Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkan Yardımcısı Nevzat Özkunt, Kuzeydeki Rum mallarına İTEM yasasıyla tapu verilmeye başlanılan sürecin, daha sonra eşdeğer mal uygulamasıyla devam ettiğini, bunun sonra “tahsis” ve sonra direkt “peşkeşe” dönüştürüldüğünü vurguladı, önlem alınmazsa bu tutuklamaların devam edeceğini kaydetti.

Özkunt: Kurultay ile daha güçlü bir yapıya evrilmenin hazırlığı içindeyiz

Bir Web TV’de açıklamalarda bulunan Özkunt, TDP’nin Olağan Kurultayı’nın 25 Şubat’ta yapılacağını, hazırlıkların başladığını ve bu anlamda ilçe kurultaylarının da gerçekleşmeye başladığını kaydetti.

Partideki donanımlı ve cevher kişiliklerin ellerini taşın altına koyduğunu kaydeden Özkunt, şimdiki Başkan Mine Atlı’nın devam etmeyeceğini kamuoyuna deklare ettiğini, TDP’nin yeni seçilecek başkanla yoluna emin adımlarla devam edeceğini kaydetti.

Özkunt, “Daha güçlü bir yapıya evrilmenin hazırlığı içindeyiz. TDP diğer sol partilerden farklı siyasi yaklaşımları ve temiz mazisiyle bu toplumun ihtiyaç duyduğu bir partidir” dedi.

“Şimdi güçlenme, büyüme ve atak zamanıdır”

Başkan adaylığını duyuran TDP eski Milletvekili Zeki Çeler dışında şimdilik bir aday olmadığını, parti içi demokrasinin işlediğini, kendisinin de adaylık konusundaki kararını Çeler’in adaylığı sonrası bir kez daha değerlendirdiğini ve Çeler ve partinin diğer ileri gelenleriyle “güçlü bir ekip ruhu” anlayışı ile genel başkanlığa aday olmaksızın çalışmanın daha doğru bir yaklaşım olacağını düşündüğünü belirten Özkunt, gerek Mine Atlı, gerek Lefkoşa Türk Belediyesi (LTB) Başkanı Mehmet Harmancı ile Zeki Çeler ve diğer partililerle omuz omuza bu yolu yürüyeceklerini belirtti.

Özkunt, “Şimdi güçlenme, büyüme ve atak zamanıdır. Bunu bir geçiş dönemi olarak değerlendirip her an gelebilecek olan bir erken seçime karşı hazırlıklı olacağız. Toplumda siyasete olan güven çok azaldı” dedi.

“Halkın gündemi; ekonomi ve fakirleşmedir”

Ülkenin ekonomi yönetimi konusunda da değerlendirmelerde bulunan Özkunt, halkın gündeminin ekonomi ve yoksullaşma olduğunu, yurttaşların bir kilo et alırken dahi durup düşündüğünü söyleyerek, nispeten geliri iyi biri olarak alışverişe çıktığında uygun fiyat bulabilmek için birkaç market gezip fiyat araştırması yaptığını belirtti.

 “Asgari ücretli ne yapacak?” diye soran Özkunt, ülkenin gerçekleri bunlarken, vergi adaletsizliği ortadayken, kara para iddiaları havada uçuşurken, Girne Hastanesi inşaatı ilerlemezken, Güzelyurt Hastanesi inşaatı atıl dururken, parası olanın özele gidip tedavi olabildiği, olmayanın öldüğü bir ülkede; 6 minareli cami açılışında hamaset konuşmaları yapanlar olduğunu söyledi, bunun çok itici ve şov amaçlı olduğunu vurguladı.

“Kaybeden hep Kıbrıs Türk toplumudur”

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri’nin yeni temsilci ataması ve Kıbrıs sorunu konusunda da görüşlerini paylaşan Özkunt, iki taraf arasında ortak zeminde buluşma ihtiyacı olduğunu, yeni atanan temsilci için iki tarafın da farklı yaklaşımlar sergilediğini kaydetti.

 “Türk tarafı ‘bu kişi 6 ay ortak zemin var mı diye duruma bakacak, sonra gidecek’ derken, Rum tarafı da uluslararası kamuoyunu kendi taraflarında tutmak için bu durumu kullanacak. Çünkü eşitlikçi bir federasyona yakın olmadıklarını biliyoruz, onlar da kendi oyunları oynuyor” diyen Özkunt, bu siyasi oyunlar arasında kaybedenin yine Kıbrıs Türk toplumu olduğunu belirtti.

“Kıbrıs sorunu konusunda 2025 Cumhurbaşkanlığı seçimleri çok önemli”

Kıbrıs sorunu konusunda artık iki toplumun ve sivil toplum örgütlerinin baskı unsuru oluşturması gerektiğini çünkü 50 senedir iki tarafın siyasetçileri tarafından aynı oyunun oynandığını dile getiren Özkunt, bunun da ülkede ayrılıkçılığı kalıcılaştırdığına vurgu yaptı.

Özkunt, “Ne zaman değişim olur sorusunun cevabı şudur; 2025 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde federasyon yanlısı bir Cumhurbaşkanı seçilirse; mutlaka oturup bunu Türkiye ile müzakere edecektir. Türkiye’nin stratejik durumu ve doğal kaynaklar bakımından ilerleme kaydedilmesi için de federasyon zemini yaratılması gerektiğinden, değişim başlayabilir” dedi.

“Eşitlikçi federasyon zemini aslında Türk tarafının başarısıdır”

Özkunt, zaten federasyon zemininin BM tarafından yaratılmadığını, Rum tarafının kabul etmek zorunda kaldığı bu eşitlikçi federasyon zemininin Türkiye ile Kıbrıs Türk siyasetinin ortak başarısı olduğunu kaydetti.

2017 yılında Crans Montana’da masa devrildi diye bu zeminden vazgeçmenin ve sözde iki devletlilik denilen şeye sarılmanın akılcı ve diplomasi açısından da mantıklı bir hareket olmadığını kaydeden Özkunt, “Bu sözde çözüm ortaya atıldığı andan bu yana daha da yalnızlaştık ve dünyadan soyutlandık” ifadelerini kullandı.

“Kara para ve yediemin sözleşmesi gibi sakat uygulamalar devreye girdi”

İtalya’da tutuklanan, Cumhuriyet Meclisi Başkan Yardımcısı Fazilet Özdenefe’nin de eşi olan Avukat Akan Kürşat’ın durumu ile ilgili de açıklamalarda bulunan Özkunt, kuzeydeki Rum mallarına İTEM yasasıyla tapu verilmeye başlanılan sürecin, daha sonra eşdeğer mal uygulamasıyla devam ettiğini, bunun sonra “tahsis” ve sonra direkt “peşkeşe” dönüştürüldüğünü vurguladı.

 “Kara para da devreye girince, bu malların üçüncü ülkelerden gelen kişilere yediemin sözleşmesi gibi sakat bir uygulamayla satılması bugünkü durumu yarattı” diyen Özkunt, bu durumun aynı zamanda kara paranın inşaat sektöründe cirit atmasına neden olduğunu belirtti.

“Bir yabancı tanınmayan bir ülkeye parasını niye getirir ve yatırım yapmaya çalışır?”

Gelmiş geçmiş hiçbir hükümetin bu konuyla ilgili tedbir almadığını ve şimdi durumun içinden çıkılmaz bir hale geldiğini anlatan Özkunt, hükümetin yediemin sözleşmeleriyle kaç bin dönüm arazi satıldığını da tıpkı nüfusu açıklayamadığı gibi kamuoyuna açıklayamadığını kaydetti.

Özkunt, “Bu tür sözleşmelerle satılan binlerce dönüm var. Bunların kaynağı da büyük oranda kara paradır. Bir yabancı, tanınmayan bir ülkeye parasını niye getirir ve yatırım yapmaya çalışır? Kara paranın cirit attığı bir ülkede Rum malları da iyi bir aklama yöntemidir. Buna avukatlar da aracı oldular, en çok kimlerin yaptığı da bellidir, çok büyük paralar kazandılar. Bu zemin hükümetler tarafından yaratıldı” dedi.

“Gerekirse satış iptalleri de yapılmalıdır”

Bu uluslararası hukuka aykırı işlemlerle ne kadar mal satıldığının ortaya çıkarılması gerektiğini ve gerekirse satış iptallerinin yapılarak Taşınmaz Mal Komisyonu’na işlevlik kazandırılması gerektiğini kaydeden Özkunt, BM zemininde görüşmelerin yeniden başlaması için de bunun bir adım olabileceğini söyledi.

Özkunt, “Rum tarafının burada bir korku ve endişe yaratma çabası sonuç verdi. Gereken önlemler alınmazsa ve kara paraya tamah edilmeye devam edilirse, bu işin sonu çok ciddi kayıplardır. Tutuklamaların da arkası gelecektir” dedi.

Editör: Batuhan Borakan