CTP Genel Sekreteri Asım Akansoy, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın “ifade özgürlüğüyle” ilgili açıklama yaparak, basın yayın organlarını ve gazetecileri hedef aldığını belirtip, bu durumu eleştirdi.

   Tatar’ın eleştiriye tahammülü olmadığını iddia eden Akansoy, “Tatar, garip garip şeyler üzerinden açıklama yapıyor.  Basın özgürlüğünü bize anlatamaz bir kere, onu geçelim. Şikâyet mercileri ise bellidir. Ancak bunun gündeme taşınmasının bir adabı, usulü var. Kamuoyuna açıklama yapmak, popülizm değilse nedir?” dedi.  

  Asım Akansoy, halkın cumhurbaşkanından hiçbir beklentisi kalmadığını da öne sürdü.

  Akansoy, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:

“Ersin Bey eleştirilmekten pek rahatsız oluyor. Sadece eleştirilmekten değil, diyalogdan da rahatsız oluyor. Sorular soruyor ancak ‘gel TV’de halkımızın önünde konuşalım’ dediğimizde ise ‘demagoji yapmayın’ diyor… Kimin demagoji yaptığını kimin gerçeklerden bahsettiğini halkımız karar versin istiyoruz. ‘Yok olmaz’ diyor; kaçıyor.

  Bulunduğu makamı tek yanlı saldırılar için kullanıyor.  Yalanlarla dolu siyasetinin Kıbrıslı Türkler tarafından benimsenmediği, göreve getirildiği günden itibaren taş taş üstüne koyamadığı ise esas gerçek.   

Yanlış siyaseti Kıbrıs Türk halkına hem zaman kaybettiriyor hem de itibar.

   2020 yılından bugüne ne Kıbrıs sorununda ne de izolasyonlar bağlamında adım atılmadığı gibi, dünya ülkeleri karşısında da ciddi anlamda pozisyon kaybettik. Kabul edilemez talepler hem bizi geriye itti hem de Hristodulidis’e hak etmediği çözüm lideri görüntüsü verdi. Ülke çökmüş durumda, tam bir enkaz görüntüsü var. Sistem kalmadı: eğitimden mi bahsedelim, sağlıktan mı? Enerjiden mi pahalılıktan mı? Kamu arazilerinin peşkeş çekilmesinden mi? Plansız programsız inşaat yatırımlarından mı bahsedelim, yatırımcıların güneyde hapiste olmasından mı? 

  Mülkiyet konusunun Kıbrıs sorununun ana başlıklarından biri olduğunu bile bile, yatırımcıyı ateşe atmalarını, plansızlığın kamu gücünü hizmet vermez hale getirdiğinden mi? ‘Kapalı Maraş’ı açtık’ diye diye yüzlerine gözlerine bulaştırmalarını mı anlatalım? Anlatmaya devam edeceğiz elbette. Ancak tümünde Tatar’ın yalan siyasetinin rolü var. Tümünde.

   Şimdi de basın özgürlüğü, CTP’nin yayın organı, devlet yönetme, devlet insanı olma iddiası… gibi garip garip şeyler üzerinden açıklama yapıyor.  Basın özgürlüğünü bize anlatamaz bir kere, onu geçelim. Şikâyet mercileri ise bellidir. Ancak bunun gündeme taşınmasının bir adabı, usulü var. Kamuoyuna açıklama yapmak, popülizm değilse nedir? 

   Kendisini eleştirenlere tahammül edemeyen siyasetçinin, mağdur psikolojisine girmeden önce, kendinden farklı düşünenlere destekçi yayın organları tarafından her gün nasıl saldırıldığına, nasıl bel altı vuruşlarla toplumsal değerlerin yıkılmaya çalışıldığına, toplumun bölünmeye çalışıldığına da dönüp bir bakması gerekir. Siyasi ahlak varsa, bunu gerektirir.

   Memleket yangın yeri. Yalan siyasetleriniz memleketi bitirdi. Sizden bu halkın hiçbir beklentisi kalmadı.

Evet, siyaset ciddiyet ister, bilgi, deneyim ister, sorumlulukla hareket ister ancak her şeyden önce halkın onayını, katılımını ister!  Bunlar da sizde yok!”

Editör: Batuhan Borakan