, besin içerisindeki bir maddeyi düşman olarak algıladığını açıkladı.

   Bu algılama ile birlikte vücutta normalin dışında tepkiler oluştuğunu belirten Değirmenci, bu reaksiyonların tümüne alerji dendiğini kaydetti.

   Değirmenci, alerjik hastalıklarından biri olan besin alerjisinin belirtilerinin ağız etrafında kızarıklık, yüzde veya vücutta kızarıklık, kaşıntı, egzama, akciğerde hırıltı, öksürük, nefes sıkışması, burun akıntısı, burun tıkanıklığı kanlı kaka, kabızlık, kusma, şiddetli gaz ağrısı ve alerjik şok olduğunu vurguladı.

Alerjiye ve intoleransa neden olan ürünler

 

   Değirmenci, alerjiye veya intoleransa (gıda maddelerini sindirip tolere edememe) neden olan belirli madde ve ürünler olduğunu belirterek, bunları şu şekilde sıraladı:

1.      Gluten içeren tahıllar: buğday (ör. kılçıksız buğday ve kamut), çavdar, arpa, yulaf veya bunların hibrit türleri ​ ve bunların ürünleri.

2.       Kabuklular (Crustacea) ve bunların ürünleri

3.       Yumurta ve yumurta ürünleri

4.       Balık ve balık ürünleri

5.      Yerfıstığı ve yerfıstığı ürünleri

6.      Soya fasulyesi ve soya fasulyesi ürünleri

7.      Süt ve süt ürünleri (laktoz dahil)

8.      Sert kabuklu meyveler: Badem (Amygdalus communis L.), fındık (Corylus avellana), ceviz (Juglans regia), kaju fıstığı (Anacardium occidentale), pikan cevizi (Carya illinoiesis (Wangenh.) K.Koch), brezilya fındığı (Bertholletia excelsa), antep fıstığı (Pistacia vera), macadamia fındığı ve Queensland fındığı (Macadamia ternifolia) ve bunların ürünleri

9.      Kereviz ve kereviz ürünleri

10.   Hardal ve hardal ürünleri

11.   Susam tohumu ve susam tohumu ürünleri

12.   Kükürt dioksit ve sülfitler  (tüketime hazır veya üreticilerin talimatlarına göre hazırlanan ürünler için, toplam SO2 cinsinden hesaplanan konsantrasyonu 10 mg/kg veya 10 mg/L’den daha fazla olanlar)

13.   Acı bakla ve acı bakla ürünleri

14.   Yumuşakçalar ve ürünleri

“Katkı maddeleri araştırılmalı”

   Değirmenci, tatlandırıcı gibi amaçlarla sık olarak kullanılan katkı maddelerinin alerjik reaksiyonlara yol açma ihtimalinin az olduğunu belirterek, özellikle monosodyum glutamat, sülfit ve benzoik asit gibi maddelerin daha sık alerjik reaksiyonlara yol açabildiğini kaydetti.

   Besinlerin işleme tabi tutulması, pişirme, kızartma gibi işlemlerin alerjik maddelerin niteliğini değiştirdiğini dile getiren Değirmenci, besin maddesinde bulunan alerjenlerin miktarı azalırken yeni alerjenlerin ortaya çıkabildiğini ifade etti.

   Değirmenci, günümüzde hazır gıdalarda 10 binden fazla katkı maddesi bulunduğuna işaret ederek, bu katkı maddelerinin alerjik belirtilere ve kanserojen etkiye yol açıp açmadıklarının kestirilemediğini, araştırılması gerektiğini vurguladı.

“Alerjik gıdalardan uzak durulmalı”

 

   Değirmenci, besinlerin ağızda iyice çiğnenmesi, mide ve bağırsak sindiriminin yeterli olmasının büyük önem taşıdığına dikkat çekerek, mide asidini azaltacak ilaçlar, çok yeme, uygun olmayan yiyecek kombinasyonlarının alerji ihtimalini artırdığını anlattı.

   Temiz, bütün, organik, taze, işlenmemiş gıdaların tüketilmesi önerisinde bulunan Değirmenci, alerjik gıdalardan uzak durulması gerektiğinin altını çizdi.

   Değirmenci, glüten alerjisinin sanıldığından çok daha yaygın olduğunu belirterek, glüten içeren, ekmek kesilen aletlerin sabun ve sıcak su ile yıkanması gerektiğini kaydetti.

   Değirmenci, işlenmiş ambalajlı gıda maddelerinin etiketlerinin incelenmesinin de önemine vurgu yaptı.