Adadaki iki bölgeli iki yönetimli yeni düzene önce İngiliz sömürge İdaresi sonra da Türk-Rum-İngiliz üçlüsünden oluşan Kıbrıs Cumhuriyetinden teverrüs ettiydi..  Her yeni dönüşüm de sancılı olduydu.. Hepsi de arkasında tortulu tartışmalı sorunlar bıraktıydı.

   EĞER amiyane ifadesi ile yazmam gerekirse  “bu fasa fiso tepkiler bugünlere kadar da sürüp gelecek “zırlanmalarla sızlanmaları“  da getirdi..

   Mesela bir evrilmeden çok “devrim” sayılacak “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin 15 Kasım 1983’de rahmetlik toplum lideri Denktaş tarafından ilan edilmesi” bu toplumda sadece bayram havaları estirmedi!

   YANI SIRA bugünlere kadar gelecek tartışma ve tepkilerde adanın Kuzey ve Güney olarak resmen birbirinden kopartılıp “Türk-Rum iki bölgeli iki devletli yeni bir Kıbrıs oluşturulmasına” olumsuz tepki koyanlar da vardı, eleştirip “Denktaş’ın yanlış yaptığını” söyleyen ve hayıflananlar da vardı! Yani adadaki Türk halkı “ulusal mücadelesinde” adadaki varlık savaşımında ne “birlikti ne bütündü!”

   ANLAMAK kolay olmasa da  “Rum tarafının EOKA gibi Makarios’lu, Grivas’lı, Samson’lu Yorgacis’li, “faşist, gaddar, Türk halkını adadan sürüp atmak ve Enosisi gerçekleştirmek” yeminlerinde oluşan teşkilatlarının militanları resmen “Türk avına”  çıkmalarına, önlerine gelen Türklere ait ne varsa yakıp yıkmalarına karşın hâlâ Rum tarafı ile bu adada “barışçı bir düzen kuracağımıza” inananlar da vardı, birlikte yaşayacağımıza” inananlar da!..

   HÂLÂ var olmaları ise “tarihi bir cilve değildir! (Bir yurttaş olarak düşünce hakkımı kullanarak yazıyorum) “Kıbrıs Türk halkına ve devletine ihanettir!”

***

   YUKARIDAKİLERİ NEDEN YAZDIM?  “Her zaman her devrede bu toplumun ulusal mücadelesinin Dr. Küçük, Denktaş gibi öncü liderleri de oldu.. Ve her zaman bu “öncü liderlere” karşılık “muhalefet yapmak ihtiyacında “liderlik” ya da “önde olmak” veya “adından söz ettirmek, “farklarını ortaya koymak” tutkularında, vesselam toplum katlarının üst sıralarında deli dolu koşturanlar da oldu! 

   FAKAT tüm bu arızalarımıza karşın durmuş oturmuş bir devlet olma yolundayız ve artık Kuzey Kıbrıs’taki Türk Devleti işte bu nedenle “devlettir devlet..”

   Üstelik bu kanaatim  “işkembei küprada” oluşmuş değildir! İspatı vücut bulmuşlukta bir realitedir..

   İŞTE bu gerçekliğin sadece bir gıdımlık yansıması.. Kısaca takıldığımca anlatayım:         

***

   KISACA TAKILDIĞIM: Geçen gün İngiltere’den gelen hemşiremin bazı veraset işleri için her halde Mağusa’da İçişleri Bakanlığına ait olması gereken ve çatısı altında   benzer devlet hizmetlerini de sunan ilgili daireye uğradık..

   Sıramızı aldık ve işimizin olduğu dairenin koridora açılan kapısının yanında  banklardan birine otururken şunu düşündüm:  “İşte şimdi “ayvayı yedik.. Bekle ki bekle! Allah sabırlar versin bize” dedim…

   Hayır: beklediğim olmadı.. Düzgün çalışan bir makine hızında ve rutininde,  işlerimizi yarım saatin içinde hallettik..

   ŞAŞTIM: Uzun yıllardır devlet dairelerine sadece eşi dostu ziyaretten öte uğramamaktaydım.. Hâlâ işlerin savsaklandığını, ertelendiğini, yokuşa sürüldüğünü sanıyordum. Ki bizatihi bizim işimiz de öylesi sürüncemeyi gerektirecek durumdaydı.

   FAKAT hiç biri olmadı.. Rutin bir süreçte işlemler tamamlandı.. Neden?

   İŞTE O YENİ NESİL… Pırıl pırıl, dinamik.. Ellerinde evraklar dosyalar arılar gibi vızır vızır koridorlarda gidip gelirlerken  yüzleri gülen görevliler.. Gencecik kızlar, erkekler..  “Buyur abla buyur beyefendi” diyerek size yardım etmek için hazır ve nazır önünüze dikilenler. Hepsi de güler yüzlüler…”

  BAYILDIM.. Meğer KKTC sadece gençleşmiyor.. Yetişmekte olan yeni  genç nesil o hantal ve vurdumduymaz “bürokrasiyi ve yarattığı engelleri”  çöpe atıyor.. “Bugün git bir daha gel” dönemini sonlandırıyor..                           

***

   …HİÇ FARKINDA değiliz ama artık KKTC’yi teslim alanlar, geleceklere taşıyanlar bu gençlerdir.. Tıkır tıkır görevlerini yapmakta halka hizmet yolunda hizmet vermekteler..

   DOĞRUSU o koridordaki banklarda  otururken, daire odalarına girip çıkarken görüp izlediklerim beni  sevindirdi.. Gelecekleri devralacak olan yeni yetişen genç nesile güvenim inancım daha çok arttı. Ve şuna inandım. BU nesil, bu güzel insanlar, bu yurttaşına vatanına hizmet yarışına çıkmışlar gibi koşturan genç memurlar…

   SAYELERİNDE KKTC var olmaya daha çok yücelmeye devam edecektir..