Ceren ÖZBİL

   Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Cemal Mert, antibiyotik kullanımına ilişkin bilgi verdi.

   Dr. Mert, gereksiz yere antibiyotik kullanılmasının bakterilerin antibiyotiklere karşı direnç kazanmasına, vücuttaki milyonlarca faydalı bakterinin ölmesine neden olduğunu söyledi.

   Dr. Cemal Mert, doktor tavsiyesi olmadan ve gerekli tetkik ve tahliller yapılmadan antibiyotik kullanılmaması konusunda uyarılarda bulundu.

   Mert, artık birçok enfeksiyonel hastalığın koruyucu aşılarla önlenebileceğini belirterek gereksiz yere antibiyotik kullanımının önüne geçilmesi için “ilaç takip sistemi” kurulması ve erken yaştan itibaren koruyucu aşıların yapılması gerektiğine dikkat çekti.

   Ayrıca Dr. Mert, kamu hastanelerinde hastalara yeterli zamanın ayrılabileceği, gerekli tahlil ve tetkiklerin yapılabileceği bir ortamın oluşturulması gerektiğini vurguladı.

   Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Cemal Mert, BAĞIMSIZ Gazete muhabirinin sorularını yanıtladı.

Dr. Cemal Mert1“Antibiyotikler virüsten kaynaklı hastalıklara etki etmiyor” 

SORU: Antibiyotikler nasıl ortaya çıktı?

MERT: Antibiyotikler, 1940’lı yıllarda ilk başta yaygın olarak kullanılmaya başlandı ve ilk yaygın kullanılan antibiyotik, Fleming’in mantarlardan elde edilen penisilindir. Penisilinin ortaya çıkmasıyla bakteriyel enfeksiyonlarda, boğaz enfeksiyonlarında ve özellikle de zatürrede dramatik tedaviler yapıldı. Çünkü o zamanlarda akciğer enfeksiyonlarından ölümler çoktu… Ondan sonrada günümüze kadar farklı gruplarda antibiyotikler üretildi ve antibiyotikler halen kullanılıyor.

 SORU: Antibiyotikler ne zaman ve hangi durumlarda kullanılmalı?

MERT: Antibiyotiklerin esas faydası bakteriyel enfeksiyonların tedavisindedir. Son 50 yılda aşıların ortaya çıkmasıyla birçok bakteriyel enfeksiyon aşıyla önlenebiliyor. Özellikle çocuklarda difteri, boğmaca, tetanoz gibi hastalıklar aşıyla önlenebiliyor. Bu gibi virüsten kaynaklı hastalıklara antibiyotikler etki etmiyor. Örneğin zatürre geçmişte sadece antibiyotikle tedavi ediliyordu.

Ancak artık zatürre ve menenjit aşıları da var. Bu aşılarda yine bakteriyel mikroplara karşı savunmayı güçlendirdiğinden hastalığa sebep olmuyor ya da hafif geçiliyor. Ancak orta kulak iltihaplarında, akciğer enfeksiyonlarında, boğaz enfeksiyonlarında, cilt enfeksiyonlarında, iç organ enfeksiyonlarına sebep bakteri ise, bunu yok etmek için antibiyotikler kullanılıyor. Her insanın yaşına ve sağlık durumuna göre, böbrek fonksiyonlarına, kalp fonksiyonlarına, mide bağırsak fonksiyonlarına göre veya hastalığın şiddetine göre uygun bir antibiyotik, uygun bir dozda, uygun bir sürede kullanılır.

“Antibiyotik kullanımı kararını teşhisi koyan doktor verebilir”

SORU: Antibiyotik kullanımında düşüş var mı?

MERT: Antibiyotik kullanma kararını, teşhisi koyan doktor verebilir… Genellikle çocukluk çağı enfeksiyonları eskiye göre aşılarla kontrol altına alındığı için büyük oranda antibiyotik kullanımı 20-25 yıl öncesine göre azalmıştır. 15-20 yıl önce, neredeyse her kulak enfeksiyonunda antibiyotik kullanılırken, şu anda yüzde 80-85 oranında kulak enfeksiyonlarını hatta bronşitleri ‘antibiyotiksiz’ tedavi etme şansına sahibiz. Çünkü yaptığımız aşılarla bakteriyel enfeksiyonların oluşmasını peşinen önlediğimiz için geriye kalan virüs enfeksiyonlarına da antibiyotiğin bir faydası olmadığı için kullanmıyoruz.

“Antibiyotikler, faydalı bakterileri de yok ediyor”

SORU: Fazla antibiyotik kullanmanın zararları nelerdir?

MERT: Geçmişte çok antibiyotik kullanıldığı için artık birçok antibiyotik artık eskisi kadar etki göstermiyor. Çünkü bakteriler antibiyotiklere karşı direnç kazanmıştır. Bu nedenle zararlı bakterileri ve onların yarattığı enfeksiyonları kontrol altına alabilmek için büyük oranda yeni antibiyotikler ortaya çıkıyor. Antibiyotiklere yeni eklemeler yapılarak güçlendirilmeye çalışılıyor, doz yükseltilmeleri yapılıyor…

Bu durumda da bir taraftan tedavi edilirken, bir taraftan da olumsuz etkiler ortaya çıkıyor. Antibiyotiklerin en önemli başarısı bakteriyel enfeksiyonların tedavisiyken, bir dezavantajı da ortaya çıktı. Antibiyotikler, vücudumuzdaki milyonlarca faydalı bakteriyi de yok ediyor. Bu da vücudumuzda faydalı bakterilerin yok olduğu bünyeye zararlı bakterilerin yeniden gelip, yeniden enfeksiyon yapmasının önünü açıyor. Dolayısıyla zorunlu olmadıkça, özellikle çocuklarda ancak erişkinlerde de gereksiz antibiyotik kullanılmamalı…

Dr. Cemal Mert“Faydalı bakteriler için takviye kullanımını öneriyoruz”

SORU: Antibiyotik kullanmak zorunda kalan biri, faydalı bakterileri korumak için ne yapmalı?

MERT: Kan ve kültür tahlilleriyle antibiyotik kullanılmasına karar verildiğinde de günümüzde probiyotik denilen ve faydalı bakteriler içeren bu takviyelerin kullanılmasını da öneriyoruz. Bunun amacı da antibiyotiklerin vücutta yok edeceği faydalı bakterilerin azalması problemini gidermektir. Probiyotikler vücudumuzda bulunup hastalık yapmayan ve vücutta çoğaldıkları zaman, zararlı mikropların vücutta çoğalmasını önleyen faydalı bakterilerdir. Bu probiyotiklerin eczanelerde ilaç gibi satılanları da var, doğal gıdalarda olanları da var. 

“Ülkemizde ‘gereksiz’ yere antibiyotik kullanılıyor”

SORU: Ülkede gereksiz antibiyotik kullanımı yaygın mı? Bu konudaki gözleminiz nedir?

MERT: Ülkemizde hâlâ geçmişte ve şimdi de gereksiz antibiyotik kullanıldığını görüyoruz. Bunun bir nedeni polikliniklerde hastaya yeteri zaman ayrılamaması ve gerekli tahlillerin yapılamamasıdır. Sadece gözleme dayalı ilaç verilmesi durumu söz konusudur. Bunun önlenmesi için her hastaya gerekli zamanın ayrılması ve gerekli tahlillerin yapılacağı bir altyapının oluşturulması gerekiyor.

Ayrıca eczanelerinde kesinlikle ‘doktor reçetesi’ olmadan antibiyotik vermemesi gerekiyor. Bu aslında cezası olan bir durumdur. Bunun dışında da vatandaşın kendi başına antibiyotik alıp kullanmaması gerekiyor. Çoğu zaman hastalıklar virüslere bağlı olduğu için o antibiyotiği kullanmak gereksizdir. Fazla kullanıldığında da zararı yararından fazladır.

“Koruyucu aşılar çok önemli”

SORU: Gereksiz antibiyotik kullanımının önüne geçmek için neler yapılabilir?

MERT: Çocuklarımızı erken yaştan itibaren koruyucu aşılarla aşılamak çok önemlidir. Çünkü aşı yönetimiyle çocuklarımız hastalık yapabilecek birçok mikroba karşı bağışıklık kazanıp, o hastalıklardan korunmuş oluyor. Hasta olmadığı için de gereksiz ilaç kullanımı ortaya çıkmıyor. Dolayısıyla hasta olmamak; hasta olup ilaç kullanmaktan hem daha ekonomik, hem daha sorunsuz, hem de acısızdır… Bu nedenle çocuklarımız ve kronik hastalığı olan insanların mevcut aşılarla aşılanması, ilk yapılması gerekendir…

İkincisi, hasta olunduğunda kesin olarak ihtiyaç olduğu belirlenmeden antibiyotik verilmemesidir. Bu konuda hastaların hekimlerle birlikte ilaç seçiminde birbirine yardımcı olması gerekiyor. Tahlil yapıp, teşhis koymaktan kaçınılmaması gerekiyor. Bu nedenle sağlık altyapımızın, özelliklede kamu hastanelerimizdeki alt yapının güçlendirilerek hastalara daha çok zaman ayrılması ve muayene ve tetkikler için yeterli zamanın ayrılması gerekiyor.

Böylece hastalara yetersiz zaman ayrılarak gereksiz ilaç verilmesinin de önüne geçilmiş olur. Bu konuda Sağlık Bakanlığı’nın da ciddi bir çalışma yaparak gerek özelde, gerekse kamuda yazılan tüm ilaçları, ‘ilaç takip sistemi’ ile takip etmesi gerekiyor. Güney Kıbrıs’ta, Türkiye’de ve Avrupa ülkelerinde ilaç takip sistemi var… İlaç takip sistemi ülkeye ilaç girdiği andan itibaren hastaya ulaşana kadar, depodan çıkması, eczaneye gelmesi ve eczaneden hastaya gelmesinin takibinin yapılması demektir. Hangi doktorun, hangi hastaya, hangi ilacı yazdığı görülür… Böylece sistem ilacın doğru ya da yanlış kullanıldığını değerlendirebilir.

Örneğin bir doktor başka bir doktora göre 10 kat fazla antibiyotik yazıyorsa bu tespit edilebilir, araştırılabilir. Böylece hem hekimlerin otokontrol yönetimiyle kendi kendilerini kontrol etmesi sağlanır, hem hastalara gereksiz ilaç verilmesi önlenir, hem de ilaç israfının önüne geçilir. 

Editör: Ahmet Karagözlü