Eski DP Başkanı, Eski Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş, Gündemde büyük yankı uyandıran Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin adının ‘Kıbrıs Türk Devleti’ olarak değiştirilmesi konusunda görüşlerini açıklayarak, “Dünya, adanın tamamını Helen adası olarak görürken biz Türk kimliğimize sahip çıkmalıyız” dedi.

Serdar Denktaş katıldığı bir TV programında konuştu.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin bir konuşması sırasında gündeme getirdiği ‘Kıbrıs Türk Devleti’ ismi, ada gündeminde büyük yankı uyandırdı. KKTC’nin deneyimli siyasetçisi Serdar Denktaş, “KKTC’nin ismi değişebilir mi veya değişmesi gerekir mi?” sorusunu yanıtladı. Denktaş öncelikle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti adının Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş açısından ne demek olduğunu açıkladı: “Rauf Denktaş’ın izahına göre Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti isminin neden ve nasılı şuydu; Kuzey Kıbrıs diyorum, çünkü sınırlarımız Kuzey’i kapsıyor. Güney’e saldırmak Güney’i zapt etmek gibi bir niyetimiz olmadığını, haklarımızı devralarak kendi devletimizi oluşturduğumuzu anlatıyor. Cumhuriyet ise yönetim şeklimizi açıklıyor. Türk kelimesi ise soyumuzu, ırkımızı anlatıyor. O nedenle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’dir. Yani bu haliyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bizim coğrafi sınırlarımızı da belirleyen bir isimdir.”

Denktaş isim değişikliğinin hukuki boyutuna da dikkat çekerek, “Hukuki açıdan da değerlendirildiğinde Anayasa’nın ilk üç maddesi değiştirilemez hükmü var. Bu durumda anayasal açıdan bu değişiklik çok mümkün görünmüyor” diye konuştu. Ayrıca adanın bütünün dünyanın geri kalanı tarafından Helen adası olarak görüldüğüne dikkat çeken Denktaş, “Bütün dünya tüm adayı bir Helen adası olarak görüyor, bizim önce bunu değiştirmemiz lazım. Ülkenin isminin değişmesiyle zihniyetler değişmiyor.  Bunu değiştirmek için biz önce kendimize sahip çıkmalıyız. Kıbrıslı Türk kimliğimize sahip çıkmalıyız. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne sahip çıkmalıyız” şeklinde konuştu.

“BM Güvenlik Konseyi sorunun
çözülmemesinin baş sorumlusudur”

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni Kıbrıs’ta sorunun çözülmemesinin baş sorumlusu olarak gördüğünü ifade eden Denktaş, “Bunu değiştirmek için yapmamız gereken, Türkiye ile birlikte konuşarak, anlaşarak, müzakere ederek ne istediğimize karar vermektir. Aynı zamanda biz kendi ülkemizde kendi içimizde sağ sol demeden genel bir mutabakat sağlamalıyız.  Önce Türkiye’yi yanımıza alırsak işte o zaman Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ile oturup konuşabiliriz. Ama bugünkü halimizle ilerleyemeyiz. Birisi iki devlet diyecek, birisi bütün ada bizimdir diyecek, birisi iki toplumlu iki kesimli federasyon isterim dediği müddetçe ilerleme kaydedemeyiz” diyen Denktaş, bir ortak kararın gerekliliğine dikkat çekti.

“Siz Cumhurbaşkanı olduğunuzda ülke Kıbrıs Türk Devleti olarak değişirse ne olur?” sorusuna  “Diyelim ki ülke benim Cumhurbaşkanlığı dönemime kadar Kıbrıs Türk Devleti adını aldı ve başkanlık sistemine geçti. Benim barışçıl yaklaşımım her zaman devam eder. Yani gidelim Mutallo’yu da alalım, Larnaka’yı da alalım gibi bir yaklaşımım olmaz. Orası benim için artık komşu bir devlettir. Komşu olduğu için de iyi ilişkiler içinde olmamız lazım. Komşu devletle irtibatlar kurarak ve zaman içinde birbirimize güvenerek ilişkimizi kurmalıyız” diyerek cevap veren Denktaş, “Geçmişe kendimizi hapsedemeyiz, geçmişi bilerek kendimizi geleceğe hazırlamalıyız. Federasyoncular ve iki devletçiler olarak ülke iki kamplaşmanın içinde eziliyor. Geleceğini göremiyor, Umudunu kaybediyor. Siyasete yönelik güvenini kaybediyor. Üstünde yaptığım çalışma toplumun büyük kesiminin ortak bir mutabakata varmasını sağlayabilecek bir çalışma olacak” sözleriyle de çalışmalarına değindi.

Editör: Erol Kanlıada