Emekli Müsteşar Erkan Okandan, ülkede kayıt dışı ekonominin devasa boyutlara ulaştığını söyledi.

Sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan Okandan, kayıt dışı ekonominin devasa boyuta ulaşmasının sebebinin “yüksek enflasyon” olduğuna dikkat çekti.

Okandan, yüksek enflasyonun ise ana nedeninin Türk Lirası’nın (TL) aşırı değer kaybıyla esnafı, ithalatçısı, toptancısı ve sermayesini koruma içgüdüsüyle “kurlar her an yine hareketlenebilir” öngörüsüyle mal ve hizmet fiyatlarında fahiş fiyatlandırmalara gitmesi olduğunu vurguladı.

Okandan, “KKTC olarak resmen enflasyon ithal ediyoruz” dedi, devletin fiyatlarla ilgili “denetim yapma özürlüsü” olduğunu savundu.

Erkan Okandan’ın paylaşımı şöyle:

‘İstikrar-pahalılık-ekonomi-ticaret-kuzey/güney…

Ülkede gözlemlerime göre yolsuzluk, rüşvet, adam kayırma, kurultaylar dışında en fazla konuşulan, kullanılan kelimeler yukarıda yazının başlığı olarak attığım kelimeler olup bu ülkede vatandaş olsun/olmasın, işveren/çalışan, kamu çalışanı/özel sektör çalışanı olsun herkesi etkileyen refah seviyesini belirleyen kelimelerdir.

Bu çerçevede yazının sonuna kadar okumadan veya tabloyu incelemeden bu tablonun başlıkla ne alakası var denilebilir.

Sadece yaşadığımız bu küçük toprak parçası değil dünyanın her yerinde her türlü mal ve hizmetin maliyet bileşenlerinin içinde elektrik ve akaryakıt fiyatları ağırlıklı olarak direkt/dolaylı olarak yer almaktadır.

Tablodan da görüldüğü üzere son 4.5 yılda uluslararası borsalarda ülkede elektrik üretiminde kullandığımız Fuel-Oil ve diğer akaryakıt ürünlerinin CIF fiyat artışları,

Fuel-Oil %12,26, benzin %43,33, Eurodizel %39,60 ve gazyağında %37,00 olmuştur.

Tablodan görüldüğü üzere tüketiciye satış fiyatı olarak bu dönemdeki pompa fiyatlarındaki değişim ise, 95 Oktan Benzin'de %598,69 yani emtianın CIF fiyatının 13,82 katı. Eurodizel'de %624,80 yani emtianın CIF fiyatının 15,78 katı. Gazyağında ise %633,70 yani emtianın CIF fiyatının 17,13 katı oldu.

Benzer artış oranları elektrik tarifeleri içinde geçerlidir.

Niye böyle oldu sorusunun cevabı tabloda vardır. Çünkü bu dönemde yani son 4.5 yılda KKTC Merkez Bankası efektif dolar satış kuruna göre bu emtiaları ithal ederken ödediğimiz ABD Doları'na karşın kullandığımız para birimi TL %460,53 değer kaybetti.

Üzücü olan nokta ise yüksek montanlı bu değer kaybına rağmen TL'nin an itibariyle gerçek değerinin de bu olmadığı ve kimine göre %10-15 kimilerine göre ise ilaveten en az %30-40 daha devalüe edilmesi gerektiği konunun uzmanları tarafından ifade edilmektedir.

Yazının başında akaryakıt ve elektrik fiyatlarının her türlü mal ve hizmette ciddi maliyet unsuru olduğunu belirtmiştim. Bir diğer maliyet unsuru da emek yani işçilik ücretleridir.

Sizin eğer kullandığınız para birimi istikrarlı bir para birimi değilse paranın değerinin belirlenmesinde en ufak bir etkiniz yoksa paranın sahibi (Türkiye) değerini kendi siyasi, ekonomik, sosyal, stratejik, adını ne korsanız belirleyen ülkeyle İktisadi ve Mali İşbirliği Anlaşması imzalarsanız kendi ülkende yaşananları Bilal’e anlatırmış gibi muhataplarınıza anlatırsınız. Bunu yapmazsan/yapamazsan/ dile bile getiremezsen ülkende an itibariyle yaşananlar yaşanır.

Çünkü bu ülkede kayıt dışı ekonomi devasa boyutlara gelmiştir. Bunun bir sebebi de yüksek enflasyondur. Bu yüksek enflasyonun ana nedeni de TL'nin aşırı değer kaybıyla esnafı/ithalatçısı/toptancısı sermayesini koruma içgüdüsüyle kurlar her an yine hareketlenebilir öngörüsüyle kimse kusura bakmasın ama mal ve hizmet fiyatlarında fahiş fiyatlandırmalara gidiyor. Bu konuda olması gerektiği gibi davranan işletmeleri tenzih ederim ama ne yazık ki piyasadaki mal ve hizmet fiyatlandırmaları bu şekilde olmaktadır. Geneli budur. Tabiri caizse ülkede mal ve hizmet fiyatlandırmalarında zemberek kopmuştur.

Bu ahvalde hükümet ne yapıyor kamuoyunda açıklanan tüfe rakamlarının doğruluğunun sorgulandığı bir ortamda kamu çalışanı/emeklilerine ve sigorta emeklilerine şu kadar, bu kadar artış verdim diye övünüyor.

Bu söylemlere uzun, uzun meram anlatmaya gerek yok ama kardeşim senin bütçenin %80 gibi büyük kısmı transfer harcamalarına (maaş nitelikli ödemeler) gidiyor bu rakamda yasa gereği eşelmobil uygulamasıyla artıyor aynı şekilde asgari ücrette doğal olarak artırılıyor yani akaryakıt, enerji giderlerinden sonra işçilik ücretleri de artıyor yani sarmal/kısır döngü devam ediyor. Ülke pahalılaşıyor...

Sonra da ülkede hep beraber koro halinde hayat pahalı, alım gücümüz düştü, ticaret Güneye kayıyor, gelir dağılımı bozuldu. Ekonomi kötüye gidiyor diye söylenmeye başlıyoruz. Oysa ana neden belli...

Peki tüm bunlar yaşanırken hükümetimiz yazının başlığındaki sihirli kelimeyi yani istikrar ve ülke ekonomisinin iyiye gittiğini vurgularken

Dar gelirliler, kamu/özel ücretlileri temsilcileri sendikalar hayatın er alanda pahalılığından şikâyet ediyor.

Nihayet sonunda ülkenin ekonomik örgütlerinden KTTO'sı da ekonominin Güney'e kaymasından dolayı hükümetin önlem alması gerektiğini açıklarken,

Esnaf örgütlerinde makinistlerden sonra Berberler Birliği'de saç kesim ücretlerini EURO olarak belirlediklerini açıklıyor.

Tabiri caizse dönemsel ses yükseltmenin dışında herkes kaderine küsmüş bir şekilde kaçak dövüşüyor esas tartışılması ve çözüm üretilmesi gereken noktadan kimi bilerek kimi bilmeden uzaklaşıyor.  Oysa yapılması gereken bu konuların tartışılması gerektiğidir.

Fazla uzatmaya gerek yok mevcut para birimini kullandığımız sürece ülkede ne fiyat istikrarı olur, ne ticaret erbabı önünü görebilecek fiyatlandırma politikası belirleyebilir ne de ticaretin Güney'e kayması engellenebilir. Tabii bu arada ülkede yüksek enflasyonda devam eder hükümetler de enflasyonu maaşlara yansıttığı için övünmeye devam eder sanki özel sektörün enflasyonu çalışanlarına yansıtmaya zorunlulukları varmış ve mevcut sistem bu yüksek enflasyonist ortamda adilmiş gibi.

Günün sonunda ülkedeki özel sektör çalışanlarının hepsi asgari ücret veya bir tık üzerinde maaş almaya başlar bu maaşı beğenmeyen mi var yabancı işci getir ülkenin kültürüne uyar mı? uymaz mı? kimin umurunda hatta devletimiz bu konuda işletmelerin önünü de açıyormuş! hediye karşılığı işlemleri hızlandırıyormuş!

Gelelim sadede bu ülkeyi yöneten, yönetmeye talip olan siyasi partiler görüş ve düşünceleriniz nedir? Mevcut yapıda yani TL'nin bu yapısıyla ki yazımın içinde de belirttim bu trend devam edecek bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti ile her yıl imzalanan İktisadi ve Mali İşbirliği Anlaşmalarında bu duruma atıfta bulunup iktisadi kurallar çerçevesinde talepkar olacak mısınız?

Tabii bu arada imzalanan protokollerin mali kısımlarının da ne kadar uygulandığını dünkü yazımda belirtmiştim. Yoksa topluma fiili durumu anlatıp kimilerine göre radikal kimilerine göre olması gereken adımlar atılacak mı?

Başta işveren örgütleri, odalar olmak üzere sivil toplum örgütleri sizlerde başınız sıkıştığı zaman yani işverenler için ticaret Güney'e kaydığı zaman çalışanların temsilcileri sendikalar da elektriğe, akaryakıta zam geldiği zaman sesinizi yükseltip yasa gereği maaş artışı olmayıp gecikmeli olarak satın alma gücünü koruyan eşelmobil uygulandığı zaman sesleriniz kısılacak mı?

Kanaatimce sorunu temelden çözmek için mutlak surette TL kullanımından kaynaklı ekonomideki yüksek enflasyondan kayıt dışılığı azaltmak için farklı bir para birimine geçmemiz gerekir eğer siyasi ve ekonomik nedenlerden dolayı bu yapılamazsa Türkiye ile her yıl imzalanan ki bana göre artık işlevselliğini yitiren anlaşmalarda bu duruma çözüm bulunmalıdır.

Çünkü biz KKTC olarak resmen enflasyon ithal ediyoruz kimse bana devlet fiyat denetimi falan yapsın demesin üzgünüm ama bu devlet denetim özürlüdür. Olmasaydı düzgün çalışan işyerlerini tenzih ederek akademisyenlerin, mühendislerin maaşları devletin resmi kurumlarına asgari ücret veya 1-2 tık üzerinde beyan edilmezdi.  

Devlet eliyle bir işletmenin 6 ay elektrik faturalarını ödememesine, sonra iltimas geçip 24 ay taksitlendirme yapıp bu da yetmedi özel tarife düzenleyip ilgili işletmeye mahsus tarife düzenlemesi yapmazdı.

Bunu yaparken hiç mi vicdanınız sızlamadı. İyisi siz Trajikomik tarifeyi de sıfırlayıp kamunun ödediği elektrik tarifesine 20-30 kuruş daha ekleyin ödeme tamam olsun.

Sadece bu olay bile bu ülkede denetim diye birşey olmadığını gösteriyor. Çünkü göz göre, göre çok ciddi zararlara uğratılan kurumun boynuna bir yük daha ekleniyor hem de TC ile imzalanan daha mürekkebi kurumayan anlaşmada KIB-TEK zararına satış yapmayacak denilmesine rağmen, Böyle bir maddeye zaten ihtiyaç yoktu. Çünkü kurumun dikkate alması gereken nizamnamede zararına satış yapamayacağı açıkça yazıyor.

Editör: Ahmet Karagözlü