İlk Türk Uzay Yolcusu olan Alper Gezeravı, Ax-3 misyonunda İspanyol, İtalyan ve İsveçli astronotlarla birlikte 14 gün boyunca Uluslararası Uzay İstasyonu'nda görev alacak.

Çeşitli bilim misyonlarını gerçekleştirmek üzere uzaya gönderilen Türk astronot, aralarında kanserden, bağışıklık hücrelerine, alglerden, propolise kadar literatüre katkı sağlayacak çalışmaların bulunduğu 13 deney gerçekleştirilecek.

İşte Alper Gezeravcı'nın uzayda gerçekleştireceği 13 deney...

1- UZAY GÖREVLİLERİ İÇİN MİKROALGAL YAŞAM DESTEK ÜNİTESİ

Uzay görevlerinde, astronotların yaşam destek sistemleri kritik bir öneme sahiptir.

Bu sistemler, astronotların atmosferi temizlemelerine, oksijen sağlamalarına ve karbondioksiti uzaklaştırmalarına yardımcı olur.

Mikroalgal yaşam destek sistemi, bu ihtiyaçları karşılamak için önerilen bir çözümdür.

Mikroalgalar, fotosentez yoluyla karbon dioksiti oksijene dönüştürebilen mikroskobik bitkilerdir.

Bu özellikleri, uzay görevlerindeki yaşam destek sistemleri için potansiyel bir avantaj sağlar. 

2- OKSİJEN SATURASYONU 

Oksijen saturasyonu, kandaki hemoglobin moleküllerinin oksijen ile doygunluğunu ölçen bir parametredir.

Genellikle yüzde olarak ifade edilir ve sağlıklı bireylerde normalde %95 ila %100 arasında olmalıdır.

Oksijen saturasyonu, solunum ve dolaşım sistemi sağlığını değerlendirmek, tedavi etkisini izlemek için önemlidir.

Bu görev ile havanın oksijen seviyesini hesaplayarak düşük yer çekiminin sebep olduğu farklılıklar ve rahatsızlıkların tanımlanması hedeflenmektedir.

3-gMETAL

gMETAL Katı fazdaki parçacıkların bir akışkan içindeki dinamiğine yerçekimsiz ortam etkisine denir.

Uzayda, yerçekimi etkisi düşük olduğundan, maddeler ve malzemeler farklı şekillerde davranabilir. Örneğin, malzemelerin şekli ve özellikleri, yerçekimi olmadığı için daha farklı bir şekilde gelişebilir.

Ayrıca, metallerin işlenmesi ve üretilmesi gibi endüstriyel süreçler, yerçekimsiz ortamlarda farklı zorluklarla karşılaşabilir.

Bu görev ile katı-akışkan karşımlar yerçekimsiz ortamda gözlemlenecek. 

4- VOKAL KORD

Uzayda yaşamaya karşı oluşan hayati  tepkimelerin vokal kord kaynaklı değişimler ile tespiti ve düşük yerçekimsizliğin sebep olduğu rahatsızlıkların, ses frekansları ile tanımlanabilir.

Vokal kordlar, ses üretiminde önemli bir rol oynayan anatomik yapıları ifade eder.

Uzayda, mikrogravite koşulları (yerçekimi olmayan veya çok düşük yerçekimi) olduğu için vokal kordların davranışı bazı değişikliklere uğrayabilir.

Bu değişiklikler, yerçekimi etkisi olmadığı için sıvıların ve doku yapılarının farklı bir şekilde tepki göstermesinden kaynaklanabilir.

5- EXTREMOPHİLE

Aşırı çevresel koşullarda yaşayabilen organizmaları tanımlayan bir terimdir.

Bu organizmalar, yüksek tuzluluk, asidik ortamlar, yüksek sıcaklıklar gibi aşırı çevresel koşullara uyum sağlamışlardır.

Extremofiller, mikroorganizmalardan daha karmaşık bitki ve diğer organizmalara kadar geniş bir yelpazede bulunabilirler.

Bu görev, Ekstrem Halofit olan Schrenkiella Parvula'nın tuz stresine verdiği yanıtların uzay ortamında araştırılmasını sağlayacak. 

6-METABOLOM

Uzayda metabolom analizi, astronotların sağlığını, enerji metabolizmasını, beslenme durumunu ve stres yanıtlarını anlamak amacıyla kullanılan bir araştırma alanını ifade eder.

Bu analizler, uzay görevlerinde astronotların sağlık durumunu izlemek, beslenme stratejilerini belirlemek ve uzayda geçirilen süre boyunca oluşabilecek metabolik değişiklikleri anlamak için önemli bilgiler sunar.

7-UYNA: UZAY İÇİ YENİ NESİL ALIŞMALAR

Uzay içi yeni nesil alaşımlar, uzay endüstrisinde kullanılmak üzere tasarlanan ve geliştirilen malzemelerdir.

Bu alaşımlar, uzaydaki zorlu koşullara dayanıklılık göstermek, hafif olmak, yüksek mukavemet ve dayanıklılığa sahip olmak gibi özellikleri sağlamak üzere tasarlanır. 

Bu görev ile yeni nesil malzeme geliştirme kabiliyeti kazanmasında önemli katkısı olması hedeflenmekte.

8-ALGALSAPCE

Antarktika'da ve ılıman bölgelerde yetişen mikroalglerin büyüme verileri uzay ortamında nasıl ve ne kadar değişiyor gözlemlenecek.

9- PRANET

Propolis maddesinin mikro yerçekimi ortamındaki bakteriler üzerindeki etkisi araştırılacak.

Uzayda mikro yerçekimi koşullarında antimikrobiyal etkinin nasıl değiştiğini anlamak ve gelecekteki uzay görevlerinde kullanılacak sağlık stratejilerini geliştirmek açısından önemli.

Bu tip çalışmalar, hem uzay biyolojisi hem de mikrobiyoloji alanlarına katkıda bulunabilir. 

10- MİYOKA: Mikro Yerçekimi Ortamında Kurşunsuz Lehimleme Araştırması 

Mikro yerçekimi ortamında kurşunsuz lehimleme araştırması, uzayda elektronik bileşenlerin montajı ve lehimlenmesi için uygun malzemelerin ve tekniklerin geliştirilmesini amaçlar. Bu amaç doğrultusunda gerçekleştirilecek deney raporlanarak bilim dünyasına sunulacak. 

Kurşunsuz lehimleme, çevresel düzenlemeler ve sağlık endişeleri nedeniyle geleneksel kurşun içeren lehimin yerine kullanılan bir lehimleme yöntemidir.

11-  MESSAGE: MİKROYERÇEKİMİ İLİŞKİLİ GENETİK BİLİM MİSYONU

Mikroyerçekim ile ilişkili genetik bilim misyonları, uzayda mikro yerçekimi koşullarında organizmaların genetik ifadesi ve davranışlarını anlamaya yönelik araştırmaları içerir.

Bu tür misyonlar, genetik değişikliklerin ve adaptasyonların mikro yerçekimi ortamında nasıl gerçekleştiğini anlamak ve uzun süreli uzay görevlerine insanlığın hazırlık yapmak amacını taşır.

12- CRISPR-GEM

Mikroyerçekim altında bitkilerde CRISPR genetik düzenleme araştırmaları, uzayda bitki yetiştirme ve uzun süreli uzay görevlerine hazırlık amacı taşıyan önemli bir alan olabilir.

Bu tür araştırmalar, mikro yerçekimi koşullarının bitki büyümesi ve genetik ifadesi üzerindeki etkilerini anlamak için kullanılır. 

13- MİYELOİD 

Miyeloid, hematopoetik (kan hücresi oluşturan) sistemin bir bölümünü ifade eden bir terimdir. Miyeloid hücreler, kemik iliğinde oluşan kan hücrelerinden türetilen ve bağışıklık sistemi ile kan dolaşımına katılan hücrelerdir.

Bu araştırma, uzay görevindeki astronotların sağlığı ve bağışıklık sistemi üzerindeki etkilerini değerlendirmeyi amaçlar.

Mikro yerçekimi koşulları, biyolojik sistemler üzerinde çeşitli etkiler yapabilir ve bu etkilerin bağışıklık sistemi hücreleri üzerinde etkisi özellikle önemli olabilir.

Editör: Ahmet Karagözlü