(Kamalı Haber)

Lefkoşa’da 9 Haziran 2024 tarihinde meydana gelen olayda 9 yaşındaki oğlunu boğarak öldürmeye çalışan Nadir Yılmaç hakkındaki dava karara bağlandı. Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan sanık, 25 yıl hapse mahkum edildi.

Füsun Cemaller’in başkanlığında, Kıdemli Yargıç Vedia Berkut Barkın ve Yargıç Tutku Candaş’dan oluşan heyetin verdiği kararı, Başkan Füsun Cemaller okudu.

Başkan kararda öncelikle olguları aktardı. Başkan, sanık Nadir Yılmaç’ın 9 Haziran 2024 tarihinde saat 15.00 raddelerinde Lefkoşa'da, Marmara Bölgesindeki evinde psikolojisi bozulduğu gerekçesi ile planlayarak, olaydan bir gün önce Girne'de kalmış olduğu oteldeki bornoz üzerinden almış olduğu 150 santim uzunluğundaki bornoz kuşağı ile henüz 9 yaşındaki oğlunun boğazına 4 kez dolayıp, sıkıp öldürmeye teşebbüs ettiğini söyledi. 

Başkan, çocuğun 112 acil servis ambulansı ile Lefkoşa Doktor Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Acil Servisine kaldırıldığını, yapılan tedavi ve kontrollerin ardından taburcu edildiğini kaydetti.

Başkan, olay yerinde yapılan incelemede, üzerinde şüpheli leke bulunan halı ve sanığın oğlunun boğazını sıkarken kullandığı bornoz kuşağının emare olarak zapt edildiğini mahkemeye aktardı. Başkan, sanığın eşine ve çevrede bulunan komşusuna yaptığı ilk sözlü beyanının "oğlumuzu öldürdüm" "boğdum öldürdüm" olmakla birlikte olay mahalline giden polis ekibine de "psikolojim bozuldu, boğdum oğlumu" dediğini söyledi.

Olayın ardından hastaneye kaldırılan küçük çocuğun tedavisinin ardından sosyal hizmet görevlileri eşliğinde ifadesinin alındığını söyleyen Başkan, küçüğün ifadesine göre ikametgahın salon kısmında lego oynadığı bir sırada sanığın bir anda arkasından yaklaşarak beyaz renkli bornoz kuşağını boynuna doladığını ve boğazını sıkmaya başladığını kendisinin o esnada "ne olur yapma, lütfen yapma, bırak beni" dediğini sanığın ise o esnada "daha ölmezmin annem" dediğini ve daha sonra da bayıldığını bu hususta ifadesi temin edildiğini kaydetti.

Başkan, çocuğun ayrıca annesinin kendisini boğduğunu, bunun ilk kez yaşanmadığını, kötü bir niyetinin olmadığını, hasta olduğu için yaptığını, aslında kendisini çok sevdiğini, hatta annesinin hastaneye yattığını ama iyileşmediğini, annesini hapse atmamalarını, annesinin iyi bir insan olduğunu söylediğini de aktardı.

Yapılan bu beyanların, küçük bir çocuğun kurduğu bu cümlelerin, küçüğe yaşatılan bu travmanın göz ardı edilemeyeceğini ifade etti.

Başkan, sanığın evladı can çekişirken "daha ölmezmin annem" demesinin kabul edilemez olduğunu, bir çocuğun can çekişmesinin, kusa kusa boğulmaya çalışılmasının, üstelik bunun bir anne tarafından yapılmasının göz ardı edilemeyeceğini dile getirdi.

Başkan, “Sebebi ne olursa olsun çocuklara karşı işlenmiş olan hiçbir suça veya suçluya hoşgörü ile bakmamız mümkün olmamakla birlikte, suçun, bir anne tarafından çocuğuna karşı işlenmiş olmasına hiçbir hoşgörümüz olmadığını belirtmek isteriz. Suçun işleniş şeklini, sanığın eylemindeki ısrarını, çocuğuna yaşattığı korkuyu, acı çektirmesini, çocuğunu öldüğünü sanarak kusmuklar içinde bırakmasını, olay sonrasında eşine oldukça normal ve soğukkanlı bir şekilde çocuğu öldürdüğünü söylemesini ceza takdirinde ciddi şekilde ağırlaştırıcı faktör olarak değerlendiririz” dedi. Başkan, suçun bir anne tarafından bakımına muhtaç olan çocuğuna karşı işlenmiş olmasını da ceza takdirinde sanık aleyhine ağırlaştırıcı faktör olarak değerlendirdiklerini dile getirdi.

Başkan, böylesi vahim ve kendisine has olguları olan bir olayda sanığın sağlık durumunun önemli olduğunu, sanıkla ilgili sunulan doktor raporlarında birçok  kez Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları hastanesine yattığını, ilaçlar aldığını, kısa psikotik bozukluk tanısı olduğunu gördüklerini ancak oğlunu öldürmeye çalışmasının ardından Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde 18 doktor tarafından kontrolünden geçirildiğini, hazırlanan rapora göre; sanığın cezai sorumluluğunu etkileyecek nitelikli akıl hastalığı ya da zayıflığı olmadığını, dolayısıyla cezai sorumluluğun bu meselelerle ilgili olarak tam olduğunu, yapmış olduğu eylemin hukuki sonuçlarını anlama ve kavrama yetisinin tam olduğunu söyledi.

Başkan, ”Çocuğunu doğuran büyüten bir annenin çocuğunun hayatını sona erdirmeye karar verdiği ve bunu kararından hiç vazgeçmeden uygulamaya çalışması söz konusudur. Mesele oldukça ciddi ve oldukça vahimdir. Sanık ifadesinde evlendiğinden beri çocuk baktığını ve artık bunaldığını, bu nedenle çocuğunu öldürmeye karar verdiğini söylemektedir” dedi.

Adam öldürmeye teşebbüs suçunun ömür boyu hapis öngören bir suç olduğunu kaydeden Başkan, “Olay neresinden bakılırsa bakılsın vahametin üst seviyesindedir. Bir annenin, çocuğunu doğuran, bakan, büyüten, evladının tırnağına zarar gelse içi ezilen bir annenin kendi evladına karşı böyle bir eylemde bulunması vahametin en üst seviyesidir. Bir çocuğun, savunmasız, zararsız, kötülük nedir bilmeyen, anne sevgi ve şev katına muhtaç bir çocuğun, öz annesi tarafından planlanarak boğularak öldürülmeye çalışılması vahametin en üst seviyesidir” dedi.

Başkan, tüm olgular ışığında sanığı 25 yıl hapse mahkum ettiklerini açıkladı.