Akademisyenler Doç. Dr. Sertaç Sonan ve Prof. Dr. Ömer Gökçekuş tarafından Friedrich-Ebert-Stiftung’a bağlı olarak hazırlanan “Kuzey Kıbrıs’ta Yolsuzluk Algısı 2022 Raporu”nun sonuçları Rüstem Kitabevi’nde gerçekleştirilen basın toplantısında açıklandı. Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün (Transparency International) Yolsuzluk Algısı Endeksi (CPI) yöntemlerinden yola çıkılarak Kuzey Kıbrıs’a yönelik özel sorularla genişletilen anket çalışması, Metron Araştırma tarafından “telefonda görüşme” ve “online” (CASI) anket yöntemiyle Kıbrıs Türk Ticaret Odası, Kıbrıs Türk Sanayi Odası, Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği ve Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkarlar Odası’na kayıtlı firmalarda yönetici pozisyonunda bulunan 350 katılımcıya uygulandı. Yapılan anket çalışmasına göre, Kuzey Kıbrıs’taki yolsuzluk algısı 2019’dan bu yana kötüleşmiş durumda. İş insanları ve uzmanların sorulara verdiği yanıtlar bir araya getirildiğinde Kuzey Kıbrıs’ın TI-CPI 2022 skoru 100 üzerinden 27 olarak hesaplandı. 0-100 ölçeğinde, sıfır yolsuzluğun çok yüksek olduğuna, 100 ise yolsuzluğun hiç bulunmadığına işaret ediyor. Bu skor 2023 yılının başında Uluslararası Şeffaflık Örgütü tarafından yayınlanan 2022 yılına ait listedeki 180 ülkenin ortalaması olan 43’ün altında bulunurken, Kuzey Kıbrıs’ı da 140’ıncı sıraya yerleştiriyor. Hatırlanacağı üzere Kuzey Kıbrıs’ın 2017’deki TI-CPI skoru 40’ken 2021’de 28’e düşmüştü. Bu yılki  TI-CPI skoru ise 1 puan düşerek 27 olarak belirlendi.     Ankete katılanların yüzde 72’si yolsuzluğun ciddi sorun olduğunu düşünüyor   Ankete katılanların yüzde 99’u 2022 yılında Kuzey Kıbrıs’ta yolsuzluk olduğunu, yüzde 72’si ise yolsuzluğun ciddi bir sorun olduğu düşüncesinde. Rapora göre, ankete katılanların yüzde 66’sı yolsuzluk ve rüşvetin kamu ihaleleri ve izin/lisans işlemlerinde çok yaygın olduğunu düşünürken, yüzde 63’ü teşviklerde, yüzde 61’i ise kamuya ait arazi ve binaların tahsisi ve kiralanmasında yaşandığı kanısında. Katılımcılar, rüşvet ve yolsuzluğun en az olduğu alanlar arasında devletten alınan elektrik, su ve telefon gibi hizmetlerde (yüzde 27), yargı kararlarında (yüzde 28) ve şehir planlama işlemlerini (yüzde 39) gösteriyor.     “Her 10 iş insanından dördü rüşvet verdi”   Raporun en çarpıcı sonuçlarından biri, katılımcıların son bir yıl içerisinde rüşvet verdiklerini itiraf etmesi oldu. Rapora göre katılımcıların yüzde 40’ı “Son bir yıl içerisinde hizmetlerden herhangi birini almak için sizin ya da çevrenizdekilerden birinin ilgili yetkiliye rüşvet ya da hediye vermeniz ya da bir iyilik yapmanız gerekti mi?” sorusuna “Evet” cevabını verdi. Katılımcıların yüzde 62’si kamu kaynaklarının yolsuzluktan dolayı özel şirketlere, bireylere ve gruplara aktarılmasının ‘çok yaygın’ olduğunu düşünürken; bunun hiç olmadığını düşünenlerin oranı ise sadece yüzde 2.     Yolsuzluğun en yaygın olduğu grup olarak “başbakan ve bakanlar” gösterildi   Ankete katılanların yüzde 84’ü “yolsuzluğun en yaygın olduğu gruplar” arasında “başbakan ve bakanları” işaret etti. Katılımcıların yüzde 76’sı milletvekillerinin, yüzde 69’ı ise üst kademe memurların yolsuzluk yapıp rüşvet aldığını belirtti. Ankete katılan iş insanlarının yüzde 33’ü alt kademelerdeki memurlar arasında yolsuzluğun “çok yaygın” olduğu düşüncesine sahipken, Hakimler ve Savcılar için sırasıyla bu oranlar yüzde 22 ve yüzde 20.     “Yolsuzluğu caydırması beklenenler başarılı değildir”   İş insanlarıyla yapılan ankette katılmcılara, ‘yolsuzluk ve usulsüzlüklerle mücadele etmesi ya da bunları ifşa etmesi gereken kurumlar sizce bu işte ne kadar başarılıdır/etkilidir?’ sorusu soruldu. Bu konuda da ankete katılan iş insanları arasında herhangi bir kurumu “son derece başarılı/etkili bulanların” oranı çok düşük. Katılımcıların yüzde 58’i yolsuzluk ve rüşvette caydırıcılık konusunda Başbakanlık Denetleme Kurulu’nu hiç başarılı bulmuyor. Katılımcıların yüzde 16’sı yolsuzluk ve rüşvette caydırıcılık konusunda en başarılı kurumun mahkemeler olduğunu düşünürken, yüzde 12’si sosyal medya, yüzde 8’i ise sivil toplum örgütlerini başarılı buluyor. Ankete katılanların yüzde 80’i hükümeti yolsuzluk ve rüşvete karşı caydırıcılıkta çok başarısız bulurken, sadece yüzde 4’ü başarı buluyor.     “Seçimlerde maddi menfaat vaat edilmesi yaygın”   Ankete katılanların yüzde 75’i “Seçmenlere belirli bir şekilde oy kullanmaları için para ödenmesi ya da özel bir menfaat vaat edilmesinin” sıklıkla gerçekleştiğini düşünüyor. Katılımcıların yüzde 34’üyse seçmenlerin belli bir şekilde oy kullanmamaları durumunda cezalandırılmakla tehdit edilmesinin  sıklıkla gerçekleştiğini ifade ediyor.   “İş dünyası ile siyaset ilişkisi son derece sıkıntılı”   Katılımcıların yüzde 63’ü “Büyük şirketlerin vergilerini ödemekten kaçınmasının” sıklıkla karşılaşılan bir durum olduğunu dile getiriyor. Ankete katılanların yüzde 56’sı ise KKTC Hükümetinin ‘büyük ölçüde, sadece kendi çıkarını düşünen, birkaç büyük çıkar grubu tarafından yönetildiğini ifade ediyor.     “Yolsuzluğa karışan yetkililerden hesap sorulmuyor”   Ankete katılanların yüzde 72’si yolsuzluğa karışan yetkililere karşı gerekli cezai işlemlerin yapılmadığını söylerken, sıklıkla yapıldığını söyleyenlerin oranıysa sadece yüzde 1.   Yolsuzluğa karşı tolerans yoktur   Anket çalışması kapsamında “İşleri hızlandırmak için kamu kurumlarında çalışanlarla olan kişisel ilişki ve bağlantıların kullanılması kabul edilebilir bir şeydir” ifadesine katıldığını söyleyenlerin oranı yüzde 5 olarak belirlendi. Katılımcıların yüzde 3’ü ise “iyi hizmet verdiği sürece, hükümetin yolsuzluğa bulaşması kabul edilebilir bir şeydir” ifadesine katılıyor. “Rüşvet iş yapmanın önünde büyük bir engeldir”   Ankete katılan iş insanların yüzde 58’i yolsuzluğun iş yapmanın önünde büyük bir engel olduğunu düşünürken, yüzde 3’ü ise bunun bir engel olmadığını ifade ediyor.   Yolsuzluk son bir yılda arttı   Katılımcıların yüzde 35’i son bir yıl içerisinde yolsuzluğun aynı kalmış olduğunu düşünürken, yüzde 53’ü ise yolsuzluğun arttığı düşüncesinde. Öte yandan katılımcıların yüzde 2’den daha küçük bir bölümü ise yolsuzluğun azalmış olduğunu ifade ediyor. Hatırlanacağı üzere Kuzey Kıbrıs’ın 2017’deki TI-CPI skoru 40’ken 2021’de 28’e düşmüştü. Bu yılki  TI-CPI skoru ise 1 puan düşerek 27 olarak belirlendi.   “Siyasi atamalar sınırlandırılmalı”   Anket çalışmasının son bölümünde diğer 6 çalışmada da olduğu gibi Kuzey Kıbrıs’ın yolsuzluk algısı noktasında gelişme kaydedilebilmesi için önerilerde bulunuldu. İlk öneri olarak üçlü kararnameyle yapılan atamalar olarak bilinen, üst düzey mevkilere yapılan siyasi atamaların sınırlandırılması üzerinde duruldu. Raporda önerilerle ilgili şu ifadelere yer verildi: “Örneğin her bakanlıkta sadece seçilmişlerle atanmışlar arasında köprü vazifesi görecek (müsteşar düzeyinde) tek bir atamanın yapılması her hükümet değişikliği olduğunda yapılan ve kamuoyunu çok rahatsız eden toplu müdür değişikliklerinin önüne geçecektir. Bu, kamu yönetimini daha profesyonel hale getirilmesine yardımcı olacağı gibi kurumsal hafızanın muhafaza edilmesine de katkı sağlayacaktır. Kamuoyunda, kamunun mali denetimine tabi olmayan ödeneklerin bulunduğu algısının ortadan kaldırılmasına yönelik adımların atılması da yolsuzlukla mücadelede önemli bir adım olarak ön plana çıkıyor. Uzmanlarla yapılan görüşmelerden ortaya çıkan sonuç aslında teknik olarak kamuda mali denetime tabi olmayan herhangi bir fonun bulunmuyor. Bu noktada yeni bir yasa geçirmek ya da yeni bir mekanizma oluşturmak yerine zaten var olan yasaların titizlikle uygulanması ve mali denetim kurumlarının etkin bir şekilde çalıştırılması öneriliyor”. “Mal ve borç bildirimi şeffaf olmalı”   Yolsuzluk algısının gerilemesi için mal ve borç bildiriminin tamamen şeffaf hale getirilmesi de önem arz ediyor. Raporda bu konuda şu ifadelere yer veriliyor: “Benzer şekilde, bilgiye erişim konusunda yapılan düzenlemelerin tam olarak hayata geçirilmesi bizi yolsuzlukla mücadele anlamında çok daha iyi bir noktaya taşıyacaktır. Önerilen dört reformun tek tek uygulanması halinde skorlar ve sıralamanın nasıl değişiklik göstereceğini özetlemektedir.”   “Yolsuzluğun tespiti ve cezalandırılması önemli”   Uzmanlar, yolsuzluğun tespiti ve cezalandırılmasında önemli rol oynayan mali denetim kurumları, Başsavcılık ve Polisin güçlendirilmesi ve daha bağımsız hale getirilmelerinin orta vadede yapılması gereken işler olarak ortaya çıktığını belirtiyor. Bunların gerçekleşmesi için siyasetin gölgesinin bu kurumların üzerinden kaldırılması gerektiği dile getirilen raporda, “toplumumuza bir ayna tutmayı hedefleyen bu çalışmanın yolsuzluğa karşı mücadelede kamuoyuna bir ışık tutması temennisi” de dile getirildi.

Editör: TE Bilisim