Kamuoyunda infial yaratan 55 milyon TL’lik “reçete yolsuzluğu” ülke gündemine bomba gibi düştü; soruşturma kapsamında şu ana kadar eczacı ve doktorlardan oluşan 13 kişi tutuklandı.

   BAĞIMSIZ TV’deki “EMPATİ” programına katılan Serbest Çalışan Hekimler Birliği Başkanı Remzi Gardiyanoğlu, “reçete yolsuzluğu” konusunda ne hekimleri ne de eczacıları savunduklarını ancak sadece hekim veya eczacının üzerine gidilmesinin doğru olmadığını belirtti.

   Otomasyona sistemine geçeli bir yıl olduğuna işaret eden Gardiyanoğlu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın bu süre zarfında hiç kimseyi uyarmadığını, bu konuda büyük bir ihmal olduğunu söyledi.

   Gardiyanoğlu, bakanlığın bu konuyu kendi içerisinde araştırması gerektiğini belirerek “Madem otomasyon sitemine geçeli bir yıldır oldu, bu sistemi bir yıldır kontrol eden insan yok mu? Niye sigortaların bir yıl soyulmasına izin verildi? Niye ilk aydan bunun önüne geçilmedi?” ifadelerini kullandı.

“En büyük sorun sistemin çarpıklığı”

   Gardiyanoğlu, bir süreden beri hekimler, eczacılar ve halk için çok zor ve üzücü bir süreçten geçildiğini belirterek, “reçete yolsuzluğu” olarak bilinen süreçle ilgili “yanlış veya yasa dışı” yapılan bir şeyin kesinlikle var olduğunu, bu konudaki tahkikatın devam ettiğini kaydetti.

   Genel tabloya bakıldığında bir hekimin yazdığı reçete miktarı ve uygunsuz reçete tahsilatlarının asla savunulamayacağını belirten Gardiyanoğlu, bir hekimin ayda bakabileceği sigortalı hasta sayısı ile yazabileceği sigortalı reçete sayısının aşağı yukarı aynı olduğunu belirtti.

   Gardiyanoğlu, bir çocuk hekimi olarak kendisinden örnek vererek, “Benim baktığım hasta grubunun üçte biri sigortalı, üçte biri kamu çalışanı, üçte birinin ise hiçbir güvencesi yok. Yani ben günde 20 tane sigortalı reçete yazarsam, bu durum günde 60 hasta baktığım anlamına gelir. Bu rakam gerçek dışıdır” dedi.

   En büyük sorunun sistemin çarpıklığından kaynaklandığının altını çizen Remzi Gardiyanoğlu, yıllardır katıldıkları tüm toplantılarda “bu ülkede çok fazla ilaç israfı” olduğunu söylediklerini kaydetti.

   Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından hekimlere sosyal sigortalı hastaların mağdur edilmemesi ve reçetelerinin yazılması gerektiğinin söylendiğini dile getiren Gardiyanoğlu, yıllardır bu sistemin devam ettiğini, çoğu doktorun reçete yazarken hastayı bile görmediğini, reçetenin doğrudan hasta yakına verildiğini ifade etti.

“Bazı eczacılar hekimler adına ilaç yazıyor”

   Sosyal Sigorta Dairesi’nin de bu reçeteleri kabul ettiğine işaret eden Gardiyanoğlu, hastayı muayene etmeden reçete yazılmasının doğru bir yaklaşım olmadığını vurguladı.

   Gardiyanoğlu, bazı hekimlerin şifreleri ve tüm bilgilerinin eczacılarda bulunduğunu ve bu eczacıların da hekimler adına ilaç yazdığını söyledi.

   Bir doktorun ayda 7 bin reçete yazmasının mümkün olmadığını, bir reçetenin 3 dakikada yazıldığı düşünüldüğünde bunun 21 bin dakika anlamına geldiğini belirten Remzi Gardiyanoğlu, “Kimse bize bunu inandıramaz” dedi.

“Uyuşturucu grubuna giren ilaçlar yıllardır kontrol edilmiyor”

   Gardiyanoğlu, ilaç eksikliğinin en büyük nedenleri arasında “hasta görülmeden yazılan reçetelerin” olduğunu kaydederek, bu sistem yüzünden ilaca gerçekten ihtiyaç duyan kişilerin ilaç bulamadığını söyledi.

   Şu anda sosyal sigortalar grubuna giren binlerce ilacın konuşulduğunu ancak uyuşturucu grubuna giren ilaçların bile yıllardır kontrol edilmediğini belirten Gardiyanoğlu, halen bu gruba giren bazı ilaçlarda otomasyon sistemi olmadığını kaydetti.

“Ortada gerçek bir yolsuzluk varsa bu 20 yıllıktır”

   “Ortada gerçek bir yolsuzluk varsa bu bir yıllık değil, 20 yıllık bir yolsuzluktur” diyen Gardiyanoğlu, otomasyona geçer geçmez her şeyin çok uçuk miktarda olduğunun açığa çıktığını söyledi.

   Gardiyanoğlu, otomasyon öncesi Sosyal Sigortalar Dairesi’nin çiftlik gibi yönetildiğini belirterek sistemin doktoru veya eczacıya yanlışa sürüklemeyecek sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulması gerektiğini vurguladı.

“Yeşil reçeteler konusunda büyük skandal yaşanıyor”

   Gardiyanoğlu, yeşil reçeteler konusuna da değinerek bu konuda “büyük bir skandal” yaşandığını söyledi.

   Yeşil reçete konusundaki yetkinin Sağlık Bakanlığı’nda olduğunu ve yeşil reçetelerin de istismar edildiğini belirten Gardiyanoğlu, ülkeye giren yeşil reçeteli ilaçların miktarı ile hangi doktorun kaç tane ilaç yazdığının veya hangi eczacının ne kadar ilaç sattığının belli olmadığına dikkat çekti.

   Gardiyanoğlu, bu nedenle bir an önce bu sorunların sağlıklı bir şekilde ve daha fazla uzatılmadan çözüme kavuşturulması gerektiğini belirtti.

   “Reçete yolsuzluğu” olayından sonra artık insanların ilaç bulmada sorun yaşadığına dikkat çeken Remzi Gardiyanoğlu, eczacıların artık ilaç vermediğini, doktorların ise hasta muayene etmeden reçete yazmamaya başladığını kaydetti.

“Niye sigortaların bir yıl soyulmasına izin verildi?

   Çalışma Bakanlığı’nda yaptıkları toplantının detaylarını paylaşan Gardiyanoğlu, o günkü toplantıda Çalışma Bakanı’na “Siz kendi içinizde görevini ihmal eden, suiistimal eden, kötüye kullanan ya da görevini yapmayan birini tespit edip bu soruşturma kapsamına koydunuz mu” diye sorduklarını, ancak bu soruya “Bu polisin görevidir” yanıtını aldıklarını söyledi.

   Remzi Gardiyanoğlu, bu işin polisin görevi olmadığını, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın bu konuyu kendi içerisinde araştırması gerektiğini belirtti.

   Bakanlığın bu konunun üzerine gitmesi gerektiğinin altını çizen Gardiyanoğlu, otomasyona sistemine geçeli bir yıl olduğunu, ancak bu süre zarfında kimsenin uyarılmadığını kaydetti.

   Bu konuda büyük bir ihmal olduğunu vurgulayan Gardiyanoğlu, “Madem bir yıldır otomasyon sistemine geçtik, bu sistemi bir yıldır kontrol eden insan yok mu? Niye sigortaların bir yıl soyulmasına izin verildi ve ilk aydan bunun önüne geçilmedi?” diye sordu.

“Ne hekimi ne eczacıyı savunuyoruz”

   Ne hekimi ne de eczacıları savunduklarını, ancak sadece hekim veya eczacının üzerine gidilmesinin doğru olmadığını belirten Remzi Gardiyanoğlu, şöyle devam etti:

   “Sosyal Sigortalar Dairesi, Ocak ayından beri 180 bin reçete yazıldığını söylüyor. Peki neden Ocak veya Şubat aylarında uyarmadılar? Ya da Mart ayında? Niye Ocak ayında hekimleri çağırıp; ‘bu ay çok reçete yazdınız, sizin sözleşmenizi iptal ediyorum’ demiyor? Bu konuda ihmal yok mu? Bunu görmediler mi? Bu konuda ihmal yok mu? Niye birileri bu konuda görevini kötüye kullanmış ya da bazı şeylerin büyümesine izin vermiş olmadı? Bu işin büyümesinde başka makam yok mu?”