Girne milletvekilimiz Ceyhun Birinci’nin Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmanın tamamı şu şekildedir:

Hızlı bir şekilde artan kontrolsüz nüfus karşısında, planlama yapmanız mümkün değildir. Bir an önce nüfus sayımı (en son 2011 yılında yapıldı) yapılmalı, artan nüfus kontrol altına alınmalı ve bölgelere göre nüfus planlaması, yapılarak, ihtiyaçlar daha gerçekçi planlanmalı.

A)Bu sebepledir ki hastanelerimizde, sağlık ocaklarımızda ve tüm birimlerimizde çok ciddi sorunlar artarak devam etmektedir. Sürekli artış gösteren hasta sayısından dolayı acil servisler, poliklinik hizmetleri, yatılı servisler, yoğun bakımlar tıkanmış durumda. Sürekli tarih vererek ama gerçekleştiremediğiniz, yeni Girne, Lefkoşa ve Güzelyurt hastaneleri ortada yok.

Belli ki sizin bir gaileniz yok, siz sürekli sağlık bakanı değiştirmekle meşgulsünüz

Hastanelerimizde doktor, hemşire, ciddi yardımcı personel(özellikle Nalbantoğlu hastanesinde) eksikliği var.

Tetkik kitlerimizde sık sık yaşanan eksiklikler (Prokalsitonin kiti, CRP kiti, AST, ALT kiti farklı zamanlarda farklı kitlerin eksikliği yaşanmaktadır.)

İlaç eksiklikler had safhada.

Diğer önemli sorun, hastanelerimizde sağlık çalışanlarının maruz kaldığı şiddet olayları giderek artıyor. Sağlık çalışanları kendilerini güvende hissetmiyor. Çalışanlar fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalıyor. Şiddet altında hizmet vermeleri mümkün değildir. Hastanede güvenlik tedbirleri artırılmalı. Tüm bunlara sebep kontrolsüz nüfus artışıdır.

Sağlık çalışanlarına şiddetle ilgili gerekli yasal düzenlemenin de bir an önce meclisten geçirilmesi gerekmektedir. Poliklinikler dolup taşıyor, yoğun bakımlar dolup taşıyor.

Röntgen, tahlil ve tüm birimlerde hastalar koridorlara sığmıyor. Randevular çok ileri tarihlere veriliyor. Hastalar doktora ulaşamıyor. Bunun sorumlusu sağlık çalışanları doktor, hemşire, sağlık personeli değildir. Planlama yapamayan, alt yapıya destek olmayan sizlersiniz.

Bir an önce nüfus sayımına ve nüfus ayarlamasına gereklilik vardır

Son günlerde ortaya çıkan Sahte Reçete Soruşturmasına gelince, ne üzücüdür ki sürekli ilaç sorunu yaşadığımız bugünlerde, hastalarımızın ilaca erişemediği bir dönemde bunları yaşıyoruz. Tabii ki mahkeme sonuçlanıncaya kadar suçlayıcı yorumlardan uzak kalınmalı ve soruşturma aşamasında sanıkların ismiyle deşifre edilmesi, boy boy resimlerinin bazı gazetelerde ve sosyal medyada yayınlanması, kelepçelenerek görüntülenmeleri etik ve doğru değildir. Mahkemenin, yargının vereceği karara saygılıyız ve mahkemece suçlu bulunan her kimse de cezasını çekmelidir. Bilinmelidir ki şu an birçok meslektaşımız ve eczacımız da mesleğini icra etmektedir, bu sebeple tüm meslektaşlarımızı, tüm eczaneleri küçük düşürücü yorumlardan da kaçınılmalıdır. Bu konu ile ilgili basına yansıyan ifadeler doğrultusunda bakanlık nezdinde de bir soruşturma yürütülmesi gerektiği kanaatindeyim. Sahte reçete soruşturması sürerken vatandaşımızın sizden beklentisi diğer yolsuzluklar için de düğmeye basmanızdır. Sayıştay tarafından tespit edilen diğer yolsuzluklar, ihale yolsuzlukları, Teknecik’te akaryakıt alımı sırasında tespit edilen ve sayıştay raporlarında da bulunan yolsuzluklar için, T&T firmasına yapılan 59 milyon Euro’luk vergi affı için de düğmeye basın.

İlaç konusu

Uzun zamandan beri hem meclis kürsüsünden hem de her ortamda ilaçla ilgili yaşanan ciddi sorunları anlatıyoruz. Ama maalesef sizin gaileniz yok, sorun çözmek gibi bir yeteneğiniz de yok. Sizin becerebildiğiniz sürekli sağlık bakanı değiştirmektir. Ekim ayına geldiğimiz bu günlerde ilaca 400 milyon TL ek bütçe ayrıldığını söylüyorsunuz ve bunun yeterli olduğunu iddia ediyorsunuz. Sn. bakan nüfusunuzu bilmeden ilaç ihtiyacını doğru tespit edemezsiniz, takipçisi olacağız ve yine haklılığımız ortaya çıkacaktı. Sahte reçete soruşturması sürerken kronik hastaların ilaca erişimdeki sıkıntılarını bir an önce çözmelisiniz. Yapmanız gereken kronik hastalara daha uzun süreli, üç aydan altı aya kadar, kronik hastanın durumuna bağlı olarak hangi sürelerde doktor kontrolü gerektiğini kendi doktoru karar vermek suretiyle, bu kronik hastanın üç aydan başlayıp altı aya kadar doktora uğrayıp reçete yazdırmasına gerek olmadan eczaneden ilacını alabilmesini sağlamalısınız. Doktor kontrolünde ve ilaç takip sistemini de oluşturarak. Hatta bu uygulamayı sadece sigortalı kronik hastalara değil, kamu emeklisi, kamu çalışanı, dar gelirli, yoksul kronik hastalara da uygulamanız gerekmektedir.

Kamu hastanelerinde bir süre evvel kronik hastalara ilaç defterleri verilmişti ve bu defterleri içerisine kullandığı ilaçlar ve verildiği tarih yazıyordu, hastaneye geldiği zaman bu defteri ile geliyordu ve iki aylık ilacı doktor tarafından yazılıyordu. Son yıllarda hastane ve sağlık ocaklarında bu süre ilaç yokluğundan dolayı bir aya indirildi ve halen bu şekilde devam etmektedir. Bu süre mutlaka en az üç aya çıkarılmalıdır. Özellikle kronik hastaların kontrol ve ilacını tedarik edebilmesi amacıyla doktora kolay erişimi de sağlanmalı. Kronik sigortalı hastaların kamu hastanelerinde, sağlık ocaklarında doktora ulaşması ve ilacını alabilmesini sağlamak için alt yapı güçlendirilmeli. Aksi takdirde kronik hastalar yoğunluktan dolayı doktora erişemeyecek ve ilacını alamayacak.

Genel Sağlık Sigortası hayata geçene kadar sigortalı hastaların özel doktora daha kolay erişebilmesi için sosyal sigorta ile anlaşmalı özel çalışan doktorları artırmalısınız ve vizite ücreti konusunda da bakanlık olarak yardımcı olmalısınız. İlaç eksikliği konusunda da 2023 yılı bütçesi meclise geldiği zaman uyarmıştık, ilaca ayrılan payın çok yetersiz olduğunu, ilk üç ay ancak yetebileceği hem bizim hem de anlamakta güçlük çektiğimiz sizin sağlık bakanınız Sn. İzlem Gürçağ tarafından dile getirilmişti ve öyle de oldu. Beceriksizliğinizin cezasını da halkımız 2023 yılında ilaçsız kalarak çekmiştir. Önünüzü görmekten acizsiniz bir de çıkıp 5 yıllık kalkınma planından bahsediyorsunuz.

 

Yapılması gerekenler:

1. Sağlığa ve ilaca daha fazla pay ayrılmalı.

2. İlaç ihaleleri zamanında ve arada kesinti olmadan yapılmalıdır.

3. Hastaların ilaca erişimi kolaylaştırılmalıdır.

4. İlaç takip sistemi bir an önce hayata geçirilmeli.

5. İlaç sarfiyatını önleyici tedbirler alınmalı.

Bir an önce Genel Sağlık Sigortası Yasası hazırlanıp meclisten geçmesi sağlanmalıdır.

Viral ve sivrisineklerle bulaşan hastalıklarla mücadele:

Kış girişi olması, havaların soğuması, okulların da açılması ile COVİD-19 vakalarında bir artış söz konusu, bu konu kesinlikle takibe alınmalı ve zamanında önleyici tedbirler uygulanmalı.

Hijyen tedbirleri önemli, gerektiğinde maske kullanımı, hasta olanların topluluktan düzenlenecek raporla uzaklaştırılması gibi. COVİD-19 Eris varyantı şu an için bir tehlike arz etmemektedir ama tedbiri elden bırakmamak lazım.

Diğer enfeksiyon sivrisineklerle bulaşan ve 04 Ekim 2023 tarihinde Sağlık Bakanlığı tarafından açıklama yapılarak ülkemizde Batı Nil Virüsü vakası tespit edildi diyor. Bu virüs insanlara sivrisineklerle bulaşır.

Sivrisineklerle bulaşan diğerleri:

Zika virüsü, Dang humması, sıtma sayılabilir. Dang humması da son zamanlarda çeşitli ülkelerde artış göstermektedir. Bu virüsler akut grip benzeri semptomlar olabileceği gibi ölümcül bir hummaya da sebep olabilir. Plansız hızlı kentleşen yerlerde ve tropikal ülkelerde yaygındır. Olası bir dang humması salgını artık Avrupa için de bir tehdittir. Bu virüsün tedavisi semptomatiktir. Zika virüsü daha nadirdir. Hamilelikte yakalarsa konjenital doğum anomalilerine yol açabiliyor. Ayrıca Gullian Barr Sendromu’na, nöropatiye ve miyelite neden olabiliyor. Döküntü, ateş ve eklem ağrıları yapabilir. Sivrisinekler su birikintileri ve bataklıklarda ürerler. Larvasit ve böcek ilaçları sivrisinek mücadelesinde önemli. Ülkemizde de sivrisineklerle mücadele çok önemli. Ama maalesef çarpık yapılaşma ve son dönemde gerekenin yapılmaması riskleri artırmıştır. Batı Nil Virüsü artmaması için sivrisineklerle ciddi olarak mücadele başlatılmalı. En önemlisi üreyecekleri bataklık ve su birikintileri ortadan kaldırılmalıdır. Sivrisineklerle mücadelede kullanılacak ilaçlar önemlidir. Sivrisinekler halk sağlığı için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Sivrisinek larvalarını öldüren biyolojik larvasit ilaçlar kullanılmalı, yasaklanan kimyasallardan uzak durulmalı.

Diğer önemli bir konu, ülkemizde son yıllarda artış gösteren ve önem arz eden tüberküloz (TBC) vakalarıdır. Bu sorunun da esas sebebi kontrolsüz artan nüfustur. Yaşanmakta olan ekonomik kriz, buna bağlı beslenme bozuklukları, kötü barınma koşulları TBC hastalığını kolaylaştırır. Kontrol edilmediği takdirde hastalık damlacık yoluyla yayılır. Ülkemizde yok denecek kadar olan vaka sayısı gün be gün artmaktadır. Kontrolde en hassas test tüberkülin deri testidir. (PPD)

Şüpheli durumda akciğer filmi çekilerek kesin tanı konmaktadır. Geçtiğimiz günlerde sağlık bakanlığı ile Tabipler Birliği Temsilcisi ve Göğüs hastalıkları ve Enfeksiyon hastalıkları uzmanları bir araya gelerek, bu konuda karar alınmıştır. Sağlık Bakanlığı PPD testi için gerekli malzemeyi tedarik edemeyeceğini belirttiği için, hiçbir şey yapmamaktansa, PPD testi yerine CRP testi yapıp, yüksek bir değer çıkması durumunda o kişilere akciğer filmi çekilmesi kararına varmıştır. Geçtiğimiz hafta mecliste gündem olduktan sonra Tabipler Birliği açıklama yapmak zorunda kalmıştır. Tabipler Birliği açıklamasında yurt dışından ülkemize gelen öğrenci ve çalışma izni için uygulanacak TBC hastalığı taraması ile ilgili görüşlerini paylaştı:

TBC taraması için kullanılan ve ilgili rehberlerde en çok kabul gören yöntem tüberkülin deri testidir (PPD), ülkemizde gerek öğrenci gerekse çalışma izniyle ikamet eden kişilerde daha fazla TBC hastalığına rastlandığı göğüs hastalıkları uzmanları tarafından belirtilmektedir.

Toplantıda tarama testi olarak önerilen PPD testi, akciğer grafisi ve CRP testi üzerinde durulmuştur. Akciğer grafisi yöntemi Sağlık Bakanlığı tarafından kullanışlı olmadığı kararı verilmiştir.

CRP ile taranması ve yüksek çıkması halinde Akciğer Grafisi ile taranması planlanmıştır. Bunun üzerine bizler de Sağlık Bakanlığı PPD testini tedarik edene kadar geçecek sürede uygun bulduk ama temel yöntemin PPD testi olduğunu vurguladık. Öncelikli olan PPD testidir ve CRP ile tarama sürdürülebilir olmadığını söyledik, PPD testlerinin de bir ay içerisinde sağlanması gerektiğini söyledik. Özetle doğrusu bir an önce PPD testlerinin sağlanmasıdır.