AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan Türkiye-AB ilişkileriyle ilgili belgenin, bugüne kadar Rum yönetiminin kırmızı çizgisi olan pek çok alanda Türkiye ile iş birliğine dayanan yeni bir ilişki öngördüğü, belgeyi olumlu karşılamakla kalmayan Almanya’nın, desteklenmesi için bir de platform oluşturma çabasına giriştiği bildirildi.
Haftalık Kathimerini, “Lefkoşa Alman ‘Korosu’ Bekliyor… Zirvede Zor Zamanlar” başlığıyla aktardığı Brüksel çıkışlı haberinde, Almanya’nın, Türkiye’ye 7 başlıkta “hediye verilmesini” öngören belgeyi 14-15 Aralık’taki Avrupa Zirvesi’nde desteklemek üzere bir “koro oluşturmak” için halen birçok ülkeyle temasa geçtiğini yazdı.
Borrell/Komisyon belgesinin, Türkiye’ye “hediye verilmesini” öngördüğü 7 başlığın, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’in arzu ettiği gibi “Kıbrıs sorununun çözümüne bağlanmadığını belirten gazete, Rum tarafınca “çok sorunlu” bulunan olgunun sadece AB’deki ortaklarının büyük çoğunluğunun, Türkiye’ye en az 7 büyük “hediye” içeren Alman tezlerini kucaklaması olmadığına dikkat çekti.
Gazeteye göre Rum tarafı, aralarında Gümrük Birliği’nin iyileştirilmesi ve Türkiye Rum yönetiminin ayrı tutulmasını istediği için 2019’da bloke edilen havacılık anlaşmasının da bulunduğu bu “hediyelerin”, Kıbrıs sorunu ön şart koşulmadan verilmekte olmasını sorunlu buluyor.
Rum yönetiminin ve Başkanı Nikos Hristodulidis’in “zorluk derecesinin bilinciyle”, Almanya “korosunun” karşısında duracak ve Borrell/Komisyon belgesinin yarattığı yeni olguları bozacak müttefikler aramakta olduğuna işaret edilen haberde Hristodulidis’in, Gümrük Birliği’nin Kıbrıs sorununun çözümüne bağlanması fikrini Dubai’de ayaküstü görüştüğü BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ve Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen’e ilettiği belirtildi.
Hristodulidis’in fikirlerinin “öksüz kaldığının” pratikte de görülmekte olduğuna işaret eden gazete, bu fikirlere Borrell/Komisyon belgesinde benimsenmediğini belirterek “Gümrük Birliği Lefkoşa’nın istediği gibi Kıbrıs sorununun çözümüne veya en azından sürece girmesine değil sadece müzakerelerin yeniden başlaması için bir ‘uygun ortama’ bağlandı” ifadesine yer verdi.