4 Mart 1964 BMGK 186 nolu oldubitti kararı üzerinden 60 yıl geçti.  Karar, yargısız infaz kararıdır, Adaletten, insan haklarından, gerçeklerden tamamen yoksun çıkarlara dayalı siyasi bir karar. Üç aylığına diye alındı 720 ayı forsa etti. Neydi, 21 Aralık 1963’te Rumların ENOSİS hedefli AKRİTAS Türkleri imha planını yürürlüğe koymasıyla başlayan Rum saldırıları sonucu  başlayan çatışmaların güya sona erdirilmesi için BM Barış Gücü askerlerinin Kıbrıs’a gönderilmesi ve asayişin düzenin yeniden tesisi. Bu karar, 3 aylık sürede Kıbrıs  ortaklık Cumhuriyeti yönetiminin geçici olarak saldırgan Rumlarda kalmasını da içermektedir.

          İşte bu adaletten yoksun haksız ve geçici karar, Rum saldırılarının başladığı tarihten 74 gün sonra alınmış olup kararda asayişin sağlanmasında Barış Gücünün, Rum yönetimine yardımcı olmasının da olması en önemli köşe taşı niteliğindedir. Ki bu, saldırganları aklamanın yanı sıra masum Türk tarafını da asi durumuna sokması bakımından son derece sinsi kasıtlı siyasi bir tuzaktır ve bu, Rumların Türk halkına açıkça daha fazla saldırıda bulunmasına fırsat vermektedir. Kararın, adada Barışı düzeni ve asayişi sağlamakla hiç alakası yoktur.

         Önceleri üçer ay sonraları altışar ay, şimdilerde de birer yıl olmak üzere sürekli uzatılan oldubitti karar, gelinen noktada çözümsüzlüğün tek sebebi olduğu açıktır. Saldırgan darbeci eski Rum ortağın çözümden kaçmasına en büyük imkandır. Hele statükonun dünyaca tanınması, her türlü desteği görmesi, çözüm planlarını reddettikleri halde  mükafatlandırılıp AB’ne dahi tek taraflı Kıbrıs Cumhuriyeti olarak alınması, bütün imkanlardan yararlanması, Türk tarafının ise katlanan haksız cezalara tabi tutulması 186 kararının yarattığı en büyük adaletsizliktir. Kronik hale gelen bu adaletsiz durumun adaletli durum gibi görülmesi, çözümsüzlüğün körüklenmesinin başlıca sebebidir. 60 yıldır ayni kokuşmuş pilav habire ısıtılıp her siyasi platformda ortaya konmaktadır.

         186 kararı ne aranır ne sorulur, nedir ne değildir, neden oldu nasıl oldu, neden bu kadar uzadı, neden uzatılır, neden çözüm olmaz, neden masum cezalıdır, neden saldırgan darbeciler mükafatlandırılır, korunup kollanır şımartılır soran yok, böyle gelmiş böyle gider, kimsenin umurunda değil, 60 yıldır önlerine konan ayni pilav, kokmuştur, Adaletsizdir umursanmaz. Referandumda ‘HAYIR’ diyen cezalanacak dediler, ezici çoğunlukla hayır diyenler bir hafta sonra AB’ye alındılar, hem de Türk ortağın hakları işgal ettirilerek. EVET diyen Türk tarafına da cezaları katladılar. Bu imkanı yaratan, bu zemini hazırlayan 186 kararıdır. Yıllar içinde Türkleri bölmek için çeşitli sinsi oyunlarla içe sızarak parçaladılar, daima olduğu gibi şimdilerde de gençlerimiz üzerine daha fazla gitmeye başladılar, araya Rum gençleri de katarak. Hade hayırlısı ‘Gençlik iş başında’! diyalog turlarına devam.  

        Kısacası 186  sayılı karar, Kıbrıs Cumhuriyetinin Rum devletine dönüştürülmesine, Türklerin  Cumhuriyet ortaklığının Rumların işgaline verilmesine, ENOSİS’e giden yolda engellerin kaldırılıp kapının ardına kadar açılmasına, Türk halkının saldırganlarca ortadan kaldırılmasına, insan haklarına adalete, eşitliğe karşı, 1959- 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti antlaşmalarına karşı, Cumhuriyetin Anayasasına karşı, bunların kasten çiğnenip çiğnetilmesine fırsat veren imkan sağlayan, teşvik eden miadı 59 yıl 9 ay önce dolmuş oldubitti taraflı, çözümü değil tam tersi çözümsüzlüğü körükleyip kronik hale getiren, BMGK beşlisinin çıkarlarına hizmet eden hukuk dışı, utanç verici yüz karası bir karardır ve sözde Barış Gücü de saldırgan darbeci işgalci Rumların emrinde ve hizmetindedir.

         Bakınız, hiçbir şeyden haberi bilgisi olmayan bu nedenle ne kadar adaletli ve gerçekçi olduğu!  ortaya çıkan Slovenya Meclis Başkanı bayan Zupancic, Güneyin Meclis başkanı bayan Annita’yı  ziyaretinde Kıbrıs sorununda Rumlara tam destek belirtti. Bu bayan gibi 186 kararına dayanarak destek belirten tüm ülkeler, Kıbrıs’ta Rumların ENOSİS hedefiyle giriştikleri saldırılarda katledilen, 103 köyden göç ettirilen, ortaklık devletinden silah zoruyla kovulan, adanın yüzde 3’üne kapatılan, ambargolar altında saldırılara uğrayan, işine gücüne tarlasına bahçesine gidemeyen, seyahati kısıtlanan, BM Barış Gücü! eşliğinde dahi hastaneye giderken barikatlarda kaçırılan ve kuyulara atılan, ezgi cefa, korku zulüm endişe ve açlık çeken, insanlık dışı muameleye tabi tutulan Kıbrıs Türk Halkının uğratıldığı bu korkunç olaylara  ve haksızlıklara ORTAKTIRLAR.  

         Rum Meclis başkanı bayan Annita, Garantilerin modasının geçtiğini tekrarladı. Ya ENOSOS’in modası geçmedi da Garantilerin mi geçti? O garantiler olmasaydı bu gün adada Türk kalmayacaktı, Kıbrıs Cumhuriyeti adının yerine Kıbrıs Helen Cumhuriyeti adı olacaktı. Makarios ve AKEL taraftarları da yok olacaktı. Gasp ettiğiniz Türk ortağın atıyla dünyada tur atıyorsun bayan, yağ gibi üste çıkmayın, yemezler.

        Ey dünya, 1974’te 15 Temmuzda Rum EOKA-Yunan Cuntası birlikteliğinde O ‘Kıbrıs Cumhuriyetine’ CB Makarios’a tanklar toplar yüzlerce çapulcuyla yaptıkları kanlı darbeden gerçekten  haberiniz yok mudur? Hem Makarios’un öldürüldüğü açıklamalarından, hem yerine terörist başı Nikos Sampson’u atadıklarından, hem Kıbrıs Cumhuriyetinin yerine ‘Kıbrıs Helen Cumhuriyetinin’ ilan edilmesinden, hem Makarios’un İngilizler tarafından adadan kaçırılmasından, hem Makarios’un BMGK’ye götürülmesinden, hem orada Rum temsilci ile Yunan temsilcisinin Makarios’u artık tanımadıklarını o yüzden konuşmasına engel olmak istediklerinden, hem Türkiye’nin çabası sonucu  konuştuğundan, hem konuşmasında ‘ yurduma  Yunanistan ve EOKA darbe yapmıştır, devlet işgal edilmiştir, acilen yardım ediniz, Türkler de büyük tehlikededir’ demesinden, hem garantör ‘Türkiye-İngiltere’ye de müdahale çağrısı yaptığından hiç mi haberiniz yok?

          Rumların, Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasında Türk ortak lehindeki hayati öneme haiz 13 maddeyi zorla değiştirmek için 21 Aralık 1963’te Türk ortağa karşı ada genelinde silahlı saldırıya geçmesiyle Kıbrıs sorununun dolayısıyla çatışmaların başlamasından, 1964’te sözde Barış Gücü adaya geldikten sonra Rum saldırılarının daha çok arttığından, BM Gücünün her zaman saldırganların yanında olduğundan da haberiniz yok? 186 oldubitti kararının 3 aylık olduğundan ve üzerinden 60 sene geçtiğinden, bunun GK beşlisinin çözümü değil çözümsüzlüğün devamını istediğinin ispatı olduğunun farkında değil misiniz hala? Şimdiki Güneydeki Rum yönetimi asla 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti değildir. BM kayıtlarında Rumlardan oluşan bir Cumhuriyet YOKTUR.  Bütün olan bitenlerden haberiniz vardır bre adaletsizler. Allah bildiği gibi yapsın hepinizi.

         Birkaç gün önce hiç utanmadan sıkılmadan sözde Barış Gücünün adada bulunuşunun 60’ncı yılı kutlandı, ne yüz ne surat? O barış Gücü hani, Türk köylüler onlara güvendi da silahlarını teslim etti, onlar da Türkleri korumayıp silahlarla birlikte Rum çapulculara teslim etti da 84 genci Rumlar kurşuna dizip topluca çukurlara attıydı. Atlılar-Muratağa-Sandallar üç Türk köyü halkının tamamını kadın çocuk yaşlı 16 günlük bebelerin topluca katledilmesine seyirci kalmalarını mı kutladılar? Başka bölgelerde de katliamlara, insanlık dışı muamelelere seyirci kaldıklarını mı kutladılar? Bu sözde güç, hiçbir Rum-Yunan saldırısını engellemedi hatta önlerini açtı, yollardan kaçırılanları, baskınları, zulümleri önlemedi, adada Barışa ve asayişe zerre katkısı olmadı, Rumların emirlerini yerine getirdi.

          Mağusa’nın Sakarya bölgesi 19 Temmuz 1974 Cuma günü öğleden sonra onlarca tank yüzlerce çapulcuyla en ağır silahlarla kuşatıldığında, nüfusu 250 civarında Sakarya sivil sakini savunmak için evlerinin önüne mevzi yapmak istediğinde, o sözde Barış Gücünün gelip yapılmakta olan mevzilerin hepsini parçalayıp yıkarken düşman tankları tam karşıdaydı, ‘siz mevzi yapamazsınız’ deyip gittiler. Tanklara karşı masum sivilleri savunmasız bırakmasını mı kutladılar? Ertesi gün savaşın ilk günü saldırgan çapulcuların orantısız güç kullanarak savunmasız  Sakarya bölgesini darmadağın ettiği gün  akşamüzeri bölgeye tekrar gelen BM gücü komutanının Sakarya yetkilisine  ‘ teslim olunuz silahları veriniz yoksa Rumlar büyük taarruza geçecekler, hepinizi öldürecekler’ diyerek bölgeden gitmesini mi kutladılar? Masum sivilleri ablukaya alan ve orantısız güç kullanıp birçok Şehit ve yaralı vermemize engel mi oldular da kutlamasını mı yaparlar? Bu olayları yaşamış birisi olarak, saldırgan Rumların daima yanında olan bu güce zerre güvenimiz YOKTUR.  

         3 ay zarfında adada asayişin ve düzenin sağlanması adına alınan 186 sayılı yargısız infaz kararıyla gönderilen BM Barış Gücünün!, hem saldırganlara Cumhuriyetin yönetiminin ve tam egemenliğinin verilmesinin he ne derece isabetli karar olduğunun, ayrıca bu kararı alanların ne kadar adaletli!,  başarılı!, tarafsız! Olduğunu, çözümsüzlüğün savaşlara kadar varan bu sorunda, aradan geçen 60 yıllık (720 ay)  sürenin, 186 kararının ne derece tutarsız ve gerçeklere aykırı en büyük adaletsizlik olduğunu açıkça göstermektedir

         Ey sözde Federasyoncular, Kıbrıs Milli Davamızı yürütmek için omuz omuza ele ele verdiğiniz, kapılarını aşındırdıklarınız, sadece solcu kesimle değil sağcı kesimle de mutabakata vardıklarınıza bakınız kimlerdir. Rum başkan Hristodulidis efendinin başlıca şartları ve müzakere edilemez hedefleri; güya Bağımsızlık, işgalci dediği Türk Askerlerinin adadan gitmesi, yabancı koruyucular ve Garantörlük olmaması ve ülkenin birleşmesi. Bağımsızlık, yabancı korumacılık hepsi masal. İlk fırsatta Yunan’la birleşecek (gerçi birleşiktir de adı konmamıştır AB üzerinden, Güneyde Yunan’ın fink atmakta, onlarca anlaşma ayrı), yabancı ülkelerle özellikle askeri alanda yapılan antlaşmalar, üsler vs diğerleri.

          Türkiye garantörlüğü kalkacak, Türk Askeri adadan gidecek, başka türlü tam ENOSİS olamaz. Kuzey Güney toprakları birleşecek. Türkler, Rumlar nasıl birleşecek? Orası kolay, Türkler yamalı bir süre azınlık sonrası malum, Batı Trakya en iyi ihtimal. Egemenlik kimde? Bu hiç sorulur mu yahu? Kıbrıs’ta, Türkiye’den dolayı özgürce yaşayamazlarmış. Yahu bunlar Türkleri hepten yoktan sayarlar, ne ortaklık, ne haklarımız, açıkça en başta kendileri. Açıkça ENOSİS yolunu açıyor.

          Bay Hristodulidis, bölünmüşlükten şikayet etme hakkınız yoktur, bunu zamanında Türklere saldırmadan önce düşünecektiniz, sebebi sizsiniz, bilmezden gelmeyin, yarım kalan ENOSİS hedefinizi tamamlama fırsatını vermeyiz, kendi elimizle de  ipi boynumuza geçirmeyiz, bilesin. 186’ya çok bel bağlamayın, adaletsizdir hem geçicidir, sadece uzatılır. Sanki bilmezlermiş gibi yabancı ülkeler de bölünmüşlükten şikayetçi, öyle ya g..t da çektiğini bilir diye bir sözü hatırlattı, ne umurlarında.

         Federasyoncuların en çok güvendikleri AKEL’in sözcüsü Kukumas efendi, baş EOKA’cılardan Aksentiu’yu anma töreninde özgürlükten, işgalden, yeniden birleşmeden bahsetti. Yahu, bunlar bile unuttular 1974 öncesinde EOKA’cılar tarafından katledildiklerini hem Türkiye sayesinde kurtulduklarını. 60 yıl 3 aydır  Cumhuriyeti işgal ettiklerini de unuttular, Türkiye’ye işgalci derler. Darbeleri, saldırıları, katliamları, göçleri unuttular.

          CTP Vekili, özel temsilci bayan Cuellar’a yardımcı olmamızı istedi. Vallahi bravo, biz 60 yıldır cezalı dünyadan izoleli ambargolu, Cumhuriyet ortaklığımız işgal altında bir kenara itilmiş, tüm çözüm planlarını kabul edenler olarak daha ne kadar yardımcı olmalıyız acaba? Asiliği kabul edip darbeci-işgalci Rum boyunduruğuna girmeyi kabul mu edelim yoksa? Bizim yardımcı olmamız değil BM’nin bize yardımcı olması, işgal ettirdiği ortaklık haklarımızı iade etmesi lazım. Biz son derece mağduruz  sebebi de BM’dir. Biz çözüm için yardım edecek değil yardıma muhtaç haldeyiz. Çözümü 186 ile  kilitleyen BMGK’dir.  Meselenin içine s..çtığı gibi temizlemek onlara düşer. Bayan Cuellar, diğerleri gibi kilidi açmadan adaya gelirseniz boşunadır. Çözümün anahtarı 186’nın iptalidir, Adalet budur bayan. 

         Masum Kıbrıs Türk Halkını, Adaletsiz oldubitti 186 kararını ve 60 yıldır haksız cezalarla insanlık dışı muamelelerle dünyadan izoleli ambargolar altında ezmeye ve baskılarla haklarından vaz geçirmeye çalışılmasını ve bunu reva gören BMGK’ni protesto etmek maksadıyla Londra’da etkinlik düzenleyen kardeşlerimizi tebrik eder sonuna kadar desteklerim. Lakin, Vatanımızda ayni protestoyu yapmadığımız için kendimizi de kınarım. Ne var ki protestoları en iyi yapanlar böylesine haksızlıkları kulak ardı ederler maalesef.

Ey dünya, Gazze’de insanlar sadece bombalardan füzelerden değil, açlıktan susuzluktan salgın hastalıklardan da ölüyorlar ağlayarak feryatlarla. Seyre devam. Sn Guterres, istifa ediniz, her şeyin ortaya dökülmesine vesile olun, yeni dünya düzenine kapı açılsın, yoksa siddin sene Filistin halkı bitene kadar böyle gider. İnsanlar yaşamak istiyor, BMGK izin vermiyor. Dün 155, bu gün 190 ölüm, yarın belki 250 ve mutlak ölümler olacak rutin, durum budur. Kim durduracak? Kıbrıs Türkleri de ayni durumdaydı ama bereket bir kurtarıcısı vardı, Garantör Anavatanı Türkiye.  Filistin’in YOK. Rumlar garantörlüğü istemez, neden istesin? Bütün Kıbrıs’ı Yunan’a bağlamaya ENOSİS’e engeldir, ayrıca   Türkleri adadan silmeye de engeldir.

Parantez açalım, insanların bir birini çekiştirdiği, bir birine karşı saygıyı yitirdiği, hoşgörünün kaybolduğu, Devletine, Milletine, Milli Manevi değerlerine sabah akşam küfredip aşağılayanı bolca olan bir toplumun, ne trafiğinde ne düzeninde ne çevre temizliğinde, ne asayişinde ne huzurunda hayır vardır. Düşman bunları kendi emrine bile almak istemez, istedikleri topraktır sadece, bakmayın birleşme kavuşma hasretlik palavralarına hepsinin içi boştur, sonucunda hayal kırıklıkları da hayli boldur.

Tüm kadınların kadınlar gününü kutlar sağlık, huzur ve güzellikler dolu nice yıllar dilerim, her şey gönüllerince olsun.