Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı bütçesi görüşülmeye devam ediyor.
CTP Milletvekili Sami Özuslu, eğitimle ilgili sonda söyleyeceğini en başta söylemek istediğini belirterek, eğitimle ilgili bazı önerilerde bulundu.
Eğitimde barışa ihtiyaç olduğunu, eğitimde işlerin iyiye gitmediğini belirten Özuslu, kimsenin mutlu olmadığı bir ortamda bir barıştan, sulh ortamından bahsetmenin mümkün olmayacağını söyledi.
En kısa zamanda bir eğitim şurası yapılması gerektiğini ifade eden Özuslu, özel okul ihtiyacını ailelerin sırtından bir an önce almak gerektiğini kaydetti.
Ders kitapları ile ilgili bazı örnekler veren Özuslu, okul kitaplarında bahsi geçen ahiret günü konusunda eleştirilerde bulundu.
İlkokul çocuklarına ölünün arkasından neler yapılması gerektiğinin neden anlatıldığını, Hindistan’da insanların nasıl yaşadığının neden kitaplarda bulunduğunu, eğer anlatılacaksa neden sadece Hindistan’dan örnekler verildiğini soran Özuslu, “Burası Türkiye değil, İran veya Afganistan hiç değil, bunları yaptırmayacağız” dedi.
Eğitimde, laik, demokratik çağdaş normların olması gerektiğini vurgulayan Özuslu, eğitimde hedefin ne olduğunun belirlenmesi gerektiğini kaydetti.
Bu ülkede artık işçi bulunamadığını, çok uzak ülkelerden KKTC’ye insan getirildiğini, bizim gençlerimizin de artık ülkede kalmadığını, bunun tersine döndürülmesi gerektiğini vurgulayan Özuslu, eğitimi üretim için tasarlamak gerektiğini, ancak bunun tek başına olmayacağını, adil bir yönetim yaratılmasının şart olduğunu vurguladı.
Okullarda doğru düzgün İngilizce öğretilemediğini, okullarda bazı çocuklara Türkçe bile öğretilemediğini ifade eden Özuslu, temel derslerde başarı oranlarının düştüğünü, üniversite mezunu işsizler ordusu yaratıldığını, ancak herkesin üniversite mezunu olduğu bir ülkede diğer alanlarda nasıl istihdam yapılacağını sordu.
Nüfusun planlanmasının da eğitimin bir parçası olduğuna dikkat çeken Özusulu, sosyal politikalar üretilmesinin önemine işaret etti.
Artık yeni üniversite izni verilmemesi gerektiğini vurgulayan Sami Özuslu, Güney’den ülkeye geçen kişi sayısına bakıldığında, eğitim anlamında da buna uyum sağlanması gerektiğini, Yunancanın müfredata katılması gerektiğini söyledi.
Avrupa Birliği burslarının önemine işaret eden Özuslu, AB Burs Merkezi’nin Kıbrıslı Türklere sağladığı imkanlara değinerek, Bakan Nazım Çavuşoğlu’ndan bu imkanların çocukların elinden alınmaması için elinden geleni yapmasını istedi.
Özüslu, konuşması sonunda depremde kaybedilen öğretmen ve öğrencileri andı.
CTP Milletvekili Fide Kürşat da, eğitimde eylemsiz gün geçmediğini, eğitimde bir utanç yılı yaşandığını savundu.
Geçen yıl da, bu yıl da eğitimde sorunsuz bir gün geçmediğini, eğitimdeki sorunların 6 Şubat depreminden sonra iyice derinleştiğini belirten Kürşat, eğitim sisteminin yıkılmaya yüz tuttuğu gibi, okulların da yıkılmaya yüz tuttuğunu kaydetti.
Eğitimde sorunların sarmal şekilde devem ettiğini, okulları depreme daha dayanıklı bir hale getirmek için daha kaç şubatlar geçeceğini soran Kürşat, okullarda kurulan çadır ve konteynerlerin çamura battığını söyleyerek bazı resimler gösterdi.
Bu yılın bütçesiyle okullarda ve eğitimde yapısal değişikliklerin yapılamayacağını ifade eden Kürşat, eğitimin laiklikten uzaklaştığını savunarak kitaplardan örnekler verdi.
Eğitime para ayrılmadığı için okullara çivi çakılmadığını söyleyen Kürşat, okulların nüfusa yetmediğini, en temel insan hakkı olan eğitim hakkının; hem Türkçe bilenlerin, hem de bilmeyenlerin elinden alındığını söyledi.
Ülkede nüfus politikası olmamasını eleştiren Kürşat, İskele’de yabancı öğrencilerin yaşadığı sorunların yakında tüm bölgelere yayılacağını ileri sürdü.
Tam gün eğitim tartışmalarına da değinen Kürşat, bu bütçede tam eğitime geçilecek doğru dürüst bir bütçe olmadığını, kaosun devam edeceğini söyledi.
Eğitim teknolojilerinin gerisinde kalındığını, çağ dışı uygulamalara devam edildiğini ifade eden Kürşat, ülkede ciddi bir işsizliğin olduğunu belirtti.
Meslek liselerine talebin arttığına işaret eden Kürşat, bu konuda yapılacaklar hakkında bilgi istedi.
Kasım ayında eğitim konusunda bir çalıştay düzenlediklerini anımsatan Fide Kürşat, raporun kısa süre sonra paylaşılacağını söyledi.
Bütçe kalemleri hakkında değerlendirmelerde bulunan Kürşat, sözleşmeli personel ve geçici öğretmen kalemlerine ayrılan payı eleştirdi.
Tam gün eğitim uygulamasının gündeme gelmesiyle okullarda kantin ve kafeterya sorunlarının ayyuka çıktığını, bununla beraber güvenlik sorunlarının da ortaya çıktığını ifade eden Kürşat, sınıf geçme tüzüğü konusunda da eleştirilerde bulundu.
“Eğitimi gaile edinen bir zihniyet yok” diyen Kürşat, üniversiteler konusunda yaşanan sorunlara değindi.
DAÜ konusunda hükümetin üzerine düşeni yapması gerektiğini vurgulayan Fide Kürşat, dershane ve özel okul fiyatları konusunda eleştirilerde bulundu.
CTP Milletvekili Filiz Besim, eğitimde yapılan hataların bir ülkenin geleceğini karartacağını ifade ederek, ülkede 2010 yılından sonra yüksek öğrenimin çok büyük bir ivme kazandığını, ülkede en az 80 bin kadar öğrenci olduğunu, bu başarının ülkeye çok büyük artılar getirdiğini söyledi.
Yüksek öğürenimde başarı öyküleri yakalandığını, üniversitelerde değerli insan kaynaklarının getirildiğini, önemli projeler gerçekleştirildiğini, çok güçlük büyük bir danışmanlar ordusu yakalandığını, ekonomik anlamda da kazanımlar sağlandığını aktaran Besim, ülkeden mezun olan öğrencilerin KKTC’nin dünyadaki elçileri olduğunu kaydetti.
Yakalanan başarıyı sürdürebilmek adına ne yapıldığını soran Besim, yasal anlamda yapılan çalışmaları eleştirdi.
Yüksek öğrenimin çok daha üst düzeyden yönetilmesi gerektiğini vurgulayan Besim, bu konuda çok ciddi politikalar, vizyon yaratılması, plan, program proje ve yol haritası olması gerektiğini kaydetti.
Yasal düzenlemelerin bir an önce yapılması, üniversitelerin kurumsallaştırılmasının sağlanması gerektiğine işaret eden Besin, bu alanın korunması için ciddi bir ekip kurulması gerektiğini belirtti.
2010 yılından sonra TC ve Güney Kıbrıs’ın bizimle rekabet edecek bir alan geliştirildiğini, öğretim üyesi ve öğrenci kalitesini arttırmak gerektiğini ifade eden Besim, eğitimde yapılması gereken en sorgulanır yöntemin seçildiğini, eğitim ücretlerinin ucuzlatıldığını, toplumsal sorunların arttığını, üniversitelerin suç örgütü haline getirildiğini söyledi.
Gelişi güzel üniversite açılmasını da eleştiren Besim, 23 üniversitenin bir ülke için çok olduğunu, başka izin verilmemesi gerektiği görüşünü dile getirdi.
Kaliteli eğitim için çalışılması gerektiğini vurgulayan Besim, yükselen süreçte eğitimi planlarken yanlışlar yapıldığını, düşülen noktandan geri dönülmek zorunda olduğunu kaydetti.
Diş hekimliği ve tıp fakültesi sayısı konusunda uyarılarda bulunan Besim, “Bugün diş hekimliği fakültesinden mezun olan bazı çocuklar diş çekmeden, tıp fakültesinden mezun bazı çocuklar tansiyon ölçmeden mezun oluyor” dedi.
Hekim yetiştirmenin önemine işaret eden Besim, “Bizim bu çocukları yetiştirecek hastamız, nüfusumuz yoktur” dedi.
YÖDAK konusunda da eleştirilerde bulunan Besim, kurumun siyasi olduğunu, akreditasyon yapabilecek durumda olmadığını savundu.
Öğrenci takip sisteminin ciddi şekilde uygulanması gerektiğini vurgulayan Besim, üniversitelerin iç denetimlerinin güçlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Depremden sonra çok kötü kaotik bir tabloyla karşı karşıya olduğumuzun yüzümüze çarptığını ifade eden Besim, bununla ilgili çok ciddi plan program yapılması gerektiğini, nüfus politikası olmadan bu sorunların çözümünün de zor olduğunu kaydetti.
Konuşmasında kitaplar konusunda da eleştirilerde bulunan Besim, ilgili bakanlığın bu sorunları düzeltmek için çaba harcamadığını ileri sürdü.
“Öğretmen eğitimin temelidir” diyen Besim, öğretmenle barışık olmak, sorunları öğretmenle çözmek gerektiğini, eğitimin öğretmenle planlanmak zorunda olunduğunu söyledi.
DAÜ konusunda da değerlendirmelerde bulunan Besim, hükümetin DAÜ konusunda ne yaptığını sordu.