Avrupa Birliği tarafından finanse edilen ve Kıbrıs Türk Barolar Birliği ile İnsan Kaynakları Yönetimi Derneği iş birliğinde uygulanmakta olan Cezaevi Sonrası Yaşam projesi için düğmeye basıldı.

     İstihdama erişemeyen eski hükümlülerin tekrardan suça karıştıkları gözlemiyle ortaya çıkan bu projeyle cezaevinde tahliyesine belirli süre kalmış kişilere istihdama erişimlerini artırmak amacıyla destek olmak ve aynı zamanda da işverenlerin bu konudaki bakış açısını değiştirmek hedefleniyor.

    Konuyla ilgili Bağımsız Gazete’ye konuşan İnsan Kaynakları Yönetimi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve Proje Koordinatörü Ahmet Türkdoğan, cezaevinde tahliyesine belirli süre kalmış kişilere istihdama erişimlerini kolaylaştırmak için eğitimler vererek destek olmayı hedeflediklerini kaydetti.

    Kıbrıs Türk Barolar Birliği İnsan Hakları Komitesi Başkanı Aslı Murat ise bu konudaki sorumluluğun sadece özel sektöre bırakılmaması gerektiğini söyleyerek, kamuda da iş imkânı sağlanabilmesi için bazı yasal düzenlemeler getirilmesi gerektiğini belirtti.

434722543 970189247853730 657775792009101032 N

Türkdoğan: İstihdama erişemeyen eski hükümlüler, yeniden suça bulaşıyor

    İnsan Kaynakları Yönetimi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve Proje Koordinatörü Ahmet Türkdoğan, Avrupa Birliği tarafından finanse edilen bu projenin ortaya çıkış noktasının istihdama erişemeyen eski hükümlülerin ikinci kez hatta üçüncü kez suça bulaşıp, cezaevine girmelerinin engellenmesi olduğunu belirtti.

   Bu konuya dair istatistikler üzerinde çalıştıklarını kaydeden Türkdoğan, bu konuda içişlerinden sorumlu yerel kurum ile temasa geçtiklerini ve bilgi edinme yasası tahtında bu istatistikleri elde etmek istediklerini ifade etti.

    Ahmet Türkdoğan, cezaevinde kaç kişi var, kaç kişi yeniden cezaevine girdi, eğitim seviyeleri, herhangi bir meslek sahibi olan kişiler mi, yaş aralıkları nedir, kaç kişi hükümlü kaç kişi de hükümsüz tutukludur yönünde bilgileri toplamak istediklerini ve bu doğrultuda da kapsamlı bir çalışma yapmak istediklerini ifade etti.

    Bunun projenin veri toplama fazının sadece bir bacağını oluşturacağını söyleyen Türkdoğan, projede iki farklı araştırmanın daha olduğunu belirtti.

    Türkdoğan bunlardan birinin 150 farklı işverene ulaşarak eski mahkum istihdamına yönelik anket yapmak olduğunu söyleyerek, bu anketin hedefinin de eski hükümlü çalıştırıyorlar mı, daha önce çalıştırdılar mı, bakış açıları nedir, hangi suçlardan hüküm giyenler ile çalışmaya olumlu bakıldığı gibi konularda veri toplamak olduğunu kaydetti.

    Ahmet Türkdoğan, bu şekilde işverenlerin bakış açısını öğrenmek istediklerini kaydederek, ona göre eski hükümlülerin istihdama erişimini sağlamak için belirli stratejiler geliştirmeyi planladıklarını söyledi.

     Türkdoğan, bu bağlamda mesleki odalarla, KTSO, KTTO ve KTEZO, iş birliği içerisinde olduklarını belirterek, “Kalıcı bir mekanizmaya dönüşmesini planladığımız bir platform hedefindeyiz, tüm ilgili paydaşlara bu platforma katlım çağrısı yapılmıştır. Avrupa Birliği tarafından finanse edilen projelerde ana amaç, projedeki hedeflerin proje bittikten sonra da gerçekleştirmeye devam edilebilmesini sağlamaktır. Bu platform ile bir manifesto yaratıp, bu manifestonun tüm paydaşlar tarafından imzalanarak kabul edilmesini sağlayacağız” dedi.

    Ahmet Türkdoğan, 7 Mart’ta Eski Hükümlülerin İçin Rehabilitasyon Platformu adı altında yaratılan Platformun ilk toplantısının gerçekleştiğini de ifade etti.

    Bu platformda odalar, sosyal hizmetler, uyuşturucu ile mücadele komisyonu, avukatlar, hukukçu akademisyenler, sivil toplum örgütü temsilcileri ile bağımsız psikolog ve sosyal hizmet uzmanlarının olduğunu kaydeden Türkdoğan, 15 kişilik bir katılımla toplantının gerçekleştiğini belirtti.

  Projenin üçüncü araştırma ve haritalandırma bacağı ise, hukuki analiz çalışmasıdır. Bu çalışma ile, Kıbrıs'ın kuzeyindeki hukuki çerçeve ayrıntılı bir şekilde incelenecektir. Bu inceleme, AB mevzuatına ve uluslararası kurallara ve standartlara dayalı olarak eksikliklerin belirlenmesine yardımcı olacaktır. Hukuki analiz, özellikle AB müktesebatı ve ilgili bulunan diğer uluslararası kurallar ve standartlar karşısındaki Kıbrıs’ın kuzeyindeki hukuki çerçevenin ayrıntılı bir boşluk analizini yapmayı amaçlamaktadır.

“Ön yargılar var”

   Ahmet Türkdoğan, KTSO, KTTO ve KTEZO ile görüşme yaptıklarını belirterek, bu görüşmeler sonucunda eski mahkumların istihdamı konusunda Esnaf ve Zanaatkarlar Odası altındaki iş kollarına odaklanmaya karar verdiklerini ifade etti.

   Türkdoğan, Esnaf ve Zanaatkarlar Odası ile birlikte cezaevindeki mahkumlara sertifikalı eğitimler vermek ve eğitimler sonunda da kişilere mesleki bir yeterlilik kazandırma planları olduğunu söyledi.

   Odalardan aldıkları bilgilere ve dernek olarak gözlemlerine göre işverenlerin eski mahkûm çalıştırmaya biraz önyargılı olduklarından söz eden Türkdoğan, bunun nedeninin de imajlarının zedelenmesi düşüncesi ve işyerindeki kişilerin verebilecekleri farklı tepkiler olduğunu kaydetti.

“Sicil belgesi neden istiyoruz?”

    Türkdoğan, şöyle dedi:

   “Cezaevine giren kişiler, cezaevinden çıktığında ıslah olmuş ve topluma kazandırılmış bireyler olarak nitelendiriliyor, yani kısacası cezasını tamamlamış ve artık hayatına devam edebilecek kişiler olarak düşünülüyor; ancak rehabilitasyon süreçlerinin iyileştirilmesi gerekmektedir.

   Aksi halde kişi tahliye olduğu zaman, istihdama erişimi olmayan, toplum tarafından etiketlenen ve dışlanan bir kişi haline geliyor. Gerçek şu ki; cezaevi sonrası kişinin eski yaşamına hemen geri dönmesi bekleniyor; küçük toplumlarda kişiler ayrımcılığa açık duruma geliyor; yasal mekanizmalar da kişilerin kendini koruması, geliştirmesi ve uyumunun güçlenmesi için yeterli olmayınca kişi yeniden suça bulaşabiliyor. Belirli mekanizmalar geliştirilerek gerek işverenlere verilecek teşviklerle gerekse de iş yaşamına ilişkin rehabilitasyon eğitimleri ile hükümlülerin istihdama erişmeleri desteklenmelidir”.

    Ancak hüküm giymiş bir kişinin cezaevi öncesi ve cezaevi sonrası şeklinde iki farklı hayatı olduğunu kaydeden Türkdoğan, kişilerin ömür boyu ayrımcılığa maruz kalabilme riskinin bulunduğunu da belirtti.

Basının üzerinde de çok büyük sorumluluk düştüğümü sözlerine ekleyen Türkdoğan, hükümsüz tutuklu olan birinin, daha sonradan hüküm giymemesinin hiç suç işlemediği anlamı taşıdığını ancak bu kişinin tutukluluğunun basında yer almasından dolayı, durumdan hemen etiketlendiğini söyledi. Böylesi bir durumda haberi yapan basın mensuplarına büyük sorumluluk düştüğünü ve haberin devamının da yaparak kişinin suçsuz olduğunun vurgulanması gerektiğini aktardı.

    Ahmet Türkdoğan ikinci bir konunun da işyerlerinde istenen sicil belgesi olduğunu ifade ederek,

    “Bunu, kişiyi geçmişindeki bir suçtan dolayı yargılayıp işe almayalım diye mi, yoksa kişinin geçmişte yaşadığı bir şeyin bilincinde olalım ve görev-sorumluluklarını ona göre kurgulayalım diye mi istiyoruz” diye sorgulamak gerektiğini, işverenlerin bu konuya genelde “bu kişi eski hükümlüdür bunu çalıştırmayalım” diye değerlendirdiğini söyledi.

   Türkdoğan, ancak geçmişinde yaşadığı bir şey için hele ki hükmünü tamamlamış olarak görülen bir kişinin geçmişi ile yargılanmasının doğru olmadığını ifade ederek, bu kişileri yeniden cezalandırmanın etik olmadığını belirtti.

“İş Yasası’na göre her 50 çalışanı olan
işyeri bir eski hükümlü çalıştırmak zorunda”

    Ahmet Türkdoğan, iş yasasında 50 kişi ve üzerinde personeli olan her işletmenin bir eski hükümlü çalıştırması gerektiğini hatırlattı ve benzer bir durumun engelliler için de geçerli olup, 25 kişi ve üzeri personeli olan her işletmenin bir engelli çalıştırması gerektiğinin de ayrıca altını çizdi.

    Halihazırda özel sektörde istihdam edilen eski hükümlü çalışan sayısını çalışma dairesine sorduklarını ifade eden Türkdoğan, aldıkları yanıtın “bu kapsamda bir veri olmadığı” yönünde olduğunu söyledi.

  Türkdoğan, bu sürecin denetiminin yapılmadığını ve denetimi yapılsa da bir cezası olmadığını söyleyerek, aslında mekanizmanın iyileştirilmesi gerektiğini ifade etti.

“Kalıcı çözümler üreten öneriler ile ilerlemeyi hedefliyoruz”

    Ahmet Türkdoğan, Avrupa Birliği tarafından finanse edilen Cezaevinden Sonra Yaşam Projesi kapsamında Kıbrıs Türk Barolar Birliği ve İnsan Kaynakları Yönetimi Derneği olarak eski hükümlülerin istihdama erişimi çerçevesinde bir farkındalık sürecinden geçtiklerini, eğitimler aldıklarını ve kurumsal kapasitelerini geliştirdiklerini ifade etti. Bunlara ilaveten ayrıca geçtiğimiz haftalarda odalarla ve diğer ilgili makamlarla projeyi tanıtma ve proje kapsamında kurulabilecek iş birliklerini konuşmak amacıyla görüşmelere başladıklarını da söyledi.

    Türkdoğan 7 Mart’ta gerçekleşen platform toplantısında tüm paydaşlarla bir stratejik yol haritasının belirlendiğini ve kalıcı önlemler alarak ilerlemeyi hedeflediklerini belirtti.

    Bununla birlikte cezaevinde tahliyesine belirli süre kalmış kişilere istihdama erişimlerini kolaylaştırmak için eğitimler vermeyi hedeflediklerini kaydeden Türkdoğan, bunu da hangi kişiye hangi eğitimlerin daha elverişli olacağına göre yapacaklarını söyledi. Türkdoğan bunun için de anket verilerini beklediklerini belirtti.

   Ahmet Türkdoğan, aynı zamanda işverenlerin de bu konudaki bakış açısının değiştirilmesi gerektiğini kaydederek, bu nedenle bu konuda da çalışma yaptıklarını ifade etti.

434676618 789181909788677 4403786886422584143 N

Murat: Hukuki düzenlemelerde eksiklik var

    Barolar Birliği İnsan Hakları Komitesi Başkanı Aslı Murat, mevcut yasal düzenlemeler ve uygulamalara bakıldığında özellikle cezaevi içerisinde iş imkanlarının yaratılmasına yönelik bazı yasal düzenlemeler olduğunu ancak bunun takibinin yapılmadığını söyledi.

   Ne denetimli serbestlik ne de şartlı tahliye düzenlemelerinde bunun takibini yapacak bir uygulama olmadığından söz eden Murat, ayrıca mahkumiyeti biten birinin cezaevinden çıktıktan sonra takibini yapacak, eski mahkumların psikolojik ve ekonomik olarak yaşadıkları sorunlarla ilgilenecek bir mekanizma olmadığını belirtti.

    Murat, devletin de bunun takibini yapmadığını ve sadece denetimli serbestlik ile ilgili sosyal hizmet raporu hazırlandığını ifade etti.

     Aslı Murat, ancak söz konusu raporda da iş buldu mu, bulmadı mı, sosyal anlamda destekleniyor mu diye bir düzenleme olmadığını kaydetti.

   Aslı Murat, gerek cezaevi yasasında, gerekse de buna bağlı tüzüklerde, cezalandırmada hükümlünün yeniden suç işlemesini engelleyecek etkenleri güçlendirmek, toplumu suça karşı korumak, hükümlünün yeniden sosyalleşmesini teşvik etmek, kanunlara nizamlara saygılı bir yaşam biçimine uyumunu kolaylaştırmak diye amaçların sıralandığını belirtti.

    Kişileri sadece hapsetmenin, yani sadece belli bir bina içerisine kapatmanın; yeniden topluma kazandırmak, rehabilitasyonunu sağlamak ve suçu önlemek için yeterli olmadığını kaydeden Murat, bu nedenle cezaevi içerisinde uygulanacak infaz sisteminde; disiplin uygulamalarının, çalışma iş imkanları yaratılmasının ve temel haklara erişimin önemli olduğunu ifade ederek, tüm bu sistemler birleştiğinde ancak bir rehabilitenin varlığından söz edilebileceğini kaydetti.

“Atölye var, usta başı ve eğitmen yok”

   Yeni cezaevine bakıldığı zaman, bina değişmiş olmasına rağmen, yine kapasitenin üzerinde mahkûm olduğunu, bu kadar mahkum olmasına rağmen sadece bir tane psikoloğun olduğunu bildiklerini belirten Aslı Murat bu noktada ciddi tıkanıklık yaşandığını söyledi.

    Murat, çalışma konusuna bakıldığında ise atölyeler olduğunu ancak bunların usta başı ve eğitmen olmaması nedeniyle çalışmadığını bildiklerini ifade ederek, bunun da gardiyanlara bırakılacak bir konu olmadığını kaydetti.

    Bu şekilde mesleki eğitimlerin başlaması durumunda da gardiyan sayısının yetersiz olduğundan söz edildiğini belirten Murat, "cezaevinde meslek edindirme kurslarının yapılmasına, tutuklunun /mahkûmun eğer bir mesleği varsa bundan kopmaması için eğitimlerin düzenlenmesine yönelik yetersiz personelin tamamlanması gerekir. Hem teknik eğitimler için hem de o esnada güvenliğin sağlanması amacıyla yeterli gardiyan mevcut değildir” dedi.

    Aslı Murat, merkezi cezaevi yasası içerisinde iş atölyeleri, derslikler diye bölümlerin olduğunu ve buralarda geçmişte sunulan eğitimlerin çağın güncelliğine sahip olmadığını belirtti.

   Cezaevi bünyesinde günümüz koşullarına uygun mesleki eğitim verilmediğini ifade eden Murat, bu nedenle KTEZO’nun bu alanda açtığı eğitimlerin çok önemli olduğunu belirtti. Geçmişte cezaevi ile KTEZO arasında imzalanan protokoller olduğu bilgisini de paylaşan Murat, bu sürecin en kısa zamanda yeniden başlatılması gerektiğine dikkat çekti.

“Açık cezaevi düzenlemesi eksiklikler
giderilerek faaliyete geçirilmeli”

   Aslı Murat, yeni cezaevi yasası düzenlendiğinden açık cezaevi amirliği diye bir kısmın yasalaştığını söyledi ve yeni cezaevinde de açık cezaevi diye bir kısmın olduğunu belirtti.

    Bunun yasada geçtiğini ve bir bina olarak inşa edildiğini ifade eden Murat, “dünyadaki örneklere bakıldığında; belirli mahkumlar cezaları süresince açık cezaevinde kalıyor ve dışarıdaki işleri ile bağlarını koparmadan çalışmaya devam ediyor. Tabi ki her suçlu için bunu sağlamak mümkün olmayabilir” dedi.

   Murat, şu anda açık cezaevi faaliyete geçirilmek istense bile ya sadece kadınlar ya da sadece erkekler olarak faaliyete geçebileceğini bunun nedeninin de tek bir bina olarak inşa edilmesi olduğunu ifade etti.

“Eski mahkumların iş bulması sadece 
özel sektörün omuzlarına bırakılmamalı” 

   Aslı Murat, kamu görevlileri yasasında kamu görevine başlamak için bir yıldan fazla hapis cezası almamış veya yüz kızartıcı suçlar denilen, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtekarlık gibi suçları işlememiş olmak gerektiğini söyledi ve “bir yıldan fazla hapis cezası almamış olmak ibaresi genel anlamda kullanıldığından, örneğin trafik suçundan hüküm giyen bir kişi de bu ibareden dolayı işinden olabiliyor veya işe giremiyor, bu nedenle eski mahkumların iş bulmasını sadece özel sektörün omuzlarına bırakmamak ve toplu bir mekanizma haline dönüştürmek gerekiyor’’ dedi.

   Aslı Murat, gerek denetimli serbestlik gerekse de şartlı tahliye sisteminde kişilerin yalnız bırakıldığını ve o kişilerin her iki süreçte de henüz beraat etmiş, suçları tamamlanmış kişiler olmadığını ve onların hala gözetim altında olan kişiler olduğunu söyledi.

    Bu kişilere gerekli eğitimler sağlanmaz, iş bulma imkânı yaratılmazsa, yeniden topluma adapte olmalarına yardımcı olunmazsa yeniden suç işleyebileceklerini kaydeden Aslı Murat, özellikle iş bulamamaları nedeniyle diğer suçlara bulaşma nedenlerinin çok fazla arttığını belirtti.

   Aslı Murat, bu nedenle de eski mahkumların toplumdan uzaklaşma süreçlerini daha da kısaltıp, istihdama erişim süreçlerini desteklememiz gerektiğini söyledi.

“Ceza infaz sistemi modernleştirilmezse, artan 
suç oranları ile kolay kolay baş edemeyeceğiz”

   Murat, cezaevi içerisindeki atölyelerde üretim yapılması halinde bunlara ilişkin ödenen gündelikler olduğunu belirterek, yerel yasal mevzuatlarda “angarya çalıştırmanın” yasak olduğunu hatırlattı. Ancak hükümlü ve tutuklularla ilgili bir istisna getirildiğini kaydeden Murat, orada da çalışmak isteyenlere çalışabilme imkânı sunulmasının söz konusu olduğunu kaydetti.

    Murat, hükümlü ve tutuklu çalışanlara ödenenin çok cüzi bir miktar olduğunu ifade etti ve bunun da yeniden revize edilmesi gerektiğini söyledi.

    Ayrıca cezaevi içerisinde bulunan kişilerin kamu işi dışında işler yapmasının yasak olduğunu belirten Aslı Murat,  bu kişilerin sadece bahçe işlerinde çalıştırıldığını ve bunun yeterli olmadığını ifade etti.

Murat, bahçe işinde çalışan bir kişinin dışarıda belki de başka bir işi olduğunu ve bu süreçte belki de o işten koptuğunu kaydederek, bu süreçteki kopuşunun engellenmesi gerektiğinin altını çizdi.

Burada “onlar cezaevindedir bu kadar rahat mı olmalılar” şeklinde gelebilecek yorumlar için ise bu kişilerin zaten özgürlüklerinden muaf olan kişiler olduğunun unutulmaması gerektiğini belirtti.

    Aslı Murat, “eğer ceza infaz sistemi modernleştirilmezse o zaman artan suç oranları ile kolay kolay baş edemeyeceğiz. Çünkü suç suçu doğuracak. Eğer eski mahkumların yeniden suç işlemesini engellemek, toplumun huzurunu bozucu filleri ortadan kaldırmak istiyorsak, mahkumlara yönelik önyargılar ortadan kaldırmalı, infaz sistemi modernleştirmeli ve toplum içine dönen kişilerin özellikle iş yaşamında yaşadığı ayrımcılığı ortadan kaldırmak zorundayız. Aksi takdirde suçu önleyici adımları atmak mümkün olmayacak” dedi.

434670766 946249657175186 6959998594450012031 N

Editör: Erol Kanlıada