Teamüldendir. “Eskisi” giderken gelen “yenisi” başlamadan önce halka yönelik açıklamalarda bulunulur, yeni dönem için yapılan  programlardan söz edilir.. Ve her zaman “bu yıl geçen yıldan daha verimli ve hayırlı olacaktır” denir..

 “Hükümet programlarından” söz ediyoruz.                          

 Ki Sn. Üstel hükümeti “önümüzdeki yılın geçen yıldan daha iyi olacağı” müjdesini verdi ama tam bu sırada Kıbrıs Türk Ticaret Odası Başkanı Turgay Deniz’in  “hükümet programlarına” ilişkin açıklamaları beni daha çok ilgilendirdi.

Nitekim ne diyordu KTT Odası Başkanı Sn. Turgay Deniz? “Bu yıl toparlanma yılı olacak.. Enflasyonist baskı ve genellikle turizm ile ‘tedarik alanında’ yaşanan zorluklara karşın iyi bir yılı geride bıraktığımıza inanıyorum...”

 BU müjdelerine ispat olarak da  ülkeye gelen yolcu sayısındaki artışa ve yüksek öğretimde 2019 yılı seviyelerinin yakalandığını gösterdi..

 (Tabi araya bir de şu gerçek sıkıştırıldı: “Toplanan vergilerin büyük bölümü maaşlara tanıtılmalara” gidiyormuş!)

ÖTE yandan yeni “koordinatörümüz” TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın “Kuzey Kıbrıs’ı bugünkünden çok daha iyi bir düzeye getireceğiz” dediğinin altını da çizmek gerekir…

Bizim taraftaki bu umut verici haberlerin arasına bir ötesi haberi de Güney’den aktaralım.             

“RUM tarafı da bir yandan İngiltere ile stratejik diyalog gerçekleştirirken 2024 yılı borçları için de AB Komisyonundan1 milyar 500 milyon avro istedi…”

                VESSELAM adada hem Kuzey’de hem Güney’de  sıkı bir ekonomik seferberlik başlatıldı. Sonuçlarının adaya her yönden iyilik sağlık ve büyüme olarak yansıyacaklarını umut edelim mi bilemiyorum. Bildiğim bütün bu gelişmelerin sonucunda KKTC’nin gitgide daha bir yoğunluğunca TC’nin arka bahçesi durumuna gelmekte olduğudur.. (Ben gocunmuyorum. Fakat gocunanları görmemek de mümkün olmuyor. Hâlâ Türkiyesiz Türk  toplumu olarak bu adada Rum tarafı ile pekala da bir çözüm oluşturabileceklerinin safdil düşünce umutlarında yaşıyorlar.)                                                                                                                                 ***

YUKARIDA olağan bir hükümet programı ve bazı sosyal ekonomik gelişmeleri neden köşemde ayazlattım sorusuna gelince.

 ÇÜNKÜ bir süre sonra dünya insanlığı daha çok ve sağlıklı şekilde soluklanmak, kendini güvende hissedeceği ortamlarda yaşamın tadını yalamak ihtiyacında hissederken Kıbrıs o arzulara cevap veren bir belde olabilir diye düşünüyorum. Üstelik Kuzey Güney bölgeleri oluşları da fark etmez.. Adanın bütünü huzur arayan insanlar için bir sığınak olabilir..

 FAKAT işte bunun için de ayakları yere basan bir siyasi çözüme ihtiyaç vardır. Yazık ki komşumuz Rum toplumu başta papazları, liderleri, kiliselerde yıkanan beyinleriyle çözümü sürekli ötelemeyi çok akıllı bir politika sanıyorlar!

  OYSA tam bir salaklık. Yukarıda da yazdım.. Bu adada Türk halkı vardır üzerinde hakkı hukuku vardır ve gelecekte de bu hak hukuk çerçevesinde Kuzey’in mutlak yetkili sorumlusu olarak var olacaktır..

 Güney Rum’u bu yalın gerçeği anladığında bu adanın işte asıl o zaman gelecekleri aydınlık olacaktır.. Şimdilik o aydınlık ve barışçı gelecekleri  sadece gözleyip bekliyoruz.  Üstelik artık  kendimiz için de değil!. Yetişmekte olan çocuklarımız gençlerimiz için…