Son yağan bereketli yağmurlar nedeniyle bu yıl kuraklığı atlatacak mıyız? Büyük olasılıkla galiba.. Yoksa bu ülke aslında geçmişte de bir tarım ülkesi değildi ama insanlarının toprağı ekip biçmesinden...
Son yağan bereketli yağmurlar nedeniyle bu yıl kuraklığı atlatacak mıyız? Büyük olasılıkla galiba.. Yoksa bu ülke aslında geçmişte de bir tarım ülkesi değildi ama insanlarının toprağı ekip biçmesinden öte bir başka geçim kaynakları olmamasından dolayı çiftçilik yaparlar yanısıra da hayvancılık…
KURAK çorak Mesarya ovası kuraklık üzerine yazılıp söylenmiş destansı hikâyelerle doludur..
Tabi şimdilerde bir zamanlar “Omorfo” dediğimiz bir “Güzelyurt ovamız” vardır, tutun ki toprağa bağlı hayatlarımıza akan “can sularımız” altındadır.
KUZEY’de bu iki büyük ovaya sahip olmak bizim için Allahın lütfu olmalıdır. Nitekim tahılı narenciyesi hayvancılığı ile de öyledirler. Buna karşın diğer tüm sektörlerde olduğu gibi yeterince değiller.. Şöyle ki kurak giden yıllarda ekonomimiz perişan hale gelecek kadar olumsuz etkilenmektedir.
***
NE VAR Kİ elimizdeki bu bereketli topraklara, varlığımıza varlık katan verimlerine karşılık bu ülkede yıllar yılıdır “doğal kaynaklarımıza” ötesi sektörlerimizi besleyecek ulusal nitelikli “varlıklarımıza” yanı sıra turizmi, sanayiyi, hayvancılığı besleyecek olanaklarımıza yeterli verimler sağlayacakları sahiplikleri koyamadık! Çünkü onlara yeterince sahip çıkacak bir gençlik yetiştiremedik.
Bazı gençlerimizi ise eğitim ve öğrenimleri nedeniyle asli işleri olmasına karşın “sanat ve zanaat” odaklı iş kollarına kanalize edemedik!
TUTUN ki sosyoekonomik yapılanmamızın bir parçası olan “mesleki sanat okullarında” bile onca öğrenciler, mezunlara karşın belirli bir sanayi oluşumu da yaratamadık.. Sanat okullarımızdan mezun olanları “siyasi iktidar ve seçimler” ahkâmlarında dönüp yine devlet kapılarına yamadık!
***
BUNLARI NEDEN YAZDIM? Zaten bilinen görünen sorunlarımızdan biridir! Yeniden hatırlamama neden olan geçen hafta sonuna denk gelen Kamu Hizmeti Komisyonu Başkanı Ömer Köseoğlu’nun “gençlerin mağdur olmaması için yasaları güncellemeliyiz” beyanatı oldu.
Nasıl güncelleneceğini bilmiyorum. Fakat daha geçen gün en yeni VE taze haberiyle öğrendik: “Son iki yılda Ercan’dan ülkeye giren “Afrikalı” sayısı 97 binin üzerindeymiş..”
BUNLARIN kaçının ülkedeki yüksek öğrenim kurumlarına devam ettiklerini, kaçının kaçak işçi olarak çalıştıklarını hangi “yetkili ve sorumlu makamın” bildiğini bilmiyorum! Ne tedbir alındığını da!.
SADECE günlük haberlerde yansıdığınca hemen her gün “esrar fuhuş odaklı” illegal suçların arttığıdır. KKTC müthiş bir ahlâki çöküntünün bataklığında çırpınmaktadır! İlgili haberlerinin odağında ise “öğrenci olmaları gereken” aramızdaki Afrika’lılar yer almaktadır!
VE BİZZAT belediyeler, bazı resmi kurumlar ucuz işçilik uğruna bu Afrikalı genç insanların “yasalarla belirlenmesi gereken çalışma haklarını hasır altı etmekte KKTC’ye geliş nedenlerinin dışında türlü çeşitli iş kollarında tabi ki kaçak olarak çalışmaktadırlar! Nitekim:
***
ŞİMDİ İŞİTİYORUZ: (Demek ki yoktu) Ekonomi ve Enerji Bakanı Amcaoğlu “Sanayi ve Sicil Yasası ile sektörde ciddi kurumlaşma ve disiplin yaratılacağını” açıkladı..
“Ne güzel” diyeceğim de kırk yıllık bir devletin hâlâ ağır aksak yasaları yanı sıra “eksik yasaları” ile yol almaya, kalkınmaya çalışması en basit tedbirlerden yoksun bırakılması artık bu ülkenin ne kara ne de kör talihi olmamalı!
Zaten siyasi siyasi tanınmamışlığın dolayısıyla dünyadan tecrit edilmişliğin yalnızlığı ile çaresizliğinde yaşarken üstüne üstlük “Kunta Kinte” hatırlatmalarında Afrika’dan KKTC’ye yüksek öğrenime gelenleri istismar ederek kanunsuzluğa iterek kendimize iş gücü yaratmaya çalışmamız her yönü ile çarpık ve yanlıştır!