Cumhuriyetçi Türk Partisi Gazimağusa Milletvekili Erkut Şahali’ “Kamu İdaresi Çökerken Saçını Tarayanlar” konulu güncel konuşma yaptı.
Kıbrıs Türk halkının kendi kendini yönetmeye başladığı 1975’ten beri böyle “toplu rezalet düzeni” yaşanmadığını savunan Şahali, “Kamu idaresinin hiçe sayıldığı, kamu idaresinin ve otoritesinin böylesine çökertildiği bir dönem daha olmadı” dedi.
Şahali, ülkede “sahte ihale, sahte münhal, sahte reçete, sahte diploma” olayları olduğunu söyleyerek “Sahte reçete skandalı, sahte soruşturmaya döndü, hedef saptı” diye konuştu.
Süslü lafların, büyük iddiaların gerçeği değiştirmediğini, sigortalıların ilaca erişim sorunu yaşadığını belirten Şahali, “sahte diploma” konusuna işaret ederek, “Bu kişileri görevden almak için neyi bekliyorsunuz?" diye sordu.
Sahte diploma konusuyla gündeme gelen kişinin "kamudaki en geniş yetkiye sahip" bürokrat olduğunu söyleyen Şahali, YÖDAK’ın başındaki kişinin diplomasının geçerli olup olmadığının tartışıldığını, "Fikri Ataoğlu ve Erhan Arıklı’nın da kendilerinin ve kurumlarının itibarları için bu konuda iki çift laf etmesi gerektiğini" ifade etti.
Şahali, “Böylesi rezaletler yaşanırken, vatandaşın devlete olan inancı iki paralık edilirken nasıl hiçbir şey yokmuş gibi bir hayat yaşıyorlar, görevlerine tam hakimiyetle devam ettiklerini iddia ediyorlar, bunu anlamam mümkün değil” ifadesini kullandı.
Ülkede “sayısız rezalet” yaşandığını savunan Şahali, Başbakanın açıklamalarını eleştirdi, “Sahtelenmiş bir irade ile iş üretmek mümkün mü? Bu kaçıncı mahcubiyet, kaçıncı rezalet? İstifa için daha ne gerekir, daha ne kadar mahcup olmamız gerekir” ifadelerine de yer verdi.
Şahali, yakın tarihte İsveç Başbakanı’nın ve Macaristan Cumhurbaşkanı’nın halklarına ve kendilerine saygı gereği istifa ettiğini söyledi.
Konuşmasında, narenciye konusuna da değinen Şahali, Tarım Bakanı’nın verdiği cevapların hepsinin “yuvarlak” olduğunu savunarak “Narenciye üreticileri kaderine terk edildi” dedi.
TÜK’te ve Kıb-Tek’te “ihale cambazlığı” yapıldığını savunan Erkut Şahali, "Binboğa çek yasağına girmesin diye TÜK’ün Binboğa’dan 800 ton kepek satın alındığını sonra o kepeği Binboğa’ya sattığını" söyledi.
Farklı hükümetler döneminde Brucella hastalığına dair yapılanlara işaret eden Şahali, “hastalık eradike edildi” denilebilecek noktaya gelindiğini söyleyerek, bu hastalıkla mücadelede en etkili yöntemin hasta hayvanların ağıllardan uzaklaştırılması olduğunu, bu hastalığı taşıyan hayvanların etinin iyi pişirilmesi halinde insan sağlığına zarar vermeyeceğini ama kafa ve iç organların tüketime uygun olmadığını aktardı.
Şahali, bir özel mezbahaya, Brucellalı oldukları için gönderilen, devlet tarafından tazmin de edilen hayvanların kafalarının ve iç organlarının satışa arz edildiğinin tespit edildiğini, ilgili yasalar kapsamında buraya cezai işlem uygulanması gerektiğini ancak bunun ertelendiğini, söz konusu özel mezbahanın Brucellalı hayvanların iç organlarını ve kafalarını satışa arz etmeye devam ettiğini iddia etti.
Şahali, bu ikinci tespitin yurtsever veterinerler tarafından yapıldığını kaydederek, “İşlem yapıldı ama tebligat yapılmadı…Böylesi skandalların yaşandığı bir ülkede Başbakan ısrarla istikrardan dem vuruyorsa, bu hangi istikrardır diye sorarım. Bu ülkede istikrarlı şekilde fakirleşme devam ediyor, kamu düzeni istikrarlı şekilde çökertiliyor, bunlar yokmuş gibi bize caka satan kabine üyeleri mahalle yanarken saçını tarayan kişi değil de nedir…” ifadelerine kullandı.
Şahali, Almanya’nın Cumhurbaşkanı’nın dün Güney’e geldiğini, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın “Biz buradayız, size anlatacaklarımız var” demesi gerektiğini ancak Tatar’ın Sütçü İmam Üniversitesi’nde fahri doktorla almakla meşgul olduğunu söyleyerek, Tatar’ı eleştirdi.