İskele Boğazı’nda bulunan “Boğaztepe Tatil Sitesi”nde “budama” adı altında ağaçlara büyük zarar verilmesinin ve bunun üzerine İskele Kaymakamlığı’nın olaya el koyup soruşturma açmasının ardından halen söz konusu sitede sular durulmuyor. Bu kez de site yöneticisinin, “geriye kalan ağaçları suluyorlar ve bu durum site kurallarına aykırıdır” diye sitede yaşayanlara polis göndermesi sinirleri gerdi. bagimsiz.com’a konuşan site sakinlerinden Yılmaz Parlan, “En sonunda bu da geldi başımıza. Evimin etrafındaki ağaçları ve bitkilerimi suladım diye beni polise şikâyet ettiler” dedi. Parlan, “Ağaçların katledilmesi üzerine, site yöneticisini İskele Kaymakamlığı’na şikayet etmemiz ve soruşturma açılması nedeniyle bizden intikam almaya çalışıyor” diye konuştu. Polis, ağaç sulama olayında suç unsuru bulmadı ve herhangi bir işlem yapmadı ama sitede ağaç katliamı gerginliği bitmek bilmiyor. Sitede ağaç tartışması sürüyor 12 Şubat’ta sitede ağaçlara büyük zarar verilmesinin ardından önceki hafta da geriye kalan ağaçlar kesilmek istenmiş ama İskele Kaymakamlığı’nın emriyle polis buna izin vermemişti. Site sakinlerinin şikayetiyle İskele Kaymakamlığı ve İskele polisi ağaç katliamına engel olmuştu. Olay yerine gelen polis, izin alınmadan ağaç kesilemeyeceğini anımsatıp, budama işleminin durmasını sağlamıştı. Polisin, budamanın durmaması halinde tutuklama yapacağını söylemesi üzerine ağaç katliamı son bulmuştu. Site sakinleri, ağaç katliamını durdurduğu için İskele Kaymakamı’na ve İskele Polisine teşekkür etmişti. 12 Şubat’ta Bazı ağaçlar tamamen kesilirken, bazıları ise korkunç bir şekilde budanarak, odun yığını haline getirilmişti. Site sakinleri hiçbir makamdan izin alınmadan ve uzman olmayan kişiler tarafından yapılan budama işlemini “ağaç katliamı” olarak nitelendirmişti. “Budama” diye yapılan kesme işleminden sonra ortaya çıkan kütüklere dikkat çeken site sakinleri, “Güzelim ağaçları kesip berbat ettiler. Koca koca kütükler, bu işin iyi niyetli olmadığını, odun çıkarmak için yapıldığını gösteriyor” demişti. İkinci defa ağaç katliamı girişimini de İskele Kaymakamı durdurmuş, soruşturma başlatmıştı. Parlan: Evimin etrafındaki ağaçları suladım diye polise şikâyet edildim   Ağaçların katledilmesini engellemek için büyük mücadele ortaya koyan Yılmaz Parlan, site sakinlerini temsilen bagimsiz.com’a şu açıklamayı yaptı: “Site başkanı o sabah site çalışanını yani tetikçisini havuz önünde fırçalıyor ‘Bırakmayacaksınız, engelleyeceksiniz, izin vermeyeceksiniz’ diye durmaksızın fırça atıyor, havuz önünde öfkeyle volta atıyordu. Sonrasında siteye 5-6 kişilik bir polis ekibi geldi. Önce Kaymakamın tahkikat için ekip gönderdiğini düşündüm ama yanılmışım polisleri oraya site başkanı çağırmış beni şikâyet ediyordu. Öyle ya orda bir ağaç katliamı olmuş durum polise ve kamuoyuna yansımıştı durumu net olarak anlamak için balkona çıktım. Site çalışanı daha doğrusu tetikçisi, polis amirine daha önce kendi katlettikleri orada sadece gövdesi duran Benjamin ağacının önünde hararetle bir şey anlatıyordu. ‘Efendim gözlerimle gördüm, ağacın köküne su verip etrafında dönüp ağacın gövdesini de suyla yıkıyordu.’ Bunu çok büyük bir suçmuş gibi anlatıp duruyor ‘’Gördüm efendim gördüm 10 dakika kadar ağacı suladı su sıktı’ diyecekti. Evet, büyük bir heyecan ve hararetle bunları anlatıyordu. Yani benden bahsediyor o sabah ağacı sulamış ona ziraatçı tavsiyesi doğrultusun da vitamin vermiştim. İşin aslı şuydu; ağacı suladım diye site başkanı beni polise şikâyet etmişti, çünkü onun başka planları vardı. O ağaçları ortadan kaldırmak istiyor, bense evimin önünde ağır hasara uğrattığı ağaca hayat vermeye çalışıyordum, farkımız buydu. Polis şikâyet karşısında şaşkındı, ağacı suladı diye şikâyeti ilk kez duyuyordu. Durumu anlamak için kapımı çaldı, açıp ‘buyurun’ dedim. Gülümseyerek ‘Şikâyet var o yüzden geldim ağaca ne yaptınız?’  diye sordu. Ona ağaca sabah su verdiğimi söyledim. ‘Başka’ ziraatçı tavsiyesi doğrultusunda toparlanması için vitamin verdim. ‘Görebilir miyiz?’ diye sordu, ‘tabii buyurun burada.’ Elimden poşeti aldı ve orda bulunan yanındaki kişiye verip ‘Arkadaş Tarım Dairesi’nden’ dedi. İlgili memur bir anlık duraksamadan sonra benim dediğimi teyit etti. Ardından site başkanı ile birlikte kurguladıkları senaryo devreye girdi ve Tarım Dairesi yetkilisi çığırtkan bir sesle ‘Bu ağaçları buradan kaldırmazsanız bu evler yıkılacak’ dedi. Lafa bakın hizaya gelin ‘Evler yıkılacakmış ağaçlar yüzünden’. Yediği naneye bak sen, ağaçları ortadan kaldırmak için planın ikinci ayağı devreye sokulmuştu. Evime ve tüm evlere 20 metre uzakta olan ağaç için tehlike arz ediyor masalı başlıyordu. Sormak lazım kendisine ‘Sen hangi okuldan mezunsun ya oğlum?’ diye. Ona, ‘Hiçbir şey olmaz, sakin ol ağaçlar ev yıkmaz, evlerimize tehlike de değil sadece oksijen pompalar’ diye yanıtladım ortalık duruldu. Polis ortada suç unsuru bulunmadığını görünce biraz ötede duran site başkanına gidip, ‘Ortada bir suç unsuru yok’ diyecek oldu, site başkanı yüksek sesle kükredi. ‘Önce kuralları konuşalım, burası bir sitedir ve kuralları var. Herkes uyacak, kimse biz izin vermeden ağaçları sulayamaz bir şey veremez. Sulamak istiyorsa bizden izin alacak bu ağaçlar sitenin’ dedi. Egoya ve kibre bakar mısınız? Doğrusu Ticaret Odası Başkanlığı yapmış bir kişinin bu kadarını yapacağını hiç düşünmemiştim. Hadde diyelim beni engelledin. E yağmur tanrısını nasıl engelleyeceksin? Ben sadece ağacın köküne etrafına su veriyorum, yağmur ise her tarafa üstten bodoslama yağıyor onu nasıl durduracaksın? 23 yılda tek bir ağaç ekmemiş her göreve geldiğinde ağaçlar eksilmiş. Ağaçların çoğunu bizler site sakinleri ekmişiz ama o konuşuyor, yetkisini bir tabanca gibi kullanıyor, çalışanları da beni rahatsız etmesi için bir tetikçi gibi üstüme sürüyor; ‘İzin vermeyeceksiniz, engelleyeceksiniz’ diye talimatlar yağdırıyordu. Bir insan yeşille kafasını anca bu kadar bozabilirdi. Ağaçları katletmişler, suçlular. Kaymakam haklarında soruşturma açmış onu mahkemeye götürüyor, o beni ağacı sulamışım diye polis çağırıyor. Ayıp ki ne ayıp. Alçalmanın da pişkinliğin de bir sınırı olmalı diye düşünüyorum, hem bir yaşam alanının da kimsenin sitede olmadığı bir günde üstelik de cenazelerin kaldırıldığı bir pazar gününde ağaçları katledip ortadan kaldıracaksınız, sonrasında da evimin etrafındaki ağaçları, bitkileri sularım diye polis çağıracaksınız. Polis yanıma gelip, gülümseyerek, ‘Yılmaz Bey biz gidiyoruz, isterseniz artık sulamayın da çatışma olmasın’ dedi. Ona ‘Memur Bey Nazi kampında değiliz, tatil sitesinden ev aldık, 23 yıldır buradayız evimin etrafındaki ağaçları Selvi’yi hurmayı, bitkileri ne görüyorsanız da bizzat ben ektim. Kimseden hele de rüştünü ispatlamış bir doğa katilinden izin almak zorunda değilim burası benim evim’ dedim. Site başkanı yanımıza gelip Tarım Dairesi’nden kurguladıkları adamın söylediklerini tekrarladı; ‘Tarım Dairesi Uzmanı burada evlerin yıkılacağını söylüyor.’ Ona ironi yaparak, ‘Hiçbir şey olmaz ağaçlar tehlike değil, tehlikeli olan sensin. Sen önce kendi evinin önündeki ağacı keserek başla ki inandırıcı olsun. Ağaçları ortadan kaldırmak istediğini biliyoruz’ deyince, ‘Ben ağaçları severim’’ diye yanıt verdi. ‘Eserin ortada’ diye işaret ettim. Öyle ya evlerimizin önünü birer tabuta dönüştürmüş, havuzun önünü mezarlığa çevirmişti. Geç bu masalları ağaçların hiç birisi evlerimize tehdit değil. Ağaçları ortadan kaldırmak için ‘Tehlike arz ediyorlar’ masalı devrede. Site başkanı iki ayaklı bir plan uygulamış ağaçları bir bütün olarak kestiklerinde tepki alacaklarını bildikleri için önce derin budama dedikleri yöntemle ağaçları birer kuru odun parçasına dönüştürmüş ardından da planın ikinci ayağını uygulamaya sokmaya çalışıyordu. ‘Ağaçların kökleri tehlike arz ediyor evler yıkılacak havuz zarar görecek’ masalı devreye giriyordu. ‘Korkut ve yönet’ politikasını devreye koymuştu. Bu işleri biliyordu çünkü siyasetin içinden biriydi. Beni korkutmayla ikna edemeyeceğini anlayınca evimin arkasındaki ‘Selvi’nin yanına gidip kışkırtmaya çalışıp olayı kişiselleştirmeye çalıştı. Polise ‘15 yıl önce buradan bir dal kestim diye beni şikâyet etti siteye ceza yazdırdı’ diyecek oldu. Memura ‘Dikkate almayın efendim bir dal değil tam 27 dal kesmiş, ağacı körlemiş bunu da izinsiz yapmıştı. Tıpkı yaptığı diğer işler gibi ona sormak lazım, devlet ceza verdiğine demek ki bir suç unsuru varmış. O gün de vardı bugün de varmış ki Kaymakam soruşturma açıp mahkemeye sevk etti. Selvi ağacının hemen ötesinde yolun karşı tarafında ise katlettiği ağaçların odunlarını göreyim diye evimin karşısına dizmiş ama ‘Ben de ağaçları severim’ diyebilecek kadar pişkindi. Yani burada kamuoyuna sormadan edemeyeceğim Ticaret Odası Başkanlığı yapmış bir kişi bu kadar alçalıp, pişkin olabilir mi? Hem ağaçları katledip ortadan kaldıracaksın husumet içinde olduğun herkesin evinin önündeki ağacı kaldırma yoluna gideceksin suç işleyeceksin sonra da böyle davranacaksın. Kamuoyunun bilgisi olsun diye yazıyorum tüm bunlar bizi siteden soğutmak ve kaçırmak için yapılıyor çünkü istedikleri gibi at koşamıyor rant elde edemiyor rant elde etmek için ağaçları katledip ‘Odunları satıp siteye para kazandıracağız’ masalına sarılıyordu. Hiçbir şeyi sorgulamamızı istemiyorlar. Ben de yazar olduğum ve sorunları dile getirdiğim için bundan rahatsız oluyorlar. Yeşili sevdiğimizi bildikleri için oradan kaçırmak için yeşile zarar vererek bizi oradan soğutup kaçırmaya çalışıyorlar. En son sarıldığı numara; ‘Burası bir site kurallarımız var kimse bizden izin almadan ağaç sulayamaz.’ Eski bir yöneticiyi hatırladım o da başkan olup koltuğa oturunca kendisini Şeyh sanıp sitede kafeste kuş besleyemeyeceğimize hükmetmiş, evlerimiz altında bir kâğıtla duyurmuştu. Ama bir eski Ticaret Odası Başkanının buna benzer bir düşünce içerisinde olacağını aklımızın ucundan bile geçirmemiştik. Şimdiki ise kurallar varmış da ondan izin almadıkça ağaçları sulayamazmışız diye fetva veriyor arkadaş. Sitemizin giriş çıkışlarda otomatik kapanan kapısını ilk kıranlardan. Kimseye sormadan geçen yıl zeytinlerin arasına prefabrik ev getirip kuranlardan. Pekâlâ, şimdi herkes kendisini örnek alır da ve herkes evin karşısına bir prefabrik ev kurarsa ne olacak? İşlediği ağaç katliam suçundan dolayı cezadan kurtulmak için ‘’Ağaçların kökleri evlere ve havuza zarar veriyor’ masalına sarıldı ama aklı hızlı çalıştığından bir şeyi atladı. Ağaçlar 12 Şubat Pazar günü katliama uğradı. Diyelim ki başardı ve bir şekilde Tarım Dairesinden göstermelik bir rapor aldı, onun da tarihi mart ayı içinde olacak, yani suçun tarihini kapsamayacak. Site yaşayanları olarak Kaymakamlığa imzalı dilekçe verdik, şikâyetçi olduk, ağaçlara zarar verenlerin en ağır şekilde cezalandırılmalarını ve odunlara el konulmasını istiyoruz ki bir daha kimse para kazanmak için ağaç kesmesin.”

Editör: TE Bilisim