Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Fikri Toros, Kıbrıs’ta devam eden mülkiyet sorunları ve ekonomik faaliyetlerle ilgili açıklamalarda bulundu.

Toros, mülkiyet sorununun, Kıbrıs'taki siyasi uyuşmazlığın başlıca sonuçlarından biri olduğunu vurgulayarak, bu meselelerin bireysel veya sektörel bazda çözülemeyeceğini belirtti.

Toros, mülkiyet, ekonomi ve Avrupa Birliği gibi konuların, Birleşmiş Milletler (BM) himayesinde sürdürülen kapsamlı çözüm müzakerelerinin altı temel başlığı arasında yer aldığını, bu meselelerin ancak siyasi bir çözümle aşılabileceğini söyledi.

CTP Milletvekili Toros'un açıklamasının tamamı şöyle:

"Kıbrıs’ın genelinde devam eden mülkiyet sorunu, siyasi uyuşmazlığın önde gelen sonuçlarından sadece birisidir.

Bu yüzden Mülkiyet, Ekonomi ve Avrupa Birliği Konularının yanısıra, BM himayelerinde gerçekleşen kapsamlı çözüm müzakerelerinde altı başlık arasında yer almıştır.

Bu gerçekten hareketle Mülkiyet, AB konuları ve Ekonomik faaliyetler gibi, siyasi sorunu göz ardı ederek bireysel ve sektörel bazda ele alınacak bir konu olmadığı aşikardır.

BM Genel Sekreteri de birçok raporunda bu gerçeği teyit etmiş, kapsamlı çözüm çabaları devam ederken toplumlar arası ekonomik işbirliğinin etkili bir kaldıraç niteliğinde olacağını belirtmiş ve taraflara bunu kolaylaştırmaları yönünde sayısız çağrı yapmıştır.

Rum liderliğinin bugüne kadar bireysel bazda yaptığı cezai işlemler veya tutuklama emirleri ile ilgili verilen mahkeme kararları da sorunun siyasi olduğu gerçeğinin bir başka teyididir.

Siyasi temelli hukuk enstrümanlarının toplumlar arası gerginliğe ve güven zedelenmesine yol açmakta olduğu, Kıbrıs’ımızın acil ihtiyaç duyduğu kapsamlı çözümü daha da zorlaştırmakta olduğu ortadadır.

Kıbrıs barış tesisi sürecinde, Kıbrıs Türk Toplumunun 2004 referandumunda ve devamında 2017 Crans-Montana konferansına kadar ortaya koyduğu çözüm iradesi karşısında, Rum liderliğinin uygulamakta olduğu sınırlamaların herhangi bir meşru gerekçesi olmadığı da BM tarafından açıkca belirtilmişti.

Statükonun durağan olmadığı gerçeği, “mülkiyet” ve “ekonomi” dahil pek çok sorun üzerinde çığ etkisi yaratmaktadır. Çözümsüzlük devam ettiği müddetçe bu sorunların daha da büyüyeceği kesindir.

Dolayısıyla, Adamızda artarak devam eden tüm sorunların giderilmesi, sadece ilgili BM Güvenlik Konseyi kararlarına bağlı kalarak, iki toplumlu, iki bölgeli ve siyasi eşitliğe dayalı federal çözüm müzakerelerinin aciliyet duygusu içinde ve sonuç odaklı bir yöntemle, 30 Haziran 2017 tarihli “Guterres Çerçevesi” zemininde devam etmesiyle mümkün olabileceği bilinmelidir.

Çözümsüzlük devam ettiği müddetçe, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından iç hukuk yolu ve bir çare müessesesi olarak kabul edilen Taşınmaz Mal Komisyonu daha etkin kullanılmalıdır. Bunu dışlayarak, taraflardan herhangi birinin müzakere sürecinde veya onun dışında siyasi avantaj elde etmek amacıyla diğer toplumdaki bireyleri ve/veya sektörleri hedef haline getiren; hukuku ve yargılama süreçlerini siyasi enstrüman olarak kullanmak suretiyle bireyler ve sektörler üzerinde endişe yaratmaya yönelen tavırlar içerisine girmesi, çözümü kolaylaştıran değil zorlaştıran, iki toplumu yakınlaştıran değil uzaklaştıran, iki toplum arasında güven tesis eden değil, var olan güveni de zedeleyen sonuçlar doğuracaktır.

Kıbrıs’ta iki toplumlu, iki bölgeli ve siyasi eşitliğe dayalı federasyonu savunan Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin Dış İlişkiler Sekreteri ve bir Milletvekili olarak, ortak yurdumuzda kalıcı barış, demokrasi ve adalet için şart olan kapsamlı çözüm hedefi doğrultusunda taraflara eş zamanlı irade ortaya koymalarının asgari sorumlulukları olduğunu, bu doğrultuda somut yapıcı adımlar atmaları için de halen bir fırsat penceresi olduğunu hatırlatırım."

Editör: Yasemin Canbaz