Geçen hafta uzun yıllar sonra Güney’i ilk kez Kıbrıs siyasi sorununda inisiyatifi elinden kaçırmışlığının telaşı içinde izledik.                                       

Bu şaşkınlıkla telaşında bir süredir hem BM’lerle AB çevrelerinde hem de gözlemci üye olarak kabul edildiği Türk Devletleri Teşkilatı’nda KKTC’nin  siyasi yönden resmi olmasa da ayrı bir devlet muamelesi görmeye başlamasından duydukları kuşkularının da olduğu yadsınmamalıdır.

Nitekim geçen hafta Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, yüksek sesle ve dünya alem iyice işitip anlasın diye “Kıbrıs’ta KKTC bayrağı dalgalanacaktır” derken Güney Rum’unun fena halde canını sıktıydı!

FAKAT asıl canını sıkan Pile yol olayında “Ben adanın tek devletiyim” hükmünün kadük duruma düşmesi oldu!..  Bir kez daha anladı ki uzun süredir adadaki siyasi iradesi ne Kıbrıs Cumhuriyeti sahipliği iddiası kadar geçerlidir ne de öyle  uluslar arası siyasi güç ve etkinliğe sahiptir.                                                             

NİTEKİM Pile’de gördü ki hem BM hem de Türk ve Rum taraflarının denetiminde ve sorumluluğunda olan bu sınır bölgesinde bile Kuzey’i dikkate almadan, siyasi konumuyla ilgili kendinden yana irade gösteremez istediğini yapamaz!..

VE GEÇEN hafta her halde Hristodulidis’li Rum tarafı boyunun ölçüsünü aldığı gerçeklerde bir çağrıda bulunarak müzakerelerin başlamasını istedi!                                                                        

Üstelik hâlâ çekiştirilip didiklenmedik yeri kalmayan İsviçre’deki son müzakerelerin devamı ile!                                                                                                                                    

***

   NİTEKİM başta Sn. Tatar olmak üzere aldığı cevap artık Kuzey’de Kıbrıs siyasi sorununun inisiyatifinin Türk tarafında olduğuna yönelik cevaptı. Nitekim “egemen devlet olduğumuzu kabul et müzakerelere başlayalım” cevabı bir kez daha alnı şakkında patladı!

Yani iki egemen devletli çözüm! Oysa ne diyor Rum tarafı?  “Federal sisteme dayalı çözüm..”    Fakat kendi önerisi, olan bu çözümün bile henüz açılımını yapmadı, asıl beklenen  baklayı ağzından çıkarmadı yani kıvırıyor!  ŞÖYLE ki bu “federasyon iki egemen devlet arasında mı olacak??”                                                                                                                                           

Yoksa biri siyasi yönden tanınmışlığı ile tüm adanın devleti gibi kendini dünyaya takdim ederken Kuzey’deki Türk halkı da bu “Kıbrıs devletine” katılan azınlıktaki toplum mu olacak?                                              

TABİİ  olamayacak! Türk tarafı 1974’den sonra bu adada kendine “otonom devlet”  de dedi, “federal devlet” ünvanı da aldı! Fakat her ikisi de çözümün miyarı olamadı!

ŞİMDİ bakıyoruz Hristodulidis “iki devletin oluşturacağı federalizmden” söz ediyor! Çünkü Kuzey’deki Türk Devletinin gitgide bazı ülkeler ve siyasi örgütler tarafından tanınması söz konusu oluyor. Dolayısıyla KKTC’nin dünyasal statüsüyle kalıcılaştırılmasının önünü tıkamak için siyasi silahlarından biri olan “federal sistemi” çözüm alternatifi olarak öneriyor.