Evrendeki karanlık maddenin bugüne kadarki en ayrıntılı haritasını oluşturan bilim insanları bunu, kozmosa dair anlayışımızda büyük ilerlemeler kaydetmek için kullandı. Atacama Kozmoloji Teleskobu (ACT) işbirliğinden araştırmacılar, teleskobu kullanarak kozmosun derinlikleri de dahil, karanlık maddenin gökyüzünde dağıldığı yerlerin görüntüsünü oluşturdu. Bu görüntü Albert Einstein'ın, evrenin tarihi boyunca devasa yapıların nasıl büyüdüğü ve ışığı nasıl büktüğüyle ilgili bir teorisini doğrulamak için kullanıldı bile. Ve bu, kozmolojide krize yol açan, süregelen bir tartışmanın çözülmesini sağlayabilir.

Karanlık madde, evrenin neredeyse tamamını oluşturuyor: Evrenin yaklaşık yüzde 85'ini kapsıyor ve dönüşme ve büyüme şeklini etkiliyor. Fakat ışıkla ya da diğer türden elektromanyetik radyasyonla etkileşime girmediği ve yalnızca yerçekimiyle etkileşime girdiği için tespit edilmesi ve araştırılmasının zor olduğu kanıtlandı.

Bunu daha iyi anlamak amacıyla işbirliği içindeki 160'tan fazla araştırmacı Şili'deki Atacama Kozmoloji Teleskobu'nu kullanarak evrenin başlangıcındaki ışığa baktı. Bilim insanları, kozmik mikrodalga arka plan ışıması (cosmic microwave background/CMB) diye bilinen, evrenin sadece 380 bin yaşında olduğu zamanlara ait bir resme bakmayı başardı.

Bilim insanları CMB'nin bu resmiyle onun, evrendeki büyük, ağır yapıların çekim kuvveti tarafından çekildiğinde nasıl büküldüğünü ve değiştiğini izleyebilir. Bu ağır yapıların arasında karanlık madde de var ve böylece bilim insanları ağır "topakların" evrenin neresinde bulunabileceğine dair bir resim oluşturabiliyor. Araştırmacılar bu topakların tam da bulmayı bekledikleri yerde olduğunu keşfederken, aynı şey evrenin büyüme hızı için de geçerliydi. Bu da Einstein'ın yerçekimi teorisinin ve buna dayanan standart kozmoloji modelinin doğru çalıştığına işaret ediyor. Son yıllarda bazılarının "kozmolojide kriz" diye adlandırdığı, farklı arka plan ışıklarına dayanan farklı ölçümlerin beklenmedik sonuçlara ulaşması nedeniyle evren modelimizin bozuk olabileceğine dair endişeler üzerine hararetli tartışmalar yapıldığından, bu başlı başına bir sürprizdi. Fakat yeni bulgular bilim insanlarının beklentileriyle birebir örtüşerek onları şaşırttı. Cambridge'de doktora öğrencisi olan, araştırma ekibinden Frank Qu, "Onları ilk gördüğümde, ölçümlerimiz temeldeki teoriyle o kadar iyi bir uyum içindeydi ki sonuçları kavramam biraz zaman aldı" diyor. ACT 15 yıl çalıştıktan sonra 2022'de hizmet dışı bırakılmıştı. Ancak bu süre zarfında yapılan gözlemlerden yeni çalışmalar ortaya çıkmaya devam ediyor ve gelecek yıl aynı bölgede, gökyüzünü ACT'ten yaklaşık 10 kat daha hızlı haritalayan yeni bir gözlemevinin açılması planlanıyor.

Editör: TE Bilisim