Bana sorarsanız sadece Kıbrıs için değil, silahsız askersiz dünya derim. Ama nerede, bu gidişle yanı başımızda hatta üzerinde yaşadığımız Kıbrıs’ı da içine alacak bir dünya savaşına doğru gidiyoruz, biz KKTC’de yaşayanların hiçbir suçu katkısı olmadan yahut önleme şansı bulunmadan. Komşumuzun uzun zamandan beri silahlanmada haddi hesabı yok Güneyi silah deposuna çevirdi. ABD amcası silah ambargosunu da kaldırdı, habire silahlanır.

         Bu hususta destekçisi çok, kimileri parayla kimileri hibe veriyor. Tatbikatlar ise aralıksız, kim isterse onunla tatbikat yapıyor, denizde karada havada, ABD, Fransa, İngiltere, Mısır, İsrail, bazı Arap ülkeleri, Kanada vs. tatbikat ortağı bol. Öğrenir abilerinden nasıl savaşacak. Ama en çok böyyük ağalarına özenir ağzı kulaklarında, onlarla birlikte adı söylensin hoşuna gider. O yüzden bu ağalara Güneyi ağzına kadar açtı, sorma gir hanı oldu. Savaş gemileri, uçak gemileri biri gider ikisi gelir, uçak gemilerine limanlar yapılır yanaşsın, ABD savaş helikopterlerine üs yapılsın, Baf hava limanı da savaş uçaklarına üs, anlayacağınız birinci derecede savaş alanı, rağbet gördükçe arkası sıvazlandıkça komşu başkanının keyfi yerinde, diğerlerinin de.

       Kısacası bu yabancı ülkeler Güneye doluştu daha da doluşacaklar, hazırlıklar büyük. Buradan sallayacaklar füzeleri, buradan kalkacak jetler bombalamaya. Eeeee tabii bunun karşılığı da olacak elbet. Daha önce de dediğimiz gibi BMGK beşlerinden üçü Güneyle nikahı kıydı, Rusya’yı Güneyden yollattılar yanaşamaz yakına. Bu yüzden komşunun şimdilik kıymeti büyük. Rum halkı sessiz gibi durur, bunlara mutlak Türkiye korkusu salınır sinmeleri için. Halbuki Türkiye’den korkmalarına hiçbir sebep yoktur, düşünseler doğruyu görürler ama düşünmelerine fırsat vermezler.

         1974’teki EOKA-YUNAN darbesinde ilan edilen tüm Kıbrıs’a şamil ‘Kıbrıs Helen Cumhuriyeti’nin devamını isterlerse o ayrı. Eksiklik Kuzey Kıbrıs topraklarıdır, bütün çabaları buraları ele geçirmektir, o yüzden ayıya dayı derler. Lakin ders çıkarmadıkları bir şey vardır, Güneye çöreklenen üçlünün zamanla adada kalıcı olacaklarıdır, tabbi İsrail’i de buna katmak lazım. Kısacası, işler bu yönde büyük savaşa doğru giderse komşu pirince gideyim derken evdeki bulgurdan da olacak.

        Gelelim bizim taraftaki silahsız Askersiz Kıbrıs’çılara, hani Rum yandaşlarını da davet edip Lefkoşa’da meydanlarda birlikte sırf Türk Askeri aleyhine adadan çıkması için güya SİLAHSIZ  ASKERSİZ KIBRIS adı altında eylemli protesto yapanlara. Komşumuzun sürekli silahlanmasına, yabancılara çok amaçlı üsler verilmesine, savaş gemilerinin kadim yeri olmasına ve silah yığınaklarına ve savaş tamtamlarına tek bir söz dahi etmemeleri gösteriyor ki bunlar da savaş çığırtkanıdırlar da sadece Türkiye’yedir düşmanlıkları, hem adadan çıkarmak istedikleri. Bu yaşananlara sindiler, kayboldular ortalardan, sahte barışçılar.

        Ha sahi aklıma geldi, yahu muhalefetten de hiç ses çıkmaz bu hususlarda. Mesel Gazze’deki soykırımdan, Natanyahu’nun ABD kongresinde ayakta alkışlanmasından, İsrail’li bakanın Sn Erdoğan ve Türkiye aleyhine atıp tutmasından, Güneyin silah deposu olmasından, emperyal güçlerin olanca güçleriyle Güneye yerleşmesinden vs. Niçin ses çıkmaz acaba? EEE hani bu ada hem Türklerin hem Rumlarındı, ortak vatandı. Da birleşecektik, Kuzeydeki bir ağaç için Rum, Güneydeki ağaç için Türk söz sahibi olacaktı, hepimizin Vatanı olacaktı, iki taraf için herkes eşit söz sahibi olacaktı? Tüm ada için herkes kendi malı gibi ayni amaç için gaile çekebilecekti? Güney barut fıçısı oldu, teyakkuz durumu var ama bizimkilerin umurunda değil.

         Hükümeti düşürmek, acele seçim, reçete olayı, diploma olayı, panayır, açılış, saçılış, gösteriş, birbirimizle didiş, tek yol gidiş, kırmızıda geçiş, susuzlukta yükseliş, elektrikte kesiliş, çarşıda fiyatlar  yükseliş, hükümette istikrar mafiş, sıfırı çoktan tüketmiş.