Eski Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Güvenlik Konseyi’ne yönelik İyi Niyet Misyonu ve Barış Gücü raporlarında her iki tarafı da sert bir dille ara bölgeyi militarize etmekten ve Kıbrıs sorununda ilerleme sağlanamamasından sorumlu tutmasından sonra Kıbrıs sorunu ve Güney Kıbrıs’ın geleceğinden çok kaygılı olduğunu açıkladı.
Kasulidis Rum halkıyla paylaşmak istediğini açıkladığı kaygılarını, Politis’e verdiği söyleşide ortaya koydu. Gazetenin “Eski Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis Tehlike Çanlarını Çalıyor… Güvenlik Konseyi’nin İstediği Hiçbir Şeyi Yapmadık… Genel Sekreter’in Raporlarında Yazdıklarından Yanakları Kızaracak Olan Türkiye Değil” başlık ve spotlarıyla aktardı.
Gazeteye göre Kasulidis, Genel Sekreter’in Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin’in görevden ayrılma riskini, BM Barış Gücü’nün Kıbrıs’tan çekilmesi olasılığını ve ara bölgenin militarize edilmesi konusunda her iki tarafın da suçlanmasını aynı denklem içerisine koydu. Eski bakan, en büyük korkusunun, Türkiye’nin “ara bölgenin yarısını talep etmesi ve böyle bir raporla Türk tarafına, bu yönde ilerleme fırsatı verilmesi” olduğuna dikkat çekti.
Askeri diyalog
Kasulidis buna paralel olarak uzlaşı sağlanması ve gerginlik çıkmaması için Rum Milli Muhafız Ordusu (RMMO) ile Türk Barış Kuvvetleri arasında, tanınma meselesi ortaya çıkmaması için iki ordunun komutanları aracılığıyla, askeri diyalog başlamasını tercih ettiğini açıkladı.
Ara bölgenin büyük bölümüne, kuzey ve güney Kıbrıs’a elektrik enerjisi sağlayacak bir güneş parkı kurulması projesini “harika önlem” diye niteleyen Kasulidis AKEL’in Kıbrıs sorunundaki çıkmazın kaldırılmasına teşvik olarak enerji önerisinin uygulanmasının mümkün olup olmadığını da bu çerçevede görmek istediğini söyledi.
Yoannis Kasulidis, “Güvenlik Konseyi’nin bizden yapmamızı istediği hiçbir şeyi yapmadığımıza dair kanıtlı görüşler var” dedi.
Kasulidis, Rum muhalefet partilerinin dile getirmekte olduğu, “uzlaşılmış çözüm çerçevesini reddeden yahut “‘doğru içerik’ kuyruğu ekleyen” tezlerine de karşı çıktı.
Bir soru üzerine Genel Sekreter’in raporlarının iki tarafa da tokat nitelikli olduğunu belirterek “bu gelişmeden kimin kârlı, kimin zararlı çıkacağını düşünmemiz gerek” diyen Kasulidis, Türk tarafı için sorun olmadığını ve Genel Sekreter raporlarında yazılanlardan yanakları kızaracak olanın Türk tarafı olmadığını söyledi. Kasulidis “Kıbrıs sorununda BM aracılığıyla bir prosedür olmasını isteyenin de yanağı kızaracak olanın da kendileri olduğunu” vurguladı.
Kasulidis, Holguin’in, Guterres’e raporunu 10 Temmuz’ sunacağını, ondan sonra eylül ayında New York’ta (BM Genel Kurulu çerçevesinde) üçlü veya beşli bir görüşme düzenlenmesi umuduyla görevde kalmaya devam edip etmeyeceğinin bilinmediğini ve “tarafların tezlerini değiştirmemesi halinde hiçbir şey çıkmayacağını” söyledi.
Eski Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis, “Holguin çekilirse eylül ve sonrasında bile büyük bir boşluk oluşacak. Kişisel Temsilci çabasını bırakırsa, Kıbrıs sorununun devam etmesi söz konusu değildir, bu da iki tarafı birbirinden uzak tutan bir şeydir.” dedi.
Kasulidis, Genel Sekreter’in, sert bir dille eleştirdiği ara bölgede yoğunlaşan militarizasyonun, taraflardan birinin askeri nitelikli eylemde bulunması, diğer tarafın da aynı şekilde cevap vermesi demek olduğunu, bunun da bir kısır döngü yarattığını kaydetti. Kasulidis “En büyük korkum, ara bölgenin büyük bir bölümünü talep etmekte olan Türkiye’nin ‘Genel Sekreter yoğunlaşan militarizasyondan endişe ettiğine göre yoğunlaşan militarizasyonu göğüslemek için önlem alıyorum’ diyerek bu yönde ilerlemesidir.” ifadesini kullandı, şunları ekledi:
“Milli Muhafız Ordusu ne yapar bilmiyorum. Ancak anlaşılacağı gibi, an gelecek ordumuz Türk ordusuna bir nefes mesafede olacak.”
Kasulidis Guterres’in raporunda yaptığı Barış Gücü’nün görevini yapmasına yardımcı olmadıkları saptamada RMMO’nun ve Türk askerinin ara bölgede bulunması noktasına varılması halinde Barış Gücü’nün Ada’daki görev süresinin uzatılmaması ya da barış gücü rolünün indirgenmesi, yani herhangi bir gerilimi önleyecek eylemde bulunmaması ihtimali bulunduğunu anlattı. Kasulidis bu noktadaki “Türk askerinin ara bölge içerisinde hareket etmesinden ve Barış Gücü’nün yetkilerinin azaltılması ve hatta çekilmesinden korktuğunu” söyledi. Bunların felaket tellallığı olmadığını savunan Kasulidis, geçmişte kapalı Maraş, Pile ve Akyar’da cereyan edenleri hatırlattı.
“Güvenlik Konseyi’nin bizden yapmamızı istediği hiçbir şeyi yapmadığımıza dair kanıtlı görüşler var. Güvenlik Konseyi’nin her kararında askeri diyalog çağrısı yapılıyor. Askeri diyalog olsa Yeşil Hat'tın militarize edilmesiyle bağlantılı birçok kriz önlenebilirdi.” ifadesini kullanan Kasulidis, askeri diyalog olsa, bir kriz durumunda her iki tarafın üst rütbeli subaylarının doğrudan temas olanağı olacağını ve sorunu kendi başlarına görüşerek çözebileceklerine işaret etti.
Yoannis Kasulidis "Her zaman, bizim tarafın Milli Muhafız Ordusu Komutanı’nın Türk işgal kuvvetleri komutanı ile görüşmesini, Türk tarafının da Kıbrıs Türk Ordusu (GKK) Komutanı ile görüşmesini istemesi noktasında takılıyoruz. İki taraf da diyalogda temasçı olacak birer üst rütbeli subay belirlemeli.” ifadesini kullandı.
Holguin’in, misyonunun son bulması ve ayrılması ihtimalinin ve her iki tarafın da ara bölgeyi militarize etmekle suçlanmasının kendisini çok kaygılandırdığını vurgulayan Kasulidis, Rum siyasi partilerini, iki bölgeli iki toplumlu federasyonu reddettikleri yahut “doğru içerikli” olmasını istedikleri açıklamaları nedeniyle eleştirdi.
Yoannis Kasulidis, Rum tarafının daha yapabilecek çok şeyi olduğuna işaret ederek Rum Yönetimi Başkanı Hristodulidis’in ilan ettiği Kıbrıslı Türklere yönelik “tek taraflı güven yaratıcı önlemlerin” hem çok az olduğunu hem de çok önceden yapılmış olmaları gerektiğini kaydetti.