En iyi korku filmlerinden biri olarak gösterilen Stanley Kubrick'in The Shining'i (Cinnet), bugüne dek izleyicileri korkudan meraka kadar her türlü duyguyla iç içe bırakmayı başardı. Kubrick'in sinemaseverler üzerindeki psikolojik etkileriyle ünlü 1980 yapımı filmi, çeşitli nedenlerle teori ve analizlerin konusu oldu.
   Indyturk'de yer alan habere göre, bunlardan biri de filmin set mekanı olan Overlook Hotel'in koridorlarını süsleyen göz alıcı halı. İlk bakışta bir başka art deco dekor ve filme renk ya da simetri getirmeyi amaçlayan bir tasarım unsuru gibi görünse de dikkatli izleyiciler ve teorisyenler aksini söylüyor.
   The Shining'in halısı hakkında pek çok yorum ve araştırma yapıldı. Ortaya konan tüm kanıtlarsa ürkütücü bir şeye işaret ediyor. Peki, bu tuhaf halının sırrı ne? İzleyiciler neden ondan gözlerini alamıyor?
   Rocky Dağları'nda geçen The Shining, Jack Nicholson'ın canlandırdığı yeni işe alınmış bekçi Jack Torrence ve ailesinin Overlook Oteli'nde hayaletler ve ürkütücü varlıklarla karşılaşmasını konu alıyor.
   Her şey Jack'in oğlu Danny'nin bir önsezi ve ardından nöbet geçirmesiyle başlıyor. Otelin baş aşçısı Dick Halloran, psişik yeteneği olan küçük Danny'ye 237 numaralı odadan uzak durması gerektiğini söylüyor. Bundan sonra işler Torrence ailesi için asla iyiye gitmiyor.
   Yine de otelin her koridorunu kaplayan o meşhur altıgen desenli, kırmızı, turuncu ve siyah renkli halı her daim mevcut. Filmin gelişimi hakkında çok az prodüksiyon bilgisi olduğu için bu halının nereden geldiğini tespit etmek zor olmuştu. Ta ki hevesli teorisyenler tasarımın izini ünlü iç mimar David Hicks'e kadar sürene dek. Hicks, aristokrat ve çağdaş tasarımı harmanlamasıyla tanınıyordu ve hatta Britanya Kralı III. Charles'ın Kensington'daki ilk dairesini de o yenilemişti.
   Hicks ailesi geçmişte Hicks'in hiçbir zaman resmi olarak film setlerinde ya da prodüksiyon tasarımında çalışmadığını ancak halılarının bir dönem yaygın olarak tuhaf dükkanlarda satıldığını açıklamıştı.
   Tasarımcının oğlu Ashley Hicks, ilginç bir yorumda bulunarak, "Babam Kubrick için hiç çalışmadı. Keşke çalışsaydı" demişti.
   Sonuç olarak, Hicks'le Kubrick'in birbirlerini tanımadıkları ve oteldeki halının stil seçiminin işbirliği yoluyla gerçekleşmediği sonucuna varılmıştı. Filmin gösterime girmesinden ve Hicks'in bu işe karıştığının ortaya çıkmasından bu yana, bu tasarım "Hicks'in Altıgenleri" olarak adlandırıldı ve böylesi bir tedirginliğe ilham veren sanata övgü niteliği taşıdı.
   Peki ama bu halı gerçekten ne anlama geliyor? Kubrick neden bir halıyı onlarca yıl sonra bile insanların anlayamayacağı şekilde öne çıkardı? Araştırmalara göre cevap filmin kendisinden bile daha karanlık olabilir.
   6 rakamının bununla bir ilgisi var mı?
   Halıyla ilgili teorilerin çoğunda, otel zeminlerindeki farklı renkleri işaretleyen altıgen şekle odaklanılıyor. Altıgenler genellikle sanatçılar tarafından belli konulara dikkat çekmek için kullanılıyor. Ancak bu altıgenlerde farklı olan bir şey var. Pek çok kişi bu şeklin sahip olduğu kenar sayısını vurguluyor: 6 yani Şeytan'ın sayısı.
   Filmlerde ve hayalet hikayelerinde şeytani olanın varlığına işaret etmek için kullanılan 6 sayısı, bütünlüğü ve saflığı temsil eden üç ve 7'nin aksine eksiktir. Bu yüzden 666 "Canavar'ın sayısı" olarak anılır çünkü Şeytan'ın eksik ve dolayısıyla kutsal olmayan doğasını temsil eder.
   Bu da bizi zavallı Torrence ailesine eziyet eden hortlakların tasvir edildiği sahnelerde koridorlara 6'ların dizildiği The Shining'e geri götürüyor. Kubrick bu sayısal önemi fark etmiş ve Şeytan'ın numarasını kelimenin tam anlamıyla her yere yerleştirerek Overlook Oteli'nin karanlık atmosferini derinleştirmiş gibi görünüyor.
   6'nın önemi burada bitmiyor. Sayının kendisinin 6. his fikrine yönelik bir ipucu olabileceği teorisi de var. 6. his, farkında olduğumuz 5 somut duyunun dışında doğaüstü veya ruhani bir yetenek fikrini temsil ediyor. Bu da Danny'nin hayaletleri görme yeteneğini işatet ediyor.
  

Kubrick'in akıl oyunları
   Öte yandan Kubrick'in, Torrance ailesinin otel ve otelin ruhları tarafından satranç gibi oynandığı fikrini pekiştirmek için karakterleri kasıtlı olarak halı boyunca hareket ettirdiğine inanılıyor. Danny ve ailesi farkında olmadan otel boyunca piyonlar gibi hareket ettiriliyor. Dolayısıyla halı, Kubrick'in karakterler kırılma noktasına ulaşana kadar olay örgüsünü stratejik olarak ilerlettiği bir oyun tahtası görevi görüyor. İzleyiciler farkında olmadan önlerinde oynanan gergin satrancı izliyor. Bu teori, halının çekici doğasını çok iyi açıklıyor çünkü simetrisi ve oyun tahtası olarak olası rolü, filmin kafa karıştırıcı ve tekinsiz doğasını güçlendiriyor.
   Kubrick'in ikonik korku eserinin gösterime girmesinin üzerinden onlarca yıl geçtiği için bu teorilerden herhangi birinin doğruluğunu ya da meşruiyetini teyit etmek mümkün olmayabilir. Ancak The Shining, çığır açan korku tasviri ve sinematografisiyle efsane olmaya devam ediyor ve halen dünya çapında en sevilen ve akıllardan çıkmayan filmlerden biri.
  

Editör: Erol Kanlıada