Olimpiyat ateşi Paris'te yandı!

Fransa’nın ev sahipliğinde düzenlenen 2024 Yaz Olimpiyatları için gözler Paris'e çevrildi. Oyunlar, Sen Nehri’nde düzenlenecek olan görkemli açılış töreniyle başladı, 11 Ağustos'a kadar da sürecek. 

Dünyanın en iyi sporcularının yarışacağı müsabakaları heyecanla takip edeceğimiz bu süreç, olimpiyat ateşini beyaz perdede yakan filmleri hatırlamak için de en uygun zaman... 

Aslında Olimpiyatlar sıradan spor etkinlikleri için neyse, Olimpiyat filmleri de sıradan spor dramaları için öyledir.

Elbette ikisi de temelde aynı şeyi anlatıyor ama dört yılda bir düzenlenen ve modern dünyayı bir araya getirebilme konusunda nadir bir etkisi olan Olimpiyat oyunları söz konusu olduğunda riskler her zaman daha yüksek ve heyecan her zaman daha fazla. Bu da spor filmleri için olmazsa olmaz dramatik yoğunluğu pekiştiriyor. 

Ancak Olimpiyat filmleri spor dramalarından çok daha fazlasını kapsıyor.

Beyazperde, Olimpiyat sporcularının ilham verici gerçek hikayelerinden esinlenen spor dramı ve biyografilerden, Olimpiyat Oyunları'nın arka planında geçen suç hikayelerine, komedi filmlerinden gerilimlere kadar her türden Olimpiyat temalı filme yer verdi. 

İşte o filmler: 

Chariots of Fire / Ateş Arabaları (1981)

.

En İyi Film de dahil olmak üzere dört Oscar sahibi olan "Ateş Arabaları", bundan tam 100 yıl önce düzenlenen 1924 Paris Olimpiyatları'nda yarışan iki sporcuya odaklanıyor. Vangelis'in unutulmaz müziğiyle hafızalara kazınan hikayede İskoç Hıristiyan Eric Liddell, Tanrı'nın yüceliğini hissedebilmek için koşarken, İngiliz Harold Abrahams, bir Yahudi olarak karşılaştığı önyargının üstesinden gelmek için koşmayı seçer... Filmin ağır çekim koşu sahneleri sayısız parodiye yol açmış olsa da "Ateş Arabaları" hala ilham veriyor.

I, Tonya / Ben, Tonya (2017)

.

Tonya Harding'in istismarcı bir anne tarafından yetiştirilmesinden profesyonel patenci kariyerine kadar tüm hayat hikayesini anlatan "Ben, Tonya" sıradan bir spor filmi değil ve Harding'in en yakın rakibi Nancy Kerrigan'a düzenlenen saldırıdaki rolüne odaklanıyor. Filmdeki Tonya rolü Margot Robbie'ye En İyi Kadın Oyuncu dalında Oscar adaylığı getirdi.

Cool Runnings / Üşütük Popolar (1993)

.

Jon Turteltaub tarafından yönetilen "Cool Runnings" Jamaika'nın ilk Olimpiyat kızak takımının 1988 Kış Olimpiyatları'ndaki ilk performansının gerçek hikayesinden esinlenen bir komedi filmi. Efsanevi Kanadalı komedyen ve aktör John Candy, vefatından önceki son rollerinden birinde, takımı eğitmekle görevli eski olimpiyat sporcusu Irv Blitzer'ı canlandırıyor. Bu neşeli film, sadece oyunun nasıl kazanılacağına değil, takım çalışmasındaki güce odaklanıyor.

Foxcatcher / Foxcatcher Takımı (2014)

.

Gerçek bir hikayeye dayanan ve güreş sporuyla ilgili olduğu kadar sınıf, hırs ve aileyle de ilgili olan gerilim dolu "Foxcatcher"da Steve Carell multimilyoner güreş hayranı John du Pont'u canlandırıyor. 1986'da du Pont, altın madalyalı iki güreşçinin - Channing Tatum'un canlandırdığı Mark Schultz ve Mark Ruffalo'nun canlandırdığı ağabeyi David Schultz- olimpiyat eğitimleri için sponsorluğunu üstlendi ve sonunda üçü iin de felakete yol açtı. Film, Carell'ın En İyi Erkek Oyuncu adaylığı da dahil olmak üzere beş dalda Oscar'a aday gösterildi.

Eddie the Eagle / Kartal Eddie (2016)

.

"Kartal Eddie", daha çok bu adla tanınan İngiliz kayakla atlamacı Michael Edwards'ın hayatına odaklanıyor. Edwards, 1988'de 1928'den bu yana Olimpik kayakla atlamada Büyük Britanya'yı temsil eden ilk yarışmacı oldu. Edwards'ın Olimpiyat zaferi hayalinden ülkesini Kış Olimpiyatları'nda gerçekten temsil etmeye kadar olan yolculuğunu anlatan film, zorlukların üstesinden gelme konusunda etkileyici ve eğlenceli bir hikaye. Edwards rolündeki Taron Egerton ve daha karanlık bir geçmişe sahip koçu rolünde Hugh Jackman'ın müthiş kimyası da filmin artılarından.

The Boys in the Boat (2023)

.

Daniel James Brown'ın aynı adlı kitabından uyarlanan "The Boys in the Boat", Washington Üniversitesi kürek takımının 1936 yılında, Berlin'deki Yaz Olimpiyatları'nda yarışma maceralarını anlatıyor. İlham verici gerçek bir hikayeye dayanan, Büyük Buhran'ın içindeki bir takımın dünyanın dört bir yanından gelen elit rakipleriyle mücadele etmesini anlatan filmin yönetmen koltuğunda ise George Clooney var.

Munich / Münih (2005)

.

Steven Spielberg imzalı "Münih" 1972 Münih Olimpiyat Oyunları'nda bir grup Filistinli teröristin İsrailli sporcuları kaçırmasının ardından, Mossad'ın misilleme olarak gerçekleştirdiği suikastları anlatıyor. Görevi yürüten ajanlar yaptıkları işin ahlakını sorguladıkça kimin haklı, neyin haksız olduğuna dair çizgiler bulanıklaşıyor...

Race / Rüzgarın Oğlu (2016)

.

"Rüzgarın Oğlu" spor tarihinin en büyük hikayelerinden birini, Jesse Owens'ın 1936 Berlin Olimpiyatları'ndaki atletizm zaferini konu alıyor. Adolf Hitler'in beyazların üstünlüğünü savunduğu bir dönemde, siyah bir atlet ülkesine geldi ve dört altın madalya kazandı. Film Owens'ın en büyük zaferine ulaşmak için çıktığı zorlu yolculuğu araştırıyor; Owens, ayrımcılığa maruz kalmasının yanı sıra Nazi propagandasının merkezine gitme kararıyla da boğuşuyor.

Blades of Glory (2007)

.

Komedi filmi "Blades of Glory" Olimpiyat seviyesindeki sporcuları absürd bir yaklaşımla ele alıyor. Filmde Will Ferrell ve Jon Heder, kavga ettikten sonra madalyaları ellerinden alınan ve Olimpiyatlara katılmak için tek şanslarının çift kategorisinde birlikte yarışmak olduğunu fark eden iki uyumsuz, rakip artistik patenciye hayat veriyor.

Miracle / Mucize (2004)

.

Olimpiyatlar bir zamanlar ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki şiddetli rekabetin yansıma alanıydı. 1980 yılında kolej oyuncularından oluşan ABD erkek hokey takımının en büyük rakibi Sovyet takımına karşı elde ettiği gerçek başarıyı anlatan "Mucize" filmi ilham veren spor dramalarının nasıl yapılması gerektiği konusunda bir ders niteliğinde.

Richard Jewell / Richard Jewell Olayı (2019)

.

Clint Eastwood'un yönettiği "Richard Jewell Olayı" bir spor dramı değil ve hikayenin merkezinde bir sporcu yok. Ancak Olimpiyatları ve gerçek suç hikayelerini sevenler için bu listede olması gereken bir film. Hikaye 1996'da Atlanta'daki Yaz Olimpiyatları sırasında Centennial Park'ta çalışan güvenlik görevlisi Richard "Radar" Jewell'in inanılmaz gerçek hikayesini anlatıyor. Jewell parka yerleştirilmiş bir bomba keşfetti ama kahraman olmak yerine bombayı yerleştirmekle suçlandı...

Olympic Dreams (2019)

.

2018'de, PyeongChang'daki gerçek olimpiyat köyünde çekilen düşük bütçeli romantik bir film olan "Olympic Dreams" ilk kez olimpiyata katılan, içe dönük bir kros kayakçısı olan Penelope ile olimpiyat köyündeki gönüllü diş hekimi Ezra'nın hikayesini anlatıyor. Tuhaf, sevimli, eğlenceli ve gerilla stiliyle çekilen bu film, bitiş çizgisine kadar büyüleyici.

Without Limits / Limit Yok (1998)

.

"Limit Yok", Olimpiyat koşucusu Steve Prefontaine'in hayatını ve profesyonel kariyerini anlatıyor; başarılı sporcunun 24 yaşında bir araba kazasında hayatını kaybedene kadarki dönüm noktalarını gözler önüne seriyor. Ünlü sporcunun hayatı 1997'de Jared Leto başrollü "Prefontaine" filminde de anlatıldı. Fakat Billy Crudup başrollü bu film, spor filmi klişelerinin üzerinden ustalıkla atlamada daha başarılı. Aynı zamanda sadık antrenör Bill Bowerman rolünde usta oyuncu Donald Sutherland'in muhteşem performansı da yer alıyor.

Personal Best (1982)

.

Robert Towne'un "Limit Yok"tan önceki, 1982 yapımı filmi "Personal Best", 1980 Olimpiyat Oyunları için çalışan 3 kadını ve aralarındaki ilişkiyi konu alıyor. Oyunlar politik sebeplerle boykot edilince Olimpiyat hayalleri suya düşen genç sporcular "kişisel en iyi" rekorlarıyla yetinmek zorunda kalıyorlar...

Downhill Racer / Büyük Şampiyon (1969)

.

Michael Ritchie'nin 1969 tarihli filmi, huysuz, kendini beğenmiş, son derece yetenekli bir kayakçının (Robert Redford) Amerikan Olimpiyat takımında yer almak için başka bir sporcunun sakatlığından yararlanmasını anlatıyor. Sinema eleştirmeni Roger Ebert'in de belirttiği gibi bu film, sporcuların bizim istediğimiz şekilden ziyade gerçekte nasıl olduklarıyla ilgili bir film: Kendileriyle dolular, kibirli ve uzlaşmazlar... Onları şampiyon yapan da tam olarak bu.

 İyi seyirler!

Editör: Ahmet Karagözlü