Ulusal Birlik Partisi (UBP) Lefkoşa Milletvekili Hasan Taçoy, 27 Mart Dünya Tiyatro Günü dolayısıyla yayımladığı mesajda, Devlet Tiyatroları’nın uzun yıllar önce yanmış olan sahnesinin yerinin hala doldurulmamasını ülke adına bir ayıp olarak değerlendirerek, tiyatronun devletlerin vatandaşlarına olan en önemli borcu olduğunu ve bu borcun ödenmesi için tüm imkanların seferber edilmesi gerektiğini vurguladı.
Hasan Taçoy yaptığı yazılı açıklamada, tiyatronun dünyada en sevilen, insanlık tarihi ile paralel bir biçimde var olan ve insanı en iyi anlatan sanat dalı olduğunu kaydetti.
“27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nde bir kez daha tiyatronun bizlere katmış olduğu güzelliklere ve sağladığı değerlere şükranlarımı sunarım.” diyen Taçoy, Kıbrıs Türk halkının tarihinin her evresinde tiyatro sanatının derin izlerinin yattığını ve geleceğe yönelik planlarında da sanata yer verdiğini ifade etti.
“Bizleri ileriye taşıyan, tiyatro sanatına hayat veren sanatçılarımız bizlerin baş tacıdır.” ifadesini kullanan Taçoy, Atatürk’ün “Efendiler!. Hepiniz mebus olabilirsiniz, vekil olabilirsiniz, hatta reis-i cumhur olabilirsiniz, fakat sanatkar olamazsınız” sözlerinin her şeyi eksiksiz olarak anlattığını vurguladı.
Taçoy, bilim ile sanatı insanları ileriye taşıyacak iki yegane unsur olarak nitelendirerek, “Bilime olan saygımız ve sanata olan sevgimiz ile geleceğimizi çok daha güzel tasarlayacak, yarınlarımızı garanti altına alacağız. Asla unutmamalıyız ki, bir toplumdan sanatı çıkarmak, insanları sanatsız bırakmak asla mümkün değildir. Çünkü sanat insanoğlunun ruhunda yeri olan bir değerdir. İşte tiyatro da ruhumuzdaki bu yerin en vazgeçilmez noktasıdır.” ifadelerini kullandı.
Tiyatronun sanatçı ile sanatseverin aynı anda buluştuğu, sanatçının eserini sanatseverin anında karşısında bulduğu bir sanat dalı olduğunu anlatan Milletvekili Taçoy, bunun tiyatroyu vazgeçilmez kılan en önemli özellik olduğunu belirtti.
Taçoy mesajına şöyle devam etti:
“Tiyatro toplumlara yön veren eşsiz bir değerdir, bir güçtür. Vatan Şairi Namık Kemal’in Mağusa’ya sürgüne gönderilmesine neden olan ‘Vatan yahut Silistre’ eserinin izleyenlerde uyandırdığı vatanseverlik hisleri ve yarattığı coşkuyu bir kenara koymak, taşıdığı vatana sahip çıkmak, vatanı sevmek ve vatan uğrunda mücadele etmek duygularını görmezden gelmek mümkün değildir. Çünkü o duygular Türk milletini bağımsızlığına kavuşturan Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasının en büyük temeli olan unsurlardır.
Tiyatro, insanları birleştiren duyguları taşıdığı müddetçe içinde bulunduğu topluma büyük hizmetler verebilen bir organizasyondur. Dünya Tiyatro Günü’nü kutlarken, bize kattıkları değerler ve yarınlar adına verdikleri cesaret için tüm sanatçılarımıza teşekkür etmeliyiz.
Tiyatronun sorunlarla, yetersizliklerle ve başka diğer olumsuzluklarla anılmadığı bir ülke yaratmalıyız. Böylesi anlamlı bir günde olumsuz cümleler kurmak çok zor olsa da, var olan gerçekleri dile getirmekten de kaçamayız. Ne yazık ki bugün ülkemizde tiyatro salonu bakımından çok da iyi bir durumda değiliz. Hele ki Devlet Tiyatroları’nın uzun yıllar önce yanmış olan sahnesinin yerini hala dolduramamış olmamız, ülkemiz adına bir ayıptır.
Tiyatro, devletlerin vatandaşlarına olan en önemli borcudur. Bu borcu ödeyebilmek adına tüm imkanlar seferber edilmelidir. Dileğim gelecek yılda tüm olumsuzluklardan kurtulmuş olarak, sadece sanatı konuştuğumuz bir Tiyatro Günü’nü kutlarız… Tiyatro, iyi ki var…”