Editör: TE Bilisim
Türkiye’nin AB alanında şaşırtma yapmaya çalıştığı iddia ediliyor
Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’in, Avrupa Konseyi’nin güçlü bir siyasi yetkili atayarak Kıbrıs sorununda inisiyatif alması talebine Türkiye’nin, AB’nin almak zorunda olduğu tek inisiyatifin, 2004’te üstlendiği; Kıbrıslı Türklerin izolasyonuna son vermek ve AB üye devletleri ile KKTC arasında doğrudan ticaretin başlaması olduğu cevabını verdiği bildirildi.
Haftalık Kathimerini Türkiye’nin bu cevabını “Ankara’nın Hristodulidis’e cevap olarak KKTC’nin Tayvanlaştırılmasını öne çıkararak AB alanında şaşırtma yapmaya çalıştığı” şeklinde yorumladı.
Gazete “AB’deki önemli çevrelerin ağzından” edindiği bilgilere dayanarak, AB’ye 2004’teki yükümlülüklerinin Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın koordinesinde hatırlatıldığını, bunun hedefinin de Hristoduldis’in talebini ekarte etmek ve oyundaki dengeyi sağlamak için 2004’te Kıbrıslı Türklere verdiği doğrudan ticaret ve KKTC’nin Tayvanlaştırılması sözünü AB satranç masasına koymak olduğunu yazdı.
Gazete, Türkiye’nin KKTC’nin Tayvanlaştırılması tartışmalarını yeniden gündeme getirmekteki muradının, KKTC’ye özerklik şartlarını yaratmak, AB ile doğrudan ticaret talebi üzerinden de Kıbrıs’ta iyi ayrı varlık bulunduğunu güçlendirmek olduğunu yazdı. "Konuyu iyi bilen" Brüksel’deki kaynakların, gerek Hristodulidis’in önerisinin gerekse Ankara’dan verilen mesajların, BM’nin olası çözüm çabalarıyla birlikte ilerlemesini kuşkulu bulduğunu ekledi.
“AB’nin Kıbrıs sorununa müdahil olması
iki toplumun anlaşması şartına bağlı”
Habere göre, aynı kaynaklar, gerek AB’nin Kıbrıs sorununa müdahil olması, gerek bu olası müdahiliyetin derecesi iki toplumun anlaşması şartına bağlı olduğunu belirterek “AB’nin Kıbrıs sorunundaki rolü BM şemsiyesi altında sürdürülen prosedüre yardımcı olmaktır” dedi, özetle şunları ekledi:
“AB’nin Kıbrıs sorunundaki olası eylemleri tek bir tarafın isteklerinden kaynaklanamaz. Ne Avrupa inisiyatifi ve Avrupa Konseyi’nin güçlü bir siyasi yetkili atamasını arzu eden başkan Hristodulidis'in ne de AB’nin olası müdahil olma çabalarını engellemek ve AB içerisinde egemen eşitlikle ilgili tezlerinin sağlamlaşması şartlarını yaratmak için 19 yıldan beri bloke bulunan Doğrudan Ticaret Tüzüğü önerisini uyandırmaya çalışan Türk tarafının. Elbette iki tarafın tezleri evlendirilebilir (harmanlanabilir) ancak bu geçmişte denendi ve başarısız oldu.”
“Olumsuz aktör her zaman Türk tarafı değil”
Rum yönetiminin Güven Yaratıcı Önlemleri çerçevesine de giren son çabada olumsuz aktörün her zaman Türk tarafı olmadığı kaydedilen haberde, Genel Sekreter’in Kıbrıs’taki Özel Temsilcisi Colin Stewart’ın doğudan ticarete ve Ercan Havaalanı’nın “meşrulaştırılmasına” rıza göstermesini istediği Rum yönetiminin, Türk tarafına egemenlik verilmesi demek olacağı gerekçesiyle reddettiği hatırlatıldı.
Gazete, teyit edilmiş bilgilerine dayanarak, AB’nin, BM’nin Kıbrıs sorununun çözümü çabalarına destekleyici unsur olma rolüne devam etmek istediğini, kendi rolünü bir ‘inisiyatif” olarak görmeyip BM şemsiyesi altına konumlandırdığını yazdı. Gazete Almanya’nın da aynı görüşte olduğunu, Başbakan Olaf Scholz’un birkaç ay önce eski Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis’le yaptığı görüşmede “Arzu edilirse, Almanya BM müzakere prosedürünü desteklemeye hazırdır” dediğini hatırlattı. Diplomatların Schulz’un “arzu edilirse” sözü ile “Kıbrıs sorununa müdahil iki tarafın arzusunu kast ettiği açıktır” sözüyle değerlendirdiğini ekledi.
“Garip fikirler…”
Gazete “Lefkoşa’nın Tuhaf Fikirleri başlıklı haberinde ise, Hristodulidis hükümetinin, Türkiye’nin bir limanını Rum gemilerine açmasına karşılık Türk işadamlarına Avrupa vizesi zorunluluğunun kaldırılması gibi “2004’ten beri izlediği politikayla çatışan garip bir fikir ile flört” etmekte olduğu haberinin medyaya yansıdığını ve bunun yalanlanmadığını kaydetti.
Hristodulidis’in hareketleri işe yaramazsa…
Öte yandan Fileleftheros, Hristodulidis’in inisiyatifine gelen tepkileri yorumlayan diplomatik çevrelerin “bu hareketler işe yaramazsa Kıbrıs prosedürünün ilerlemesi için var olan alternatif senaryo, Nisan 2021’de Kıbrıs Türk liderliğinin ortaya koyduğu Kıbrıslı Türklerin egemen eşitliğinin tanınması şartının kabul edilmesidir” dediğini aktardı.
Gazete, Rum Yönetimi Başkanı Hristodulidis’in Avrupa Konseyi (zirve) öncesinde yaptığı ve zirve çerçevesinde gerçekleştireceği bir dizi temasla AB’nin Kıbrıs müzakerelerinin başlamasına nasıl katkıda bulunabileceğine dair görüş ve fikirlerini anlatacağını, şu ana kadar temas ettiği BM, AB ülkeleri ve ABD’nin yaklaşımının olumlu olduğunu yazdı.
Gazeteye göre Hristodulidis temaslarında, ancak bütün tarafların kazanacağı şartların oluşturulmasıyla olguların yeni bir müzakere turuna yönlendirilebileceğini kaydederek, Türkiye’nin, vize örneğindeki gibi AB alanında bazı menfaatleri olacağını hissetmezse Kıbrıs sorunundaki mevcut yaklaşımını değiştirmesinin beklenemeyeceğini vurguluyor. Bunun paralelinde AB’nin, BM’ye destek olacak bir Avrupa çabasının ilerlemesine şart ve koşul koymadığını, tek çabasının çözüm çabalarının yeniden başlaması olduğunu söylüyor.
“Türkiye-Avrupa konu yelpazesinin tamamını görüşmeye hazır”
Hristodulidis temaslarında genel hatlarıyla AB’nin müdahiliyeti önerisi dışında AB’nin Türkiye’ye verebileceği, örneğin, ilk aşamada işadamlarına vizelerin kaldırılması gibi teşvikler verebileceğini, Türkiye’nin de Rum bayraklı gemilerin limanlarında demirlemesine getirdiği yasak konusunda adım atabileceğini anlatacak. Bunun paralelinde bütün muhataplarına “Avrupa-Türkiye konu yelpazesinin tamamını görüşmeye hazır olduğunu” da söyleyecek.
Gazete, Hristodulidis’in, Türkiye ve Yunanistan’daki seçimlerin tamamlanmasından sonra “Kıbrıs prosedüründe ilerleme sağlanabilmesi için bütün müdahil tarafların üzerine basabileceği bir zemin oluşması" beklentisinde olduğunu yazdı.
Yorumlar