Evrenin en büyük ve en gizemli bileşenlerinden biri olan karanlık madde, evrenin sırlarını çözmede de kilit bir rol oynuyor. Times Higher Education tarafından, “Fizik Bilimleri”, “Bilgisayar Bilimleri” ve “Mühendislik” alanlarında dünyanın en iyi ilk 300 üniversitesi arasında gösterilen Yakın Doğu Üniversitesi’nde düzenlenen “Karanlık Madde: Evrenin Görünmeyen Gücü” konferansı ile bu gizemli maddenin evrendeki rolü masaya yatırıldı.
Yakın Doğu Üniversitesi Sağlıkta Yöneylem Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen konferansı, CERN’de “deneysel yüksek enerji fiziği” alanında çalışmalar yürüten ve dünyanın en iyi ilk 500 akademisyeni arasında yer alan Prof. Dr. İsa Dumanoğlu verdi.
Karanlık maddenin varlığına dair kanıtlar, evrenin genişlemesine olan etkisi ve galaksilerin oluşumundaki rolü gibi konuların derinlemesine incelendiği konferansta; Prof. Dr. İsa Dumanoğlu; “Gezegenlerin Yörünge Hızları”, “Karanlık Madde Nedir”, “Karanlık Madde ve Galaksi Yörünge Hızları”, “Kütle Çekimsel Mercekleme”, “Karanlık Maddenin Keşfi” ve “Büyük Patlama” konularını ele aldı.
Yakın Doğu Üniversitesi’nin resmi YouTube kanalından canlı olarak yayınlanan konferansın moderatörlüğünü ise Yakın Doğu Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Biyomedikal Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilber Uzun Özşahin üstlendi.
Prof. Dr. İsa Dumanoğlu, karanlık madde ve karanlık enerji konularını ele alarak, bu iki gizemli bileşenin evrenin dinamikleri üzerindeki etkilerini değerlendirdi. Karanlık enerjinin, evrenin baskın bileşeni olarak itici bir güç olduğunu belirten Prof. Dr. Dumanoğlu, evrenin geri kalanının sıradan madde ve karanlık maddeden oluştuğunu ifade etti. Karanlık enerjinin varlığının 1998 yılında keşfedildiğini vurgulayan Prof. Dr. Dumanoğlu, “Karanlık enerji, zaman ve uzayda nispeten tekdüzedir ve kapladığı hacim içinde iticidir. Bu enerji, evrenin yaklaşık yüzde 68’ini oluşturur ve uzaydaki boşlukla ilişkilidir. Karanlık enerji sadece uzayda değil, zamanda da evrenin her yerine eşit olarak dağılmıştır. Başka bir deyişle, evren genişledikçe etkisi azalmaz. Eşit dağılım, karanlık enerjinin herhangi bir yerel yerçekimi etkisine sahip olmadığı anlamına gelir” dedi.
Karanlık maddenin galaksilerin dinamikleri üzerindeki etkisine de dikkat çeken Prof. Dr. Dumanoğlu, “Galaksi dönme eğrileri, galaksilerin merkezden uzaklaştıkça yörünge hızlarının değişim eğrilerini ve bu eğrilerin karanlık madde olmadan açıklanamayacağını gösterir. Yörünge dinamikleri, gezegenlerin Güneş etrafında nasıl hareket ettiklerini, yörünge hızlarının nasıl hesaplandığını ve bu hızların gezegenlerin kütlesi, Güneş’in kütlesi ve yörüngenin yarıçapına bağlı olduğunu açıklar. Karanlık madde ve galaksi yörünge hızları, karanlık maddenin keşfi ve galaksilerin yörünge hızlarına etkileri üzerinden nasıl keşfedildiği ile ilgilidir. Karanlık madde modelleri, karanlık maddenin doğası ve galaksilerin dinamikleri üzerindeki etkilerini inceler” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Dumanoğlu, kütle çekimsel merceklemenin de karanlık maddenin varlığını doğrulamada önemli bir araç olduğunu belirterek, “Kütle çekimsel mercekleme, gravitational lensing olarak bilinen bu fenomenin nasıl çalıştığını, ışığın kütle tarafından nasıl büküldüğünü ve karanlık madde haritalama için kullanıldığını açıklar. Bu yöntem, karanlık maddenin galaksiler ve galaksi kümeleri etrafındaki dağılımını haritalandırmada kullanılır ve gözlemsel kanıtlar, karanlık maddenin varlığına dair elde edilen gözlemlerle desteklenir” dedi. Son olarak, Büyük Patlama teorisine değinen Prof. Dr. Dumanoğlu, “Büyük Patlama teorisi, evrenin başlangıcında aşırı yoğun ve sıcak bir durumda olduğu ve bu durumdan nasıl genişleyerek bugünkü haline geldiği üzerine yoğunlaşır. Kozmik mikrodalga arka planı, Büyük Patlama sonrası evrenin soğumasıyla oluşan ve evrenin başlangıç koşulları hakkında bilgi veren radyasyonu ifade eder. Evrenin genişlemesi, Edwin Hubble’ın evrenin genişlediğini keşfetmesiyle ve bu keşfin Büyük Patlama teorisine yol açmasıyla ilgilidir” diyerek, evrenin dinamiklerinin anlaşılmasında bu iki gizemli bileşenin önemini vurguladı.