Bilim insanları geyik genlerini fare genomuna yerleştirerek fareler üzerinde “mini boynuzlar” çıkardı. Yeni bir makaleye göre sonuçlar, organları yeniden oluşturma yeteneğini kaybetmiş memelilerin hâlâ bazı yenileyici genleri içerebileceğini ve diğer uygulamalarda boynuzların hızlı büyümesinin kullanılabilir olabileceğini gösteriyor. Boynuzlar, günde 2.75 santimetre büyüyerek hayvanlar alemindeki en hızlı yenilenen dokulardan biridir. Memelilerin çoğu organlarını ve dokularını yenileyememeleri nedeniyle, boynuzlar düzenli olarak hücreleri yeniden oluşturma konusunda özel bir bakış açısı sunar. Bu nedenle, büyük bir uzvun düzenli olarak yeniden büyümesi gibi nadir bir olaya sahip olan boynuzlar, kemiklerin yenileyici tıpta nasıl çalışabileceğine dair eşsiz bir bilgi sağlıyor. Çinli araştırmacı Toa Qin ve ekibi, rejeneratif (yenileyici) ilaçlar geliştirmek için çalışmalarını sürdürüyor. Bu amaçla, her yıl yeniden büyüyen Sika geyiği boynuzlarının mekaniğine detaylı bir şekilde baktılar. Bu çalışma sayesinde, boynuz dokusunun gelişiminde kritik olan birden fazla tek hücre ve geni izole ederek rejeneratif bir “atlasını” oluşturdular. Araştırmacılar, boynuzların dökülmesinden 10 gün önce, rejenerasyonda aktif bir tür kök hücre tespit etti. Bu kök hücreler, tüy döktükten kısa bir süre sonra boynuzlarda kaldı. Ancak dökülmeden sonraki beşinci gün, yeni bir kök hücre alt tipi keşfedildi. “Insan kemik tedavisi için önemli bir ilerleme”    Ekip, büyümenin birden çok aşamasını belirledikten sonra, yeniden büyüme potansiyeli en yüksek kök hücreleri aldı (bunların yaklaşık 5 günlük eski boynuzlardan olduğu kanıtlandı) ve onları farelerin kafasın yerleştirmeden önce bir Petri kabında kültürledi. 45 gün sonra fareler, kemik kırıklarının tedavisinde önemli bir rol oynayan osteokondral dokuya farklılaşan kök hücreler sayesinde açıkça tanımlanabilen küçük boynuzlar geliştirdiler. Bu boynuzlar hızla büyüdü ve araştırmacılara gelişimlerine neden olan genetik mekanizmaları gösterdi. Bu sonuçlar, insan kemik tedavisinde kullanılabilecek yenileyici tıbbın geliştirilmesine yardımcı olabilir. Bu tedavinin uygulanması etik kaygılara neden olabilir çünkü hücrelerin farklı türler arasında nakledilmesi ve güvenliğinin sağlanması için önemli güvenlik testleri gereklidir. Ancak, rejenerasyonun altındaki mekanizmaların keşfi, benzer genlerin memelilerde de bulunabileceğini gösterir. Bu sonuçlar, kırık kemiklerin tamir edilmesine doğrudan uygulanamasa da, memelilerin yenileyici yeteneklerinin nasıl işlediği konusunda yeni bir bakış açısı sunar. Bu sayede, genomumuzdaki mekanizmaların yanı sıra boynuz kök hücrelerinin de kullanımı ile doku tamirinin daha iyi anlaşılması mümkündür.  

Editör: TE Bilisim