Dünyanın “beşten büyük olduğunu” ispat yollarında terleyen Erdoğan’ın başında olduğu Türkiye’nin günü geldiğinde BM denetimdeki Maraş’ın bir mahallesinin halkın ziyaretine açılmasını onaylaması elbette şaşırtıcı değildi..
Fakat yıllarca “nihai çözümde” koz olarak kullanılmak ve Rum tarafına iade edilmeyi kapalı tutularak bekletilen Maraş”ın sürpriz bir kararla ve ansızın sadece bir mahallesinin açılması bile yine de dünya siyasi çevrelerinden olumsuz tepki gördü. Şöyle ki “Yoksa Maraş da peyderpey iskâna açılarak Kuzey’in bir parçası mı oluyor” düşüncelerinde..
FAKAT geçen zaman içinde gördük ki olay “İstersek tümünü de açarız” siyasetinin bir parçasıydı. Nitekim son haberlerde “bazı otellerin satıldığı” haberleri çıktı.
O zaman olay “yavaştan yavaştan ve kulpuna uydurularak Maraş da tümden açılacak ve eski günlerine dönecektir” imajı yarattı..
***
ASLINDA yıllarca, “tellerinden uzanıp içine tükürme hakkımızın bile olmadığı Maraş bizim değildir” diyordum!
Bazı mahallelerinin EVKAF malı olmasının da bir hak iddiası olmasını çok umursamadımdı. Çünkü Rum- Türk malları sorunları “kilise ve vakıf mallarını” da kapsamına alan çok boyutlu ve mahkemeleri gerektirecek boyuttaydı..
NE VAR Kİ şimdi izlediğimizce ve “sıra Maraş’a mı geldi” dediğimizce işitiyoruz ki bazı otellerin sahipleri olan Rumlar mülklerini satıyorlarmış. Dolayısıyla diyoruz “Bu satış kapısı bir kez açıldı mıydı sonrasında kapatmak mümkün olmaz, olmaya ki Barış Harekâtı’ndan sonra Güney’den Kuzey’e göç eden Türk soydaşların iskânı olaylarında yaşananların bir tekrarı da Maraş’ta yaşanır, dolayısıyla sorun çözüldü derken yeni sorunlar yaratılır!”
***
YOK GAİLESİNİN bize düşmesinden değil. Artık bu ülkedeki rant ve gasp olaylarından, yıllardır göz göre göre şuna buna peşkeş çekilmelerine karşın hâlâ sonu gelmeyen bu “Rum malları” sorunlarından bıktık usandık ki “Artık yeter olsun” diyoruz!
TABİİ ki görev Sn. Tatar’ındır. Bu konularda spekülasyonları önleyecek inandırıcı açıklamalar yapmalıdır. Çünkü Maraş bizim değildir!.. Diyelim ve mübarek “ete” gelelim.
***
ACAYİP KARARLAR: Çiçeği burnunda haber “ete tavan fiyat geleceğidir..”
Kesinlikle biliyoruz ki karar, zaman zaman “et bende daha ucuzdur” diyen kasapları da rahatlatmıştır. Bundan sonra rekabetsiz ortamda kardeş payına dayalı satışlarla yetinecek kasaplar, ikide birde gazete ilanlarıyla “ucuz et satışlarını” duyurmak zorunda kalmayacaklardır!..
Kİ GİTGİDE eski komünist rejimlerde olduğu gibi “devlet” fiyat ayarlamaları da yapacak meslekî kesimlerin ayarlarını da… Bunun da adına “sosyal adaleti tesis etme” denecek. Hadi kolay gelsin. ”Serbest piyasa ekonomisinden nerelere geldik.”
***
OLAY son günlerde dürtüle dürtüle sorun haline getirilen “özel okul harçlarının yüksekliğine” yönelik yoğun tepkileri içeriyor. Ki söz konusu okullarda ders verenler de öğretmendirler, devlet okullarında ders verenler de.
Aralarında devlet okulunda ders verirken aynı zamanda “özel okullarda da ders verenler az değillerdir. NE var ki öğrenci velileri için muteber ve yararlı olanları “çoğaldılar” dedikleri hâlde yine de bayıla ayıla her ay velisi oldukları öğrencileri kaydettirdikleri bu özel okullara bastırdıkları paralarıdır.
FAKAT değil mi ki “Öğretmen öğretmendir yok birbirlerinden farkları..”
Yoktur ama buna karşın yine de öteden beridir “özel okullar” eğitim öğrenim başarıları yönünden “devlet okullarına” fark atarlar.
Yani ne? Eğitime okullara daha çok para bastıran kazanır. Eee şimdi devletin okullarını da mı hem de astronomik oluşları ile “Paralı yapalım?”
***
SORUN eskidir. Fakat “özel derslere yönelik” olumsuz ve kınama tepkilerine karşın üstelik artık bu tip okullar “devlet okulları” kadar donanımlı ve sistemli tedrisatları ile sadece ciddiyetlerini kabul ettirmediler. Başarılarını da ispatladılar ki tedrislerinden geçmeyen öğrenci mesela Maarif Koleji sınavını geçemez…
YANİ ne öğretmen öğretmendir ama “devlet kademelerinde çalışanları ile özel okullarda da ders verenleri arasında öğrenim yönünden farklar vardır bu farklılıklar da “devlet okulları” aleyhine belirginleşmektedir..
ÇARE? Sn. Eğitim Bakanı sorunun arkasına saklanmadı bahane aramadı. Nitekim ne dedi açıklamasında anladığımca? Artık devlet okulları da özel okullar düzeyine gelecek öğrenim düzeyini yakalamalıdır” falan…
Doğrudur: Daha çok okul, daha çok öğretmen, daha çok araç gereç ve öne çıkacak iki önemli ders ağırlıklı yeni bir öğrenim programı.
Birisi “bilgisayar öğrenimi hem de ileri düzeyde… Zaten matematikle ilgili…” Diğeri yabancı dil öğrenimi ve mutlaka liseyi bitiren her öğrencinin çatır çatır en azından İngilizce konuşacak anlaşacak düzeyde olması…”
Artık bunlarsız bir devir ve bu devre uygun hayatlarla mesleki başarılar düşünülemez kısaca bunlarsız olamaz…