Elektrik faturaları gelmeye başladı ve vatandaşlar gördükleri rakamlarla şoka uğradı…

    Bir ay önceki faturadaki rakamla bu ayki faturadaki rakam arasında çok büyük farklar göze çarpıyor.

    Hemen herkesin faturası, yüzde yüzün üzerinde artışlı geldi.

    Hatta “yüzde yüzün üzerinde” demek hafif kalır, yüzde 500’ün üzerinde artışlı faturalar da var.

    Zaten hayat çok pahalı, zaten insanlar giderlerini karşılayamayacak durumda ve bunun üzerine bir de fahiş elektrik faturaları geliyor.

    Herkes şüphe içinde, kurumun açıkladığı zam oranının da üzerinde bir zam olduğu kuşkusu var.

    Kuşkusuz sıcakların aşırı artması ve klimaların hiç sönmemesi, bu faturaların büyük çoğunluğunda etkili oldu.

    Hane halkı için de gerçekten ödenebilecek rakamlar değil ama bir de işletmeleri düşünün.

    İşletmelere, işyerlerine korkunç rakamlı faturalar geliyor.

    Peki işletmelere bu dehşet verici faturalar gelince ne olacak? Tabii ki en büyük girdi olarak elektrik ücreti fiyatlara yansıyacak.

    Fiyatlara yansıyınca ne olacak? Doğal olarak piyasadaki pahalılık daha da artacak.

    Yani yüksek elektrik faturaları, yalnızca bireyleri yalnızca kurumları, işletmeleri ilgilendiriyor değil, bir bütündür, dev bir kartopuna dönüşüp, hepimizi altında bırakacak denli büyük bir sorundur.

    Halk ve işletmeler, mevcut zamla bile ciddi şekilde sarsılmışken, yeni zammın da kapının ardında olduğu söyleniyor. Yeni bir zammı kimse kaldıramaz, ekonomik cinayete dönüşecek bir adım olur böyle bir zam…

    Ha yapsalar bir şey olacak mı? Yani halk veya iş dünyası buna isyan edecek mi?

    Hiç sanmıyorum, herkes söylenip söylenip yerine oturuyor ve bedeli ne kadar ağır olursa olsun ödüyor.

     Bu kadar sessiz, bu kadar uslu bir halk, maruz kaldığı her şeye müstahaktır.

     Bu ülkenin, bu hükümetin bir enerji politikası var mı? Hayır hiçbir alanda hiçbir politika olmadığı gibi enerji politikası da yoktur.

     Maalesef bu ülkenin enerji politikası değil, enerjiyi peşkeş politikası vardır.

     Enerjiyle, elektrikle daha spesifik olarak KIB-TEK’le ilgili olarak yaklaşık beş yıl geriye doğu gidip de bakın bakalım, yanlış politikalardan ve peşkeşten başka ne var?

     Spesifik olarak belli kesimleri destekleme, belli kesimleri zengin etme, belli kesimlere yasaları da zorlayarak hatta dikkate almayarak peşkeşler çekme çabası var, göz göre göre de yapıyorlar.

     Israrla KIB-TEK’i batırma, devre dışı bırakma çabası var; kırılan kırıldığı, dökülen döküldüğü yerde kalıyor ne tamir ediliyor ne yenisi alınıyor.

     Üç yıldır baskın pahaya, kurumu milyonlarca zarara uğratma pahasına ihalesiz, doğrudan akaryakıt alınıyor. Kurumu zarara uğratmasına ve tepkilere neden olmasına rağmen bundan vazgeçmiyorlar.

     Başka icraatlar da oralarda şüpheli bulunuyor, birilerine rant sağlandığı iddiaları var, Sayıştay raporları var, Başbakanlık Denetleme Kurulu raporları var, Maliye Teftiş Kurulu raporları var ama hiçbir şey olmuyor. Kötü ve aslında sürdürülebilir olmayan düzen sürüyor.

     Normalde acil durumlarda, savaş durumlarında kullanılan iki jeneratör getirildi şimdi de ülkeye, çalıştırılması maliyetli, masraflı. Evet bu makinelerin elbette katkısı olacak elektrik ihtiyacına ama astarı yüzünden pahalı... Yine ekonomik akıldan yoksun bir icraat…

     Siz vatandaş olarak, “Olsun da nasıl isterse olsun” derseniz, işte o zaman da ödeyemeyeceğiniz oranda yüksek faturalara mahkûm olursunuz…

     Halka “kabloyla elektrik gelecek” yalanı uydurarak hiçbir yatırım yapmadılar, halkın menfaatine olan çalışma değil de bazı şirketlere kazandırma çabası içine girdiler, ekonomik akıldan yoksun işler yaptılar, kurumu sürekli borçlanır hale getirdiler, KIB-TEK’i rant çarkının içerisinden çıkarmak bilmediler… Tabii ki ortada büyük bir başarısızlık var ve bunun bedeli halka ödetiliyor.

    Bir taraftan sürekli elektrik kesintileri yapıp halkı perişan edeceksiniz, diğer taraftan zamla ve fahiş faturalarla halkın karşısına çıkacaksınız… Ne güzel, siz mahvedin, bedelini de halka ödetin.

    Ancak dediğim gibi bu kadar rezillik yaşanırken sesi çıkmayan, itiraz edemeyen, gücünü ortaya koyamayan, canı çıkmak üzereyken bile kaderine razı olan, uslu uslu olanları seyreden halkımıza ne yaparlarsa müstahaktır. Oturduğun yerde söylenip yakınmakla veya sosyal medyaya yazmakla bir şeylerin değişeceğini sanırsanız daha çok beklersiniz…