Parantez açalım, huuuuu AB sözcüsü Stano efendinin şantajına, esip biçmesine, kırmızı çizgisine, Kıbrıs Cumhuriyeti ortaklığımızı hem bizi yok saymasına, Kıbrıs’ı kendilerinin saymasına, kendine göre çözüm dayatmasına, ‘Kıbrıs’ı terk etmiyoruz, Kıbrıs biziz’ demesine cevap verecek kimse yok mu? Çözümsüzlüğü, Kıbrıs sorununu, Referandum dahil tüm çözüm planlarını reddedip sürekli çözümden kaçan darbeci işgalci saldırganlar ayni zamanda sorunu yaratanlar dururken Türkiye’ye yüklemesine, bu nedenle AB-Türkiye ilişkilerinde hem Türkiye’nin Güney Kıbrıs ve Yunanistan ile olumsuz ilişkilerin sürmesini de şantaj sebebi olarak kullanmaya yönelik çirkin sözlerine yok mu cevap verecek?
Stano efendi, çözüm fırsatını destek verdikleriniz 24 Nisan 2004’te tepti, 1 Mayıs 2004’te de AB toprağa gömdü. Ne Güney Kıbrıs sizindir ne Kuzey Kıbrıs. 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Türk ortağının izni gerekir. Güney Kıbrıs Helen Cumhuriyetinin kararı ve imzası Kıbrıs Cumhuriyetini kapsamaz, meşru değildir. Kıbrıs Cumhuriyeti Antlaşmaları Rumlar, BMGK, AB, sözde Garantör darbeci Yunanistan tarafından çiğnenmiştir, Anayasası da. Geçersiz sahte bir imzayla Kıbrıs’ı ele geçiremezsiniz, o kadar kolay değil.
Rumlar yanlış BMGK-AB yanlış, üç yanlış bir doğru etmez bayım. O Uluslararası Hukuk, BMGK beşlisinin çıkarcı adaletsiz kararlarına göre hareket ettikçe ki AB de öyle yapıyor, dünyada ne adalet kalır ne asayiş ne güven. Bunlara güvenimiz hiç yoktur, zira doğrunun haklının masumun yanında değil, haksızın yanındadırlar. Aha Gazze’de yaşanan soykırım. Nerede O Uluslararası denen Hukuk, nerede mangalda kül bırakmayan Demokrasi dağıtan AĞALAR, nerede insan haklarını savunanlar, nerede güya dünyaya ayar veren böyyükler, nerede 193 ülke? Ekranlarda geçmişten farklı daha heyecanlı daha gerçekçi savaş, acımasız insafsız katliam dizi halinde 24 saat reklamsız gösterim. İyi seyirler! Be ma koskoca dünya eli kolu bağlı oturdu seyreder? Ey insanlar savaş değil yaşanan, doğrudan masum insanların katliamı, bir Ulusun yok edilişidir olan. Ne kantarı kaldı ne terazisi dünyanın. Hesabı tamam tutun kaç yüz masum katledildi bu gün, alt alta koyun toplayın kaç oldu? Yazıklar olsun, TUUUUU.
Rum yönetimi başkanı Hristodulidis efendi, Metehan Bölgesinde güya Türk ihlallerinin basitçe kayda geçirilmesine tepki koydu. İhlal falan yok, a efendi geçmişte Hastane yollarında Türk hastalar üstelik Barış Gücü nezaretindeyken barikatlarda ellerinden alınarak kör kuyulara atıldığında, topluca çukurlara atıldığında hem onlarca masumu kurşuna dizdiğinizde basitçe not tutulmasına tepkiniz yoktu ama, biz çooook tepkili hem öfkeliydik da duyan olmamıştı.
Gazetede görünce şaştım, ‘Öğretmenler sokağa iniyor’ diye yazıyor. Eee neredeydiler yani, her gün sokakta zaten. Eğitim üç yıl yarım yamalak adeta boşa gitti, bu yıl da gitse ne çıkar? En iyisi Maarifi kapatma. Parası olan özel derse özel okula, ya olmayan? Mesele budur işte. 1955-58’lerde 1963-74’lerde boğazımızdan ne geçtiyse, sırtımızda donumuza kadar ne giydiysek, cebimizde az çok para görmüşsek, hayatta kalmayı hayata tutunmayı Anavatanımız Türkiye’ye borçluyuz, şimdi hepsi bitti de kimi kırık bitler atını nallayıp Türkiye’nin peşine mi düştü peynir hellim diye? Rumlar Cumhuriyet ortaklığımızı AB güya tüm Kıbrıs’ı zimmetine aldı sesiniz selenginiz çıkmaz umurunuz olmaz be hazır bulmuşlar da hellime peynire midir öfkeniz, cesurluğunuz?
BMGS Sn Guterres, Kolombiya’lı deneyimli bayanı adaya temsilci olarak atayacakmış tarafların niyetlerini anlamak için. Sn Guterres, hala anlamamışsan bundan sonra anlamasan da olur. Demek ki Kıbrıs sorununu kimler çıkardı, çözümden kimler niçin neye dayanarak kaçar bilmezsin. Suçluların mükafat aldığını korunup kollandığını, masumların cezalandırıldığını da bilmezsin. Belki de ortaklık Cumhuriyetine kimlerin iki kere darbe yaptığını, Cumhurbaşkanı Makarios’u öldürdük diyenleri hem yerine terörist Nikos Sampson’u atandıklarını, Kıbrıs Cumhuriyeti yerine ‘Kıbrıs Helen Cumhuriyetinin’ ilan edildiğini de bilmezsin. Referandum sonrasında GS Kofi Annan’ın raporunu da görmemişsin.
Yahu, BMGK beşlisi bir birleriyle dalaşır, her biri dünyayı, ayrı ayrı bölgelerde kana bularlar, soy kırımlara sebep olurlar, bir birlerini çekemezler, bir birlerinin üzerine atlamaya fırsat kollarlar, onlar tepişirken altta kalan masumlar ezilirler ve siz hala o çürümüş kokuşmuş çatının altında bunların çıkarcı emellerine, adaletsiz tutumlarına itibar edersiniz? Çözümün anahtarı GK beşlisindedir, çözümü hukuk dışı 186 kararıyla kilitlediler. Kilit açılmadan temsilci göndermek her zamanki gibi boşunadır. Bakınız yıl sonu 186 bir yıl daha uzatılacak, çözümsüzlük uzaycak. Önceleri 3 ay idi, zaten karar da güya 3 aylıktı. Uzatmalarla maalesef 717 ay oldu (59 SENE 9 AY) hala çözüm yok ekselansları. BMGK bir taraftan AB öbür taraftan Rumlar yan taraftan üstümüze gelirler. Dünya baş aşağıya gelse kimseye teslim olmayız.
Daha önce de yazdım tekrarlayım. 1960 Kıbrıs Cumhuriyetindeki ortaklık haklarımızdan daha az yahut daha fazla neler elde ettik, Rum ortak için de aynen. Şimdiye kadar bizim taraf pek açıklama yapmadı, sanki saklarlar. Hep Rum basınından öğrendik, doğru yahut yanlış, eksik yahut fazla. O yüzden ne olup bittiğini bilmek hakkımızdır en hayati Milli meselemiz çünkü.
Zira içimizdeki Federasyoncular, Rumların ve dış güçlerin dayatmalarını çoktan kabullenmişler, savunurlar, Rum siyasi partileriyle başta AKEL ve hükümet partisi DİSİ ile ve diğer bazı partilerle kol kola girip birlikte ortak mücadele etme kararı alıp dayanışma içindeler. Devamlı partiler, Gençlik kolları, yandaş dernekler bir araya gelmekte, çeşitli etkinlikler düzenleyerek çocuklarımızı, gençlerimizi süslü püslü dayanaksız hoş ve boş vaatlerle pembe tablolarla yanlarına çekerler.
Günümüzde bu etkinliklerde ve faaliyetlerde boy gösterenler, geçmişte ayni şekilde ayni amaçla yetiştirilmiş çocuklar olduğu bir gerçek. Yönetim açısından iç sıkıntılarımızı Milli Davamızla bir birine karıştırıp kullanmaları, sonuçta bu faaliyetlerin daha etkili olmasına nedendir.
Yarım asır Federasyon konusu enine boyuna görüşüldü netice alınmadı. Referandumda hayır dediler, bir iki defa çözüme çok yaklaşıldığı halde her defasında Rum tarafı görüşme masasını terk etti, bu gerçektir. Rumlar, Türk Halkının ne ortaklığını ister ne adada yaşamasını. ENOSİS’e kapalı bir çözümü ve Türkiye Garantisini asla kabul etmez, siyasi eşitliği de.
Şimdi denir iki kesimli iki toplumlu siyasi eşitlikte Federasyon. Türklere verilenler başka bir yolla geri alınır. İki kesimlilik: Yüz bine yakın Rum-Yunanlı aramıza gelip yaşayacak, mal mülk edinecek, iş kuracak, serbest ticaret. İki toplumlu: Bizim tarafta Türk toplumu mu kalacak, nüfusumuz sabitlenmiş, karmadır, Arap saçıdır. Siyasi eşitlik: Bunu nasıl karşılaştırayım, zira yok öyle bir şey. Bunların tümü kağıt üzerindedir. En önemlisi EGEMENLİK, tamamen Rumlarda olacağını yazmaya gerek bile yoktur.
Ya çapraz oy? Bu da Rumlaşmamızın, Rumların desteklediklerinin temsilcimiz olması. VETO hakkımız? Tarihin tozlu sayfalarında 1963’ten beri kayıp. GARANTİLER: Ne garantisi, aha BMGK aha AB, soykırımın destekçileri daha ne istersiniz? Apostolun çizmeleri sırtımızda. Türkiye? Kıbrıs’tan dışarı, Askeri Torosların ötesine. Yahu bunların bir tanesi bile Türklerin sonudur, ENOSİS’e açılan kapıdır. Yunanlılar, Emperyaller, askerleri Kıbrıs’ta kalıcı, uçak gemileri, savaş uçakları, roketler füzeler de.
‘İşgalci, istilacı, Türkiye defol, Tek çözüm Federasyondur, iki eşit egemen Devlet ciddiyetten yoksundur, asla olmaz, kabul etmeyiz’ diyenlerin bolluk ve huzur içinde Rum egemenliğinde güvende yaşanabileceğine inananların iki toplumlu iki kesimli Federe KIBRIS işte budur, boyunduruk.
BMGK kararları ortadadır, eşit egemenliği iki devletliliği kabul etmezler. Eeee kararları ortadadır da doğru, gerçekçi ve adil kararlar mı? 60 yıldır saldırganlara verdikleri Cumhuriyetin tam egemenliği ve ortaklık haklarımız doğru mu, meşru mu? 60 yıldır dünyadan izoleli ambargolu bir kenara atılmak müstahakkımız mı? Dayatma, baskı ve cezalarla biçtikleri gömleği giymemiz tamam mı? Darbecilerin çözümlerden, görüşmelerde masaları devirip kaçması buna mukabil saygı görmesi, üstünden mükafat alması adil mi ey Federalciler da BMGK kararları ortadadır, kabul etmeliyiz diyorsunuz? Nerede kaldı O meşhur sloganlarınız, mücadele dayanışma eşitlik, hakkaniyet, söke söke falan? Ne böyle hep birlikte yelkenleri indirdiniz? Çürümüş BMGK’ne, üstelik gerçek dışı haksız kararlarına boyun eğip savunmak teslimiyettir. Suçsuz olduğumuz halde suçlu muamelesine tabi tutulmayı kabullenmek hıyanettir. Bunu ısrarla savunup işbirliği yapmak ihanettir. Bağımsız Devletimizi kurarken üzüntüden değil sevinçten ağlayanlar esarete asla boyun eğmeyiz.
O yüzden görüşmelerin son geldiği noktanın halkın bilgisine getirilmesi önemlidir diyoruz. Da bunu kimler yapacak işte orası muamma. Koltuk kavgası sürer madem böyle şeylerle uğraşmak abes olsa gerek. Ama, bastığımız topraklar altımızdan kaydırırlarsa kimse şikayet etmesin. Zira habire altımız kazılıyor, ona göre.
Malum çevreler, Garantiler olduğu halde Rumların yıllardır yaptıklarını unuttu, bundan sonra yapmayacağı kanısına mı vardı? BMGK ve AB nin haksızlıklarını bize müstahak gördü, Var oluş Mücadelesini hem Mücadelecileri kötüler, Anavatanımız Türkiye’nin her şeyimiz olduğunu, bizi hayatta tuttuğunu, Vatana özgürlüğe kavuşturduğunu, güven içinde yaşamayı sağladığını, koruyup kolladığını unuttu. Herkes oturup iki kere düşünsün. İsrail-Filistin savaşını da hesaba katsın. Filistin Devletinin Türkiye gibi bir garantörü olsaydı başına bunca felaket gelir miydi? Bizim vardı da başımıza gelmeyen kalmadı, top yekün katliamdan kurtulduk, biz de ziyadesiyle direndik mücadele ettik ama bir yere kadardı. Ondan sonrasını da Anavatanımızın meşru müdahalesiyle aştık başardık, ENOSİS engellendi. O yüzden Türkiye Garantisine şiddetle karşıdırlar.
Ne var ki, Federasyondan başka her şeye benzeyen hesapta Federasyonu savunanlar da Türkiye’yi istemezler garantisini da, hatta bir an evvel adadan çıkmasını isterler. Birleşecekleri dostları öyle ister. Bilmezler Türklerle değil Kuzey topraklarıyla birleşmek istediklerini, da zannederler bize hasrettirler. Şimdilik yüzlerine gülerler diye itibardan sayarlar. Bilseler arkalarından nasıl güldüklerini.
Son günlerde güya Federalci partiler, sendikalar, dernekler sırayla Güneye ziyarete giderler, talimat alıp dönerler. Başta AKEL’i ve yenile de DİSİ Partisinin hem Meclis başkanı bayan Anitta’yı ziyaret edip ortak mutabakatla dönerler. Gittiğiniz yolun sonu felakettir, Girit faciasına gider. Hedef Kıbrıs Türklerini Türkiye’den koparmaktır. Rum egemenliğinde erimek, yok olmaktır. Bunca bedel ödeyip kurtulduktan sonra kendi elimizle ilmiği boynumuza geçirmektir.
Soralım, Kıbrıslı Türklerin adada Rumlarla gerek yönetimde gerek sosyal ve siyasi alanda her açıdan tamamen eşit olmasını Rumların istediğine inanıyor musunuz? ENOSİS’ten vaz geçtiklerine, vaz geçeceklerine inanan var mı? Türkiye Garantisi olmadan Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs’ta geleceği var mı? AKEL’in 1981’deki iki maddelik Türkleri parçalama ve yok etme planına harfiyen uygun hareket eden Federalci kesimin zaman içinde geldiğimiz noktada Mücahit halkımızı parçaladığı bir gerçek. O yüzden eğri oturup doğru konuşalım, gerçekleri iyi bilelim, ulaştığımız özgürlüğü, Vatanımızı, Devletimizi koruyalım. Komşuyu, BM’yi iyi belleyelim. Yanı başımızdaki savaşta katliamı soy kırımı görüp ders alalım, eğer 1974 öncesi bize yapılanlardan ders almamışsak. Unutmayalım, komşunun elinde olsa nefes almamızı engelleyecekler. Türkiye olmasın bakın görün nasıl engeller, destekçileri de alkışlar.