Ahmet KARAGÖZLÜ
KKTC’de yıllardır ülkeye giriş ve çıkışlar konusunda gerekli denetimler yapılmıyor.
Ülkemize ön izin, çalışma izni veya turist statüsünde giren birçok kişi, gerekli tedbirler alınmadığı için kontrol altına alınamıyor.
Bu durum toplumun huzurunu bozan bazı istenmeyen davranışların yaşanmasına sebep oluyor.
BAĞIMSIZ Gazete’ye konuşan eski İçişleri Bakanları ile sendika temsilcileri, ülkeye giriş-çıkışların yıllardır kontrol altına alınamadığını belirterek her alanda olduğu gibi bu konuda da “denetimsizlik” olduğunu söyledi.
Baybars: Ülkeye giriş-çıkışlar kontrol altına alınmalı
Eski İçişleri Bakanı, bağımsız Milletvekili Ayşegül Baybars, ülkeye giriş-çıkışların kontrol altına alınması gerektiğini söyledi.
Ülkeye çalışma izni veya öğrenci izniyle gelecek olan kişilerin kontrolünün önceden yapılmış olması gerektiğini belirten Baybars, bu kişilerin geldikten sonra ise sadece Çalışma Bakanlığı değil, İçişleri Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı tarafından denetlenmesi gerektiğini ifade etti.
Baybars, söz konusu bakanlıkların bu kişilerin “aynı yerde çalışıp çalışmadığını” veya “öğrenciliğinin devam edip etmediğini” kontrol edecek bir sistem geliştirmesi gerektiğini kaydetti.
“Meclisten yine bir af yasası geçirdiler”
İçişleri Bakanı olduğu dönemde bu sistemi “online” olarak kurduklarını anımsatan Baybars, “Bu sistem üzerinden denetleme yapılması gerekiyordu ama pandemiden sonra her yıl çıkardıkları aflarla insanları kayıt dışı yaşama karşı teşvik ediyorlar. Şu anda da meclisten yine bir af yasası geçirdiler” diye konuştu.
Baybars, ülkeye giriş-çıkışların İçişleri Bakanlığı’nın kontrolünde olduğunu, ancak çalışma hayatının düzenlenmesi açısından Çalışma Bakanlığı’nın özellikle ülkeye ön izinle gelen kişilerin, ön izinlerinin izne dönüşüp dönüşmediğini, izinleri bitenlerin ise devamlılığının yapılıp yapılmadığını hem sistem üzerinden, hem de sokakta denetlemesi gerektiğine dikkat çekti.
“Ülkeye gelen kişiler sistem üzerinden çok kolay denetlenebilir”
“Bu sadece İçişleri Bakanlığı meselesi değil” diyen Baybars, Çalışma Bakanlığı’nın ülkeye çalışma izni, ön izin veya turist olarak girerek sonradan ülkede çalışan insanlarla ilgili bu kişilerin takibini, adres sistemini ve bulundukları yerlerin takibini yapmadığını vurguladı.
Tüm bunların koordineli bir şekilde yapılması gerektiğini söyleyen Baybars, son dönemde artan asayiş olaylarına da dikkat çekti.
Artan asayiş olayları nedeniyle ilçe emniyet kurullarının toplanarak polisle iş birliği yapması gerektiğini belirten Baybars, ülkeye gelen kişilerin sistem üzerinden çok kolay denetlenebileceğini vurguladı.
“Bu sistemi çalıştırmak yerine gene af çıkarmaya çalışıyorlar” diyen Baybars, ülkede insanları kayıt dışı yaşamla, yani kayıt dışı yaşama karışmaya dahil eden bir “denetimsizliğin” olduğunu kaydetti.
“Elektronik vize uygulaması çok önemli”
Baybars, elektronik vize uygulamasının bu noktada çok önemli olduğunu belirterek “Elektronik vizeyle en azından yurtdışından ülkeye gelmeden önce gerek bizim temsilciliklerimizden, gerekse Türkiye Cumhuriyeti konsolosluklarından alınacak destekle, bu insanların kendi ülkelerinde güvenlik kontrolü yapılarak ülkeye gelmesi sağlanacak” dedi.
Baybars, bu uygulamanın hayata geçmesi gerektiğini, ancak sürekli “bakan değiştiği” için istikrarsızlık yaşandığından sistemin devreye girmediğini ifade etti.
“Dursun bey niye gerekli cezaları veya deport işlemlerini yapmıyor?”
Ne zaman İçişleri Bakanlığı’na bu konuyu sorsalar “çalışıyoruz, halledeceğiz” yanıtını aldıklarına dikkat çeken Baybars. “Aslında sistem kurulmuştur ama burada niyet önemli. Yani mücadele etme niyetinde olup olmadıkları…” diye konuştu.
Ülkede kayıt dışı yaşayanların durumu, statüsü ve şu anda izinli olup olmadıklarının çok kolay bir şekilde kontrol edilebileceğini belirten Baybars, şöyle devam etti:
“Bütçe döneminde, İçişleri Bakanı Dursun Oğuz, ‘bu ülkede 65 bin yabancı öğrencinin, sadece 25 bin civarının muhaceret izni aldığını’ söyledi. Peki geri kalan izin almamış öğrencilerle ilgili niye gerekli denetim yapılmadı? Dursun bey niye gerekli cezaları veya deport işlemlerini yapmıyor?
Polisin bunlara yetişmesi mümkün değil… Polis, ne kadar çok denetim yaparsa yapsın, birçok şey suç işlendikten sonra ortaya çıkıyor. Buradaki amaç; toplumun huzurunu korumak için ‘suç işlenmeden önce’ müdahale etmek ve ülkeye girişi kontrol altına almak olmalıdır.”
Uluçay: e-vize otomasyon sistemi devreye girmedi
Eski İçişleri Bakanı, Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Teberrüken Uluçay, e-vize otomasyon sisteminin halen devreye girmediğine dikkat çekti.
Uluçay, e-vize otomasyon sistemi devreye girmediği için ülkeye giriş-çıkışlarda “etkinlik ve verimlilik” açısından birtakım sıkıntıların yaşandığını belirtti.
Mevcut sistemde öğrencilere yönelik “çifte vize” uygulandığını işaret eden Uluçay, bu uygulamanın ülkedeki gelirleri ciddi anlamda düşüren ve öğrenci sayısını azaltan bir unsur olduğunu söyledi.
Uluçay ayrıca, çifte vize uygulamasının, öğrencilik hizmeti ile üniversitelerin niteliği ve kaliteleri açısından ülkeye gelecek olan öğrencileri de olumsuz etkilediğini ifade etti.
Uluçay, e-vize otomasyon sisteminin devreye girmesiyle ülkeye gerçekten öğrenci olarak gelmek isteyenlerin doğrudan alınmasını sağlamasını ümit ettiğini belirtti.
Bengihan: Ülkeye giriş çıkışlar yeterince denetlenmiyor
Kıbrıs Türk Amme Memurlar Sendikası (KTAMS) Başkanı Güven Bengihan, ülkeye giriş-çıkışların yeterince denetlenmediğini belirterek bu konuya karşı “devlet politikası” olması gerektiğini vurguladı.
Bengihan, muhaceret konularıyla İçişleri Bakanlığı’nın ilgilendiğini, ancak ülkeye giriş-çıkışlarla ilgili takdirin sadece bu bakanlıkta olmadığını söyledi.
Hiçbir zaman “İçişleri Bakanı değişince tüm uygulamalar da değişir” anlayışını benimsemediğini ifade eden Bengihan, İçişleri Bakanı Dursun Oğuz’un ülkeye giriş-çıkış konusunda genel anlamda hükümetin politikasını uygulamakta olduğunu belirtti.
“Önemli olan zihniyet…”
Bengihan, şu anda ülkeye giriş-çıkışlar konusunda gerekli tedbir veya sorgulamanın yapılmadığını söyleyerek e-vize otomasyon sistemi gibi bazı düzenlemelerin, işlemlerin daha hızlı olabilmesine yetki verdiğini, ancak önemli olanın, o makamlarda oturan kişilerin “zihniyeti” olduğunu kaydetti.
“Eğer ülkeye giriş ve çıkışları denetim altına alma zihniyeti yoksa, ne kadar yasal ve teknik değişiklik yapılsa da hiçbir faydası olmayacak” diyen Bengihan, KKTC’ye kaçak girebilmek için birçok yabancının yeni formüller üretmeye devam edeceğini vurguladı.
“Öğrenci sıfatıyla kayıt olan binlerce insan var”
Ülkenin “diploma skandalıyla” çalkalandığını ve öğrenci sıfatıyla üniversitelere kayıt olan binlerce insanın olduğunu söyleyen Bengihan, “Binlerce öğrenci üniversitelere kayıt oluyor, üniversitelere gerekli harcı ödüyor ama okula ayak dahi basmıyor, devamsızlıkları sorgulanmıyor. Bu öğrenciler ülkede kaçak olarak hem çalışma hayatına hem de suç olaylarının giderek artmasına neden olurken kayıt dışılıkla kriminal olayların da büyümesine sebebiyet veriyor” diye konuştu.
Bengihan, hükümetin bu konuda genel olarak İçişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı gibi tüm kurum ve kuruluşlarla iş birliği içerisinde olması gerektiğini söyledi.
“Denetimsizliğin yarattığı birçok felaket var”
KKTC’de kayıt dışı bulunan kişilerin sağlık hizmetlerinden de yararlandığına dikkat çeken Bengihan, şöyle devam etti:
“Ülkedeki giriş-çıkışların denetimsiz olmasının yarattığı birçok felaket var. Bunlardan biri kriminal olaylar… Cezaevi doldu taştı; cezaevindeki tutuklu ve mahkum sayısının 3’te 2’sini üçüncü uyruklu insanlar oluşturuyor. Bu bir gerçek. Ayrıca eğitim sisteminden ve sağlık hizmetlerinden yararlananların çoğunluğu da üçüncü uyruklu kişilerden oluşmakta… Bu insani yönden yapılmalı ama bu ülkenin yurttaşları, bu durum yüzünden gerçek anlamda mağdur edilmektedir. Yurttaşların can ve mal güvenliği de tehlikeye girmektedir.
Bu konuda hükümetin, muhalefet ve sivil toplum örgütlerinin desteğiyle giriş-çıkışları, üniversitelerin denetimini ve kaçak göçmen olarak ülkeye gelenlerle ilgili bir devlet politikası geliştirmesi gerekiyor.”
Atan: Her gün yeni yeni sıkıntılar yaşanıyor
Kıbrıs Türk Kamu Görevlileri Sendikası (KAMU-SEN) Başkanı Metin Atan, ülkenin şu anda sahipsiz olduğunu, her gün yeni yeni sıkıntıların yaşandığını söyledi.
Atan, e-devlet konusunda otomasyon sisteminin 5 yıldır tamamlanamadığını, bu nedenle ülkeye giriş-çıkışların kontrol edilmesinde sıkıntıların olduğunu belirtti.
Tüm dünyada devlet işlerinin e-devlet üzerinden yapıldığını dile getiren Atan, Türkiye’de cumartesi günleri bile işlemlerin online gerçekleştirilebildiğini kaydetti.
Atan, e-devlet otomasyon sisteminin devreye girebilmesi için “irade” olması gerektiğini ifade ederek bu konuda radikal kararlara ihtiyaç duyulduğunu söyledi.
“Mevcut yöneticiler sadece ‘laf ebeliği’ yapıyor
Mevcut yöneticilerin sadece “laf ebeliği” yaptığını ve “-cek/-cak” gibi söylemlerle hareket ettiğine dikkat çeken Atan, bu durumun ülkede kayıt dışılığın oluşmasına sebep olduğunu belirtti.
Atan, e-vize otomasyon sistemiyle, e-devlet üzerinden ülkeye gelecek kişiler ya da “öğrenci kisvesi” altında aslında ülkeye çalışmak için gelmek isteyenlerle ilgili bilgilerin öğrenilebileceğinin söylendiğine dikkat çekti.
Ülkeye giriş-çıkışlara buna göre onay verileceğini ve gerekli izinlerin ancak bu şekilde alınabileceğinin de söylendiğini dile getiren Atan, konunun yakın takipçisi olduklarını kaydetti.
Metin Atan, İçişleri Bakanı Dursun Oğuz’la bu konuyu görüştüklerinde Oğuz’un e-devlet binasının bittiğini, cihazların yerleştirildiğini ve son aşamada olunduğunu, 3-5 içerisinde hem e-devlet hem de otomasyon sisteminin gündeme geleceğini söylediğini de belirtti.
“Ülkenin kimyası bozuldu”
Otomasyon sisteminin deveye girmesiyle ülkeye gelecek olan kişilerin sabıka kayıtlarına da erişilebileceğine ve böylece etkili denetimin sağlanabileceğine dikkat çeken Atan, şöyle devam etti:
“Bu sistemin 5-10 sene önce hayata geçirilmesi gerekiyordu. Ama ülkenin genel yapısı gereği, yani yöneticilerin basiretsizliği, herkesin kendi çıkarı doğrultusunda hareket etmesi sebebiyle ülkenin kimyası bozuldu. Bu ülke artık sahipsiz… Her ne kadar da bu ülkede başbakanımız, cumhurbaşkanımız var desek de gerçek anlamda bu ülkeyi yönetebilecek biri yok. Önümüzde seçim var; ‘ha bugün, ha yarın’ denilerek yönetime başkaları gelecek ve bu iş sil baştan yeniden yapılmaya çalışılacak. Kısacası ülke yapboz tahtasına döndü…”